BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  EKONOMİ

Babacan'a göre sürpriz olmayacak

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ekonomi gündemenine ilişkin merak edilenlere cevap verdi.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Tüm gelişmekte olan ülkelerin büyüme beklentileri aşağı revize edilirken, bizde de ufak tefek bir revizyon olursa bu sürpriz olmamalı" dedi. Babacan ayrıca yıl sonunda istihdam sayısında ciddi artış beklediklerini açıkladı.

NTV-CNBC-e ortak yayınına katılan Babacan, ekonomiye ilişkin soruları yanıtladı.

Babacan, bir soru üzerine, Gezi Parkı olaylarında sermaye hareketlerine ilişkin SPK'nın çalışmasının devam ettiğini, olayların yoğun olduğu dönemlerde piyasa oyuncuları ve yatırımcılar üzerinde bazı dezenformasyon çabalarının yapıldığının görüldüğünü anlattı. Bu konuda bizzat bazı yatırımcılarla görüştüklerini ifade eden Babacan, "Belli ki burada bir organizasyon ve kasıt var. Yani Türkiye'de olup biteni yatırımcılara farklı, yanlış ve organize bir şekilde aktarma gayreti varsa tabiki bunu ilgili kurumlarımız araştıracak. SPK inceleyecek, kasıt veya manipülasyon varsa yasa gereği neyse yapılacak" diye konuştu. 

Türkiye'nin yıl sonu büyüme hedefine ilişkin soruya da Babacan, ellerinde ikinci çeyrekle ilgili yeterince veri bulunmadığını ancak yüzde 4 olan yıl sonu büyüme hedefi konusunda şu an için herhangi bir değişiklik düşünmedikleri yanıtını verdi.

IMF'nin temmuz ayında açıkladığı raporda tüm dünyanın büyüme beklentisinin aşağı revize edildiğini hatırlatan Babacan, şöyle konuştu:

"Böyle bir konjonktürde, bizim temel ihracat pazarlarımızın büyüme beklentileri aşağı revize edilirken, tüm gelişmekte olan ülkelerin büyüme beklentileri aşağı revize edilirken, bizde de ufak tefek bir revizyon olursa bu sürpriz olmamalı. Ama bu Türkiye'nin temelleriyle alakalı değil, (Türkiye'de bir şeyler kötüye gidiyor) demek değil. Biz bu yılla ilgili ciddi risk görmüyoruz. Yılbaşı projeksiyonlarına göre ufak tefek revizyonlar her zaman olabilir. Ama Türkiye ekonomisinin temelleri güçlendiği için bu tür dalgalanmalar ve dış gelişmelere karşı daha korunaklı bir yapıya sahibiz."

İSTİHDAM ARTACAK

Babacan, bir başka soru üzerine de bu yılki işsizlik rakamlarında çok keskin bir düşüş öngörmediklerini ama işgücüne katılım oranı arttığı için, toplam istihdam sayısında bu yılın tamamında yine ciddi artış beklediklerini kaydetti.

Yüzde 5,3'lük enflasyon hedefinin halen geçerli olup olmadığına ilişkin soruya ise Babacan, "Hedefimiz şu anda sabit. Burada belirleyici konulardan birisi kur ve petrol fiyatları. Enflasyon 1-2 ay daha yüksek devam edecek, ondan sonra düşüş trendi bekliyoruz" yanıtını verdi. 

ÇALIŞANLARIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEYİZ

Toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili olarak da Babacan, çalışanları asla enflasyona ezdirmeyeceklerini ancak bütçe ve mali disiplini de önemsediklerini ifade ederek, bu konuda müzakerelerin devam ettiğini anlattı.

Babacan, "Varlık barışında süreti uzatımı olacak mı?" sorusu üzerine, şu an için böyle bir niyetlerinin olmadığını hala başvuru için sürenin bulunduğunu, başvurular tamamlanmadan da rakamları açıklamalarının doğru olmayacağını belirtti.

Başbakan Yardımcısı Babacan, bir başka soruyu yanıtlarken de Türkiye'nin bu yıl sonu ihracat hedefinin 158 milyar dolar olduğunu anımsatarak, "Bugün itibariyle baktığımızda bu hedef hala geçerli ama gittikçe de zorlaşan bir hedef. Bu hedefe ulaşmak için daha çok çaba göstermemiz gerekecek" diye konuştu.

ARTAN PETROL FİYATLARI İÇİN NE DEDİ? EKONOMİ POLİTİKALARINDA DEĞİŞİKYİK OLACAK MI?

 [PAGE]

Son günlerde akaryakıt fiyatlarında yaşanan fiyat artışlarına ilişkin bir soru üzerine Babacan, Türkiye'de akaryakıt fiyatlarının otomatik fiyatlandırma sistemine tabi olduğunu ve fiyatı belirleyen iki unsurun petrol ve kur olduğunu söyledi. Dünyada petrol fiyatları ve dolar kuru arttığı zaman, bunun iç piyasaya yansıdığını anlatan Babacan, son zamanlarda bu iki unsurda yaşanan artışların akaryakıt fiyatlarına yansımasının doğal olduğunu ifade etti. 

Bu artışın, kalıcı olup olmayacağı yönünde bir riskin bulunup bulunmadığına yönelik bir soru üzerine de Babacan, son 1,5 aydır gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında ciddi bir hareketlilik olduğunu bildirdi. 

Bu hareketliliğin bir cephesinin de kur olduğuna işaret eden Babacan, bundan sonrasi ile ilgili ne olacağının öncelikle Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) para politikalarıyla, özellikle akaryakıt fiyatlarının ise petrol fiyatlarıyla ilgili olduğunu kaydetti. Babacan, "Ham petrolün varil fiyatları 109,110 mertebesinde devam ederse bu kalıcı olabilir ama düşüş meydana gelirse de bizim akaryakıt fiyatlarımız da düşer" dedi. 

10,5 YILDIR İZLEDİĞİMİZ ÇİZGİ, BUNDAN SONRA DA DEVAM EDECEK

Hafta sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan "ekonomi zirvesi"nde neler konuşulduğunun sorulması üzerine de Babacan, toplantıda genel bir küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi değerlendirmesi yapıldığını söyledi. 

Bundan sonraki dönemde uygulanabilecek politikalara ilişkin de iyi bir istişare yaptıklarını aktaran Babacan, daha sonra da bir yazılı açıklama yapıldığını ve toplantının içeriğini açıklandığını ifade etti. 

Başbakan Yardımcısı Babacan, şöyle konuştu: 

"Onun ötesinde toplantının içeriğiyle ilgili bilgi vermem doğru değil. Orada şu önemli, bizim son 10,5 yıldır izlediğimiz bir çizgi, temel prensipler, temel ilkeler var. Bunlar neyse, bundan sonra da aynen devam edecek. Nedir bunlar, mali disiplin... Mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Nedir diğeri? Merkez Bankamızın operasyonel bağımsızlığı, araç bağımsızlığı çerçevesinde yürüttüğü para politikaları. Üçüncü bir alan da yapısal reformlar. Yapısal reformlara da kararlılıkla devam edeceğiz. Tabi bu yapısal reformların hızı, zamanlaması biraz Meclis takvimiyle, siyasi takvimle çok ilgili ama her fırsatta önemli adımlar attık, bundan sonra da devam edeceğiz. Yine başka bir prensibimiz bizim, hep özel sektör odaklı ve kurallı bir piyasa ekonomisi. Yani özel sektörün öncülüğünü yaptığı ve kuralları iyi konulmuş bir piyasa ekonomisi. Bunu yaparken de rekabet içinde çalışması, biz rekabeti çok önemsiyoruz. Tüm bunlar temel ilkeler, temel prensipler. Güven ve istikrar odaklı politikalarımız nasıl 10,5 yılda devam ettiyse, bundan sonra da devam edecek. Çünkü dünyaca tescil edilmiş bir başarı var ve bu başarının ana unsurlarının hepsi önümüzdeki dönemde de devam edecek." 

SON 2 AYDAKİ GELİŞMELERİN TEMEL NEDENİ KÜRESEL KONJONKTÜR

Son 2 ayda yükselen faizlerin ve borsadaki kayıpların nedeninin sorulması üzerine de Babacan, piyasalardaki hareketliliğin temel sebebinin, tüm gelişmekte olan ülkeleri etkileyen küresel konjonktür olduğunu söyledi. Babacan, bunun da tetikleyicisinin, Fed'in para politikasındaki duruş değişikliği olduğunu ifade etti. 

Bu konuda daha önceki yaptığı konuşmaları hatırlatan Babacan, para politikalarında daha fazla öngörülebilirlik gerektiği konusunda uyarıları olduğunu anımsattı. Söz konusu konuşmalardan birinde yine, "Bugünün likidite bolluğuna asla aldanmamak gerekiyor" şeklinde gelişmekte olan ülkelere bir uyarı yaptığını ve buna hazırlıklı olunması gerektiğini söylediğini anlatan Babacan, şunları kaydetti: 

"Hatta geçen yıl Finansal İstikrar Komitesi'nde ve Komite üyesi olan özellikle BDDK, Merkez Bankası ve Hazine gibi temel kuruluşlarla senaryo analizleri yaptık. Önümüzdeki dönemde karşımıza neler çıkabilir? Çok farklı senaryolar vardı. 8-10 değişik senaryonun hepsini çalıştık. Tüm kurumlarımız bu senaryolar karşısında her biri ne yapar, nasıl tepki gösterir? Bunlar yazılı hale getirildi, aynı milli güvenlik belgeleri gibi. Bu yazılı belgeler herkesin çekmecesine, kasasına kondu. Olur da hani ani, bir gecede bir şey olursa dünya ekonomisiyle ilgili, sabaha hangi kurumumuzun ne yapacağı belli olsun diye. Dolayısıyla olanların hiçbiri sürpriz değil bizim için." 

ETKİNİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ DIŞARIDA OLANLAR

Sonuç olarak Fed Başkanı Ben Bernanke'nin varlık alımlarına ilişkin açıklama yaptığı tarih olan 22 Mayıs'tan bu yana Türkiye'nin ve diğer ülkelerin küresel konjönktürden ne kadar etkilendiğinin analizini yaptıklarını anlatan Babacan, şu bilgileri verdi: 

"22 Mayıs'tan düne kadar borsa endekslerine baktığımızda Türkiye'deki endeksin kaybı yüzde 18,8. Brezilya'da yüzde 17,6. Endonezya'da yüzde 10,8. Çin'de yüzde 10,3 diye gidiyor. Yani biz borsa endeksi açısından daha fazla etkilenen ülkeler arasındayız. Ancak para birimlerine bakıyoruz, TL ne kadar değer kaybetmiş dolar karşısında? Aynı dönemde Brezilya para biriminde değer kaybı yüzde 9,1. Hindistan para biriminde yüzde 6,9. TL'de ise yüzde 3,9. Demek ki kur açısından diğer ülkelere göre daha az etkilenmişiz, bu da Merkez Bankamızın aktif tutumu sebebiyle. Şimdi özellikle 'borsa tarafında biz niye daha fazla etkilendik'in önemli bir cevabı, bizim içimizdeki gelişmeler ve Türkiye'nin cari açığı olması. Bu iki konu bize özel ama etkinin önemli bir bölümü dışarıda olanlar." 

YENİ PİYASA DENGELERİ OLUŞACAK

Babacan, Türkiye'nin risk primi ile diğer ülkelerinki karşılaştırıldığında da söz konusu dönemde, cari fazla veren Rusya ve Çin gibi ülkelerin bile risk primlerinin arttığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bunların hiç biri Türkiye'ye özel değil. Tüm bu gelişmeler sonucunda dünyada, piyasa göstergeleri açısından yeni dengeler oluşacak. Bir denge arayışı var. Bugün sayın Bernanke'nin yine konuşması var, herkes dikkatle izleyecek, ne söyleyecek, aklında ne var diye. Şimdi bunu da çok garipsememek lazım. Çünkü son G-20 Toplantısında ben tavsiye ettim onlara. Aklınızdan bir şey geçtiği anda hemen söyleyin, sürpriz yapmayın, yani bir planınız oluşmaya başladığı zaman hep beraber haberimiz olsun ki herkes de ona göre pozisyonunu alsın, sürpriz yapmayın, ani hareket yapmayın dedim. Özellikle Fed, Avrupa Merkez Bankası ve Japon Merkez Bankası'nın da senkronize, aynı anda değil, tam tersine, birbiriyle örtüşmeyen ve basamak basamak bir yaklaşımla bunu yapmaları gerektiklerini de yine bu toplantıda vurguladım. Aslında yaptıkları da bizim onlara tavsiye ettiğimiz şeyler. Şu bir gerçek, yeni piyasa dengeleri oluşacak. Bunlar sürpriz değil, hazırlıklı olduğumuz konular ve kurumlarımız da ne yapmaları gerektiğini gayet iyi biliyorlar." 

PARA POLİTİKASI KURULU BAĞIMSIZ BİR ŞEKİLDE GEREĞİ NEYSE ONU YAPAR

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın "faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adım atılacağı"na yönelik yaptığı yazılı açıklamanın sorulması üzerine de Babacan, geçen hafta ekonomi alanında tüm istişarelerin yapıldığını söyledi. Bundan sonraki dönemde de bugüne kadar olduğu gibi Merkez Bankası'nın herkesi dinleyeceğini ancak karar verme anı geldiği zaman da Para Politikası Kurulu'nun bağımsız bir şekilde gereği neyse onu yapacağını ifade etti. 

Türkiye'nin son 10,5 yılda çok önemli yollar kat ettiğini aktaran Babacan, "Bugünkü dalgalanma, daha önceki yaşadıklarımıza göre o kadar önemli değil açıkçası. Bizim 10,5 yıldır geldiğimiz nokta, güven ve istikrar noktasında Türkiye'nin elde ettiği başarı çok önemli bir değer. Bunun öyle elimizden kayıp gitmesine asla izin veremeyiz. Gereği neyse onu yaparız. Elimizde her türlü enstrüman var" diye konuştu.