BIST 9.420
DOLAR 34,32
EURO 36,32
ALTIN 2.834,65
HABER /  GÜNCEL

AZ ŞEHİT verebilirdik

8 askeri arkadaşları da suçladı. Mevzileri terk ettikleri için PKK'nın içeri sızdığı iddia edildi.

Abone ol

Askerlerin silahlarının tutukluk yapmadığı, ‘mevzilerini terk edip çatışmaya girmedikleri’ için de şehit sayısının arttığı iddia edildi...

Hakkari Dağlıca’da 21 Ekim 2007’de yaşanan çatışmada PKK’lı teröristler tarafından kaçırılan 8 asker, Türkiye’ye dönmelerinin ardından tutuklanmış ve haklarında soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı yürüten Askeri Savcılık iddianameyi önceki gün tamamladı. İddianamede, er Ramazan Yüce hakkında “müebbet hapis” istenirken, diğer 7 asker için 3 ile 5 yıl hapis talep edildi. Buna göre Uzman Çavuş Halis Çağan, “Memuriyet görevinin gereklerine aykırı hareket etmek”, “Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar” ile “Zincirleme olarak basın ve yayın yoluyla terör örgütünün propagandasını yapmak”tan yargılanacak.

Er Fuat Başoda, “Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar” ile “Yurtdışına firar etmek”ten, erler İlhami Demir, İrfan Beyaz, Özhan Şabanoğlu, Fatih Atakul ve Çavuş Mehmet Şenkul da “Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar” suçlarından hakim karşısına çıkarılacak.

Tehlike korkusu cezayı hafifletmez

Askeri Savcı’nın hazırladığı 19 sayfalık iddianamedeki suçlamalar şok etkisi yarattı.

Sanıkların askeri yükümlülükleri ve yetkilerinin hatırlatıldığı ve İç Hizmet Kanunu’nun, silah kullanma yetkisini bir görev olarak belirlediğinin vurgulandığı iddianamede, Askeri Ceza Kanunu’na göre, vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği söylendi.

Askeri Yargıtay’ın, çatışma anında teröristlerin ateş ettiğinden bahisle silahına sahip olamayıp araziye bırakan bir askerle ilgili kararına gönderme yapılarak, “Asker kişi gerektiğinde canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kendisine teslim edilen ve namusu gibi koruması gerektiği silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde başkalarına vermemesi, İç Hizmet Kanunu’nun gereğidir” denildi. İddianamede, olayın tanıklarının yeminli beyanlarında da çarpıcı bir suçlamaya yer verildi:

Mevziyi terk edince teröristler içeri sızdı

“Tanıklar, saldırı esnasında ‘Keri Tepesi’nde bulunan şüphelilerin mevzilerini terk etmesi ve silahlarını bırakması neticesinde teröristlerin bölgeye rahat bir şekilde sızdığını, bu bağlamda da şehit ve yaralı sayısının arttığını, eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi, bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyeceğini ifade etmişlerdir.”

Silahları araştırıldı tutukluk yapmamış

Türkiye’ye döndükten sonra verdikleri ilk ifadede silahlarının tutukluk yaptığını ileri süren askerlerin, silahlarıyla ilgili de araştırma yapıldığı anlaşıldı.

İddianamede, askerlerin ifadeleri hatırlatılıp, şöyle denildi: “Şüphelilerden piyade er İrfan Beyaz, Piyade Uzman Çavuş Halis Çağan ve Piyade Er Ramazan Yüce, olay esnasında silahlarının tutukluk yaptığını iddia etmişlerse de İrfan Beyaz’ın, MG3 makineli tüfeğinin atışa engel bir durumunun olmadığı, olay yerinden toplanan 124 adet kovanın bu silahtan atıldığı belirlendi; Halis Çağan’ın sahibi olduğu HK-33 piyade tüfeğinin sağlam ve işler durumda olduğu ve olay anında bu silahla hiç atış yapmadığı tespit edildi, er Ramazan Yüce’nin ise HK-33 piyade tüfeğinin kayıp olduğu, teröristlerin eline geçtiği değerlendirildi.”

Uzman Çavuş’tan şaşırtan sözler

İddianamede yer alan tanık ifadelerinde Piyade Uzman Çavuş Halis Çağan’ın daha önce şu sözleri söylediği de öne sürüldü: “15 gündür gördüğümüz çerçeve doğrultusunda bu izlenimlere varmışımdır. Kendileri de bu savaşı istemiyorlar. Bu da onların doğal hakkıdır. Hiçbir çocuğa sen bu dili konuşamazsın, şunu konuşmak mecburiyetindesin diye dayatma getirilemez. Zaten bu doğanın kanununa aykırıdır. Biz de böyle bir şey istemiyoruz. Millet olarak, birlik olarak hepimiz iç içe geçmiş topluluğuz. Bu açıdan biz de bu savaşa karşıyız. Her şeyin dostça, arkadaşça, barış ve huzur içinde olmasını temenni ediyorum. İnşallah çocuklar yetim kalmadan, daha huzurlu, barışçı bir ortam yaratılır.”

Ben teröristim

İddianamede sanık er Ramazan Yüce'nin de "Bizim dağdaki kızlarımız daha güzel, ben de terhis olunca dağa çıkacağım. Sivilde işimiz dağlarda gezmek. Ben askerden sonra örgüte katılacağım. Ben teröristim" dediği öne sürüldü.