BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.963,61
HABER /  EKONOMİ

Babacan not artışı için ne dedi?

Babacan, Bloomberg ve Habertürk'ün ortak canlı yayınında ekonomi gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'nin not artırımının, Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacağını söyledi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating Agency'nin (JCR), Türkiye'nin kredi notunu iki kademe birden yükselterek BB'den, yatırım yapılabilir seviye olan 'BBB-'ye yükseltmesini değerlendiren Babacan, bunun özellikle Japon piyasası başta olmak üzere Türkiye'ye yeni bir alan daha açacağını belirtti.

Genelde Japon kuruluşların yatırım yapmak için hem makul getiri hem de güven ortamı aradıklarını anlatan Babacan, dolayısıyla bu not artışının Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacağını kaydetti. Babacan, 3 kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu artırmasıyla yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmaları için bir mazeretinin de kalmadığını bildirdi. Bunun sevindirici bir konu olduğunu anlatan Babacan, "Bu, şunun da bir somut ifadesi bizim uygulamakta olduğumuz istikrarı öncüleyen güveni önceleyen politikaların sonuç verdiğini görüyoruz" dedi.

ABD'NİN İRAN'A TİCARİ YAPTIRIMI

ABD'nin İran ile ticari ilişkilerde yaptırım kararı almasıyla ilgili olarak da Babacan, ABD'nin temmuz ayından itibaren İran'a altın ticareti konusunda yeni bazı kurallar koyacağını ancak bu ülkenin tek taraflı yaptırımlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından hukuki bağlayıcılığının bulunmadığını söyledi. Bu konuda bankacılık sektörünü serbest bıraktıklarını ifade eden Babacan, "Her banka kendi kararını versin. Her banka hangi işi yapmak istiyorsa İran ile o işi yapsın ya da yapmasın. Dolayısıyla biz devlet olarak orada kesinlikle müdahil değiliz" diye konuştu.

Türkiye'nin Kuzey Irak'la olan ticareti konusunda da Babacan, o bölgede birçok petrol şirketinin yatırımı bulunduğunu, Türkiye'nin de o bölgede ticari çıkarlarını gözeteceklerini söyledi. Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin oldukça gergin olduğunu hatırlatan Babacan, attıkları adımların Irak'ın bütünlüğüne zarar vermemesi gerektiğini, bu ülkede bir bölünme parçalanma istemediklerini vurguladı.

BES'TE SON DURUM

Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki (BES) son durumu değerlendiren Babacan, devlet katkısı sistemine geçilmesinin sektöre büyük bir canlılık getirdiğini, ilk 4-4,5 aylık sonuçların tatmin edici olduğunu ifade etti. Babacan, bireysel emeklilik sistemindeki katılımcı sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 4 kat arttığını, toplanan primlerde ise aynı dönemde 2 kat artış görüldüğünü bildirdi. Bunun, sistemin iyi işlediğini gösterdiğini belirten Babacan, henüz işin başında olduklarını, sistemin en az 6 ay daha izlenmesi ve beklenmesi gerektiğini kaydetti.

KATILIM BANKACILIĞI

Babacan, katılım bankacılığı konusundaki son gelişmelerin sorulması üzerine de Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın bu konuda hazırlıklarını sürdürdüğünü hatırlattı.

Katılım bankacılığı sistemine Halk Bankası'nın muhtemelen Ziraat Bankası'ndan daha önce gireceğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Halk Bankası'nın daha esnaf odaklı çalışması onların zaman açısından daha çabuk intibak etmesini sağlayacak. Biz bunun sermayesini Hazine'den koyacağız. Yani bunlar bir banka iştiraki olmayacak. Çünkü katılım bankacılığı dediğimizde işin kuruluş sermayesiyle beraber faize karşı hassasiyeti olan kesimlerin, bu hassasiyetlerini sonuna kadar dikkate alan bir sistem kurmamız gerekiyor. Sermaye mutlaka Hazine'den olacak ve ayrı bir personel yapısı kurulacak.

Bize şöyle talepler de geldi, (Biz ticari bankayız, bir geleneksel bankayız ama bir pencere açıp kendi şubelerimizden de katılım bankacılığı yapmak istiyoruz, buna izin verir misiniz?) diye. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Ticari ve geleneksel bankaların kendi mevcut şubeleri üzerinde pencere açmalarına izin vermeyeceğiz. Katılım bankacılığı yapmak isteyen ayrı bir müessesede, ayrı bir personel yapısıyla ayrı bir sermaye ile o işi yürütmek zorunda.2