BIST 9.368
DOLAR 34,59
EURO 36,25
ALTIN 2.988,14
HABER /  GÜNCEL

Babacan uzun dönemli vizyonu açıkladı

Yüksek katma değer üreten ve yüksek teknolojiyi ön plana alan sanayi geliştirmeleri gerektiğini anlattı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin imalat sanayisinin ihracat ve üretim yapısının dünya konjonktüründe gelen baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunun görülmesi gerektiğini kaydetti.

Babacan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen, ''Sanayi Politikaları Yuvarlak Masa Toplantısı'' etkinliğinin açılışında yaptığı konuşmada, geçen yıl 6 Kasım tarihinde gerçekleştirilen benzer toplantıdan bu yana önemli değişiklikler olduğunu, hükümetin yapısının dahi değiştiğini kaydetti.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını kurarak, TÜBİTAK'ı da bu bakanlığa bağladıklarını anımsatan Babacan, önümüzdeki dönemde Türk sanayisinin yapısının mutlaka daha yüksek katma değer üreten, daha yüksek teknolojiye doğru adım adım dönüşümü sağlayan, ARGE ve yeniliğin ön planda olduğu bir sanayi olması gerektiğini söyledi.

Babacan, ''Sanayi Bakanlığımızın artık klasik sanayileşme perspektifinden çıkıp bilim ve teknolojiyle beraber daha yüksek katma değer ve Türkiye'nin rekabet gücünün artırılmasıyla yoğunlaşmasının doğru olacağını düşündük'' dedi.

Günümüzde bilim, teknoloji ve yenilik yapma yeteneğinin, rekabet üstünlüğü ve sürdürülebilir sosyoekonomik gelişmenin en önemli unsurlarından biri haline geldiğine işaret eden Babacan, bu doğrultuda bilim ve teknoloji politikalarının temel amaçlarını bilim ve teknolojide yetkinleşmek, bu yetkinliği ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek ve özel sektörün yenilik yeteneğini artırmak olarak sıraladı.

Küresel ekonomide ve Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan hızlı gelişmelerin sanayi politikalarında uyarlamalara gerekçe oluşturduğunun altını çizen Babacan, temel amaçlarının rekabet gücünün artması olduğunu, bunun, makroekonomik dengeler açısından da artan cari açığı uzun vadede çözmenin en önemli yollarından biri olduğunu ifade etti.

Ali Babacan, ''Türkiye sektör sektör, kuruluş kuruluş, fert fert daha yüksek katma değer üreterek ancak Türkiye'nin cari açığını makul seviyelere çekebileceğimiz ve belki günün birinde cari fazla verebileceğimiz bir döneme girecek'' diye konuştu.

YÜKSEK ARA MALI İTHALAT KALEMİ TOPLAM İTHALAT ARTIŞINI DA ETKİLEMEKTE

Orta uzun vadeli bir perspektifle imalat sanayisinin değer zincirinde daha üst seviyelere konumlanarak rekabet gücü kazanmasının kalkınma için önemine dikkati çeken Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İmalat sanayisinde katma değeri yüksek ürünlere yönelik gerçekleşen yapısal dönüşümün etkisiyle ortaya çıkan yüksek ara malı ithalatı kalemi, maalesef toplam ithalat artışını da etkilemekte. Bu bağlamda dış ticarette ihtiyaç duyulan girdilere en uygun şartlarda, uygun fiyatlarla, engelsiz olarak erişim imkanını sağlanması, girdi tedarikinde mümkün olabildiğince atıl kalan iç kaynaklara yönelinmesi ve ithalat bağımlılığının azaltılması gerekmekte.''

''UZUN DÖNEMLİ VİZYON, ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİDE AVRASYA'NIN ÜRETİM ÜSSÜ OLMAK"

Ali Babacan, özellikle Çin ve Hindistan'daki üreticilerin yükselttiği uluslararası rekabet baskıları sonucunda geleneksel emek yoğun faaliyetlerin ihracat içindeki payının azaldığını ve bu sektörlerde daha yüksek katma değerli, yenilikçi üretim yapılarına geçme baskısının gittikçe daha fazla hissedildiğini söyledi.

Babacan, ''Türkiye imalat sanayisinin ihracat ve üretim yapısının dünya konjonktüründe gelen baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunu görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin rekabet gücünü ucuz işgücüne dayandırması bundan sonraki dönemlerde uygulanabilecek strateji olmaktan çıkmış durumda'' dedi.

Türkiye için uygulanacak sanayi stratejisinin uzun dönemli vizyonunun orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak şeklinde belirlendiğini anımsatan Babacan, bu genel amaç ve buna bağlı vizyona yönelik olarak orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması, düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması ve becerilerini sürekli geliştirilebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının artırılması şeklinde üç temel stratejik hedef tespit edildiğini anlattı.