IMF'ye sıcak bakmayan Başbakan Erdoğan'a karşın ekonominin dümenini tutan Ali Babacan farklı düşünüyordu. Babacan, Erdoğan'ı evet demesi için şöyle ikna etti.
Abone olEkonomi Bakanı Ali Babacan, IMF ile üç yıl daha sıkı bir denetimle çalışılması konusunda Erdoğan'ı şöyle ikna etti: "Önümüzdeki dönem petrol fiyatı çok artar, bunun bütçeye faturası yüksek olur. ABD faizleri yükseltecek, bu da bizim piyasayı olumsuz etkiler. Bu nedenle IMF'nin yakın desteğine çok ihtiyacımız var." Böyle giderse, faturamız kabarır sayın Başbakan Ali Babacan, 2005'ten itibaren kaynak ihtiyacı olduğuna Erdoğan'ı işte bu sözlerle ikna etti: Petrol fiyatları yüksek ve FED'in faiz artırımı haberleri piyasada baskı yaratacak. Üç yıllık yeni ekonomik programın kaderini, 'finansman ihtiyacı' belirledi. 2005 yılından itibaren IMF'ye yüklü borç ödemesi yapılacağını bilen Devlet Bakanı Ali Babacan, iki risk faktörünü daha Başbakan Tayyip Erdoğan'a sundu: 1- Önümüzdeki dönemde petrol fiyatları yüksek ve dalgalı bir grafik çizecek. 2- ABD Merkez Bankası faizlerinin ne kadar ve ne zaman artırılacağına ilişkin haberler piyasada baskı yaratacak! Babacan, IMF ile varılacak bir anlaşmanın, reel faizleri 4-5 puan aşağı çekeceğini, faizlerden önemli ölçüde tasarruf sağlanabileceğini de Erdoğan'a anlattı. Seçim dönemine kadar uzanan, siyasi sonuçları da olan bir Stand-by için ikna etti. IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam ise hükümetin hazırladığı taslak programı inceledi. Ardından bildik sorular geldi: * Orta vadede, sıkı mali disiplini koruyabilecek misiniz? * Programa güçlü başlangıç için gelir artırıcı önlemleri alabilecek misiniz? * Toplumsal tepki çekebilecek sosyal güvenlik reformu bu tamamlanabilecek mi? * Daha önce program kalitesini olumsuz etkileyen gelirler politikasında bu kez kararlı davranabilecek misiniz? * Özelleştirmeden programa ne kadar katkı sağlanacak? TUTARLILIK TESTİ IMF ile pazarlık güçtür. En çok dikkat edilmesi gereken de 'gizliliktir.' İşin bir o kadar hassas yanı da 'tutarlılıktır.' İşte bu noktada, Devlet Bakanı Babacan'ın son haftadaki performansını 'başarılı' addetmek mümkün değil. 2 ağustos günü Afyon'da katıldığı bir toplantı sonrasında gazetecilere, "IMF heyetinin bu ziyareti Stand-by anlamına gelmiyor" diyen Babacan... 7 ağustos günü, "IMF ile müzakerelerine başlamayı düşündüğümüz Stand-by düzenlemesinin 3 yıllık olmasını öngörüyoruz" diyen de Babacan. Bu yetmiyormuş gibi, "Hükümetimiz veya Hazine'den yapılacak yazılı açıklamalar dışında hiçbir söylentiye itibar edilmemelidir" mesajı veren yine Babacan. Şikayet ederken çelişkiye düşen de kendisi. Babacan'ın titizliğine rağmen, ülkenin geleceğini belirleyecek programın yol haritası konusunda kamuoyunu yeterince bilgilendirmemesi Ak Parti yönetiminin de tepkisini çekti. Bakana, "Tamam bazı rakamları açıklama ama bu kadar da odana kapanma. İşsizlik ve sosyal güvenlik konularını tartışmaya aç" ricası iletildi! TAVLADA ZARIN ÖNEMİ IMF ile ekonomi yönetiminin en renkli görüşmesi ise Maliye Bakanlığı'nda oldu. Rıza Moghadam, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a dönerek, Bu salonda çok güç sorunları çözdük. Umarım bundan sonraki süreç de liderliğinizle çözüme katkı sağlar" dedi. Türkiye'de, ilk kez bir programı hedeflendiği gibi sonuçlandırmak üzere olduklarını söyleyen Moghadam, ekonominin iyi duruma geldiğini, ancak kırılgan yapının bütünüyle ortadan kalkmadığını vurguladı. Moghadam, borçların sürdürülebilirliğinin öncelikli konu olmaya devam ettiğini kaydetti. Programın, yapısal reformlar ve özelleştirmeyle desteklenmesi gerektiğini anlattı. Bir ara sohbet koyulaştı. Söz, tavlaya geldi. Unakıtan'ın, "Tavla oynamayı bilir misin?" sorusu üzerine Moghadam, "Biraz bilirim. Babamla oynardık ama çok iyi değildim" yanıtını verdi. Her iki taraf da zarlarını attı. İş, geldi, faiz dışı fazlada düğümlendi. Moghadam, borçlarını kırık pul gibi elinde tutan hükümete tüm kapıları kapadı. Bu alanda zar atmaya fırsat yaratmadı. Bu arada, IMF destekli programın gösterge niteliğindeki bazı rakamları netleşmeye başladı. 2005 yılında yüzde 8 olarak hedeflenen enflasyon, 2006'da yüzde 5'e, 2007'de yüzde 4'e inecek. Büyüme yüzde 5'ten az olmayacak. Faiz dışı bütçe fazlası GSMH'nin yüzde 5.5'ini zorlayacak. Toplam kamu sektörü faiz dışı fazlası ise henüz belirsiz. Hazine uzmanları Babacan'a, borçların sürdürülebilirliği açısından ayrıntılı tablolar verdi. "Faiz dışı fazla, büyüme, reel faizler ve reel kur" eksenine oturan çalışmalarda hükümete bir de hatırlatmada bulundular: "Borç stokuna ilişkin kaygıları azaltacak en temel gösterge faiz dışı fazladır!" "Faizler, kamu borçlarıyla ilgili beklentilerin iyileşmesiyle düşecektir. Bunu da ancak yüksek faiz dışı fazla üreterek sağlayabiliriz" tezini savunan Babacan ise, Ak Parti yönetiminin sıkıştırması karşısında, "Faiz dışı fazlaya ilişkin görüşmelerimiz sürüyor" diyebildi. Parti yöneticilerinin, "Bazı kamu yatırımlarının faiz dışı fazla hedefinin dışında tutulması mümkün. IMF, Brezilya'da buna kolaylık göstermiş" yaklaşımı, Babacan'da beklendiği gibi yankılanmadı. Bunun yerine, kamu yatırımlarının bugünkü 5 milyar dolarlık seviyeden 2005 yılında 7 milyar dolar civarına çıkarılması benimsendi. YÜZDE 5 ZAM İSTEDİ Babacan, uluslararası piyasalarda hampetrol fiyatlarındaki dramatik artışa değinmeyi de ihmal etmedi. Haziran ayından ayarlama yapılan akaryakıt ürünlerine en az yüzde 5 zam istedi. IMF'nin,"Bir dizi zam yapılması" türündeki klasik taleplerini bu kez ima yollu dahi gündeme getirmediği belirtildi! "Programın, istihdam yaratması umudu AB'den gelecek sinyale, IMF'nin vereceği morale" endekslendi. Evdeki hesap çarşıya uyarsa Babacan da hükümet de geleceğini garanti altına alacak. Ya uymazsa... Kaynak: Sabah