Whington Post'ta köşe yazarı olarak tanın Mallaby'ın son yazdığı kitabı kaleme alan Deniz Gökçe, kitaptan çok gazetecilerin tembel olanlarının düştüğü hatalara değinmiş.
Abone olDeniz Gökçe son yazısı ile Washington Post'ta köşe yazarı olarak tanınmış gazeteci Sebastian Mallaby'ın son yazdığı kitabını ele aldı. Gökçe'nin asıl konusu bu değildi. Asıl konu bir gazetecinin sorumluluk anlayışının nasıl olması gerektiğiydi. Gökçe, belkide bu yazısı ile medyadan istediklerini dile getirmiş oluyordu...
Washington Post'ta köşe yazarı olarak tanınmış gazeteci Sebastian Mallaby bir kitap yazmış! 2005 Ocak ayında dünya çapında satılacak! Kitapta Dünya Bankası ile ilgili eleştirileri incelemiş. Ne tür eleştiriler var?
Mesela bol ve büyük baraj yapılması çevreciler tarafından çok eleştirilen bir şey. Tabii ki eleştirilerin haklı yönleri olabilir ama şu tür eleştiriler de var: 'Bütün barajlar berbattır. Barajların biriktirdikleri sular tabiatın en güzel korunmuş yerlerini su altında bırakır, oradaki tabiatı ve hayatı da bozar, dengeyi berbat eder. Binlerce insan evlerinden köylerinden de olurlar. Bu nedenle insanları rahatsız etmeye meraklı Dünya Bankası baraj projelerini finanse eder durur. Bu projeler dünyamızı mahvetmektedir. Dünya Bankası Uganda'ya çuvalla para verir ki Nil Nehri üzerinde gereksiz ve devasa bir baraj yapılsın! Uganda'daki çevreciler bile bu proje üzerine ayağa fırladılar ve IRN adlı (International River Network'ün kısaltması) Berkeley California'da kurulu bir çevreci lobi grubu onların dertlerini dünya gündemine taşımak zorunda kaldı!'
Gazeteci Sebastian Mallaby bu tür haber ve eleştirilerin üzerine gitmiş, IRN denen lobi ve baskı grubunun üyelerini bulmuş ve onlardan Uganda'daki öfkeli çevrecilerin isim ve adreslerini almak için girişim yapmış. Kendisi onlarla yüz yüze görüşmek istiyormuş. Bilinmeyen bir nedenle IRN adlı kuruluş isim vermeyi, adres göstermeyi reddetmiş, yardımcı olmamış. Bunun üzerine gazeteci kendisi yollara dökülmüş ve California'daki baskı grubu ile ilişkili olan Ugandalı çevrecilerin izini sürmüş ve bulmuş. Bu Ugandalı çevrecilerin toplam sayısı 25 kadarmış. Karşılarında da baraj sayesinde elektriğe kavuşacak olan milyonlarca kişi! Gazeteci durmamış, baraj yapılınca yerlerinden olacak şikayetçi vatandaşları yerinde araştırmaya başlamış. Bir tane bile şikayetçi bulamamış. Çünkü baraj nedeni ile yer değiştirmek zorunda olanların tümüne yeterince tazminat ödendiğinden ortalıkta şikayet eden kimse bulunamıyormuş!
Sadece gerçek şikayeti olan bir başka grup vatandaş bulabilmiş. Suların bastığı alanların dışında kaldıkları için tazminat alamayan, bu nedenle de para dağıtımından payları olmayan civar yer sakinleri. Onlar da avanta ve mama istemekte imişler!
Mallaby ülkesine dönmüş ve izlenimlerini kitaba dökerek aktarmış. IRN adlı lobi kuruluşu gazetecilerin tembel olanlarına her türlü gerçek dışı şikayeti diyet olarak sunmakta, onlar da otomotikman sayfalarını doldurmakta imişler!
Dünya birtakım varsayımlar üzerine kurulu! Seçilmemiş, hesap vermeyen, NGO adı taşıyan devletten bağımsız bazı kuruluşların genelde dürüst ve ahlaki değer sahibi oldukları düşünülür. Tersine de Dünya Bankası ve benzeri kuruluşların da, her ne kadar dünyada fakirliği azaltmak için büyük çaba harcasalar da itham altında kalmaları en sık rastlanan olgudur!
Bu gerçeklerden hareket eden Mallaby'nin kitabı, sonunda Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn'un dramı ve biyografisi ile zengin dünya ile fakir dünya arasındaki ilişkilerin özeti haline gelmiş. Kitabın ilginç olacağını düşünüyorum. The Economist dergisinin 25 Eylül - 1 Ekim sayısının 99'uncu sayfasında daha uzun ve ilginç bir tanıtımı da mevcut!