BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Az daha savaşa giriyorduk

Bu sözleri hangi Genelkurmay başkanı, ne zaman söyledi ve niçin söyledi?

Abone ol

Can Dündar ve Rıdvan Akar'ın ele geçirdiği "Çankaya'daki 'Şam Zirvesi'nin tutanakları" yayınlanmaya devam ediyor.

Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu:

"9 Ekim 1998 günü Çankaya'da yapılan devlet zirvesinde Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu "Asker, diplomasinin tıkandığı noktada faaliyete geçecek Fakat biz bu arada bunu destekleyecek bir takım hareketler düşünüyoruz. Nitekim kasım ayının 7'si ile 9'u arasında bir tatbikat... Ben, ayın 13'ünde Malatya, Diyarbakır ve Adana bölgesine gideceğim. Tabii basın bunu ifade edecek.

ASKERİ HAREKATA BASIN NEDEN OLDU

Tabii burada basının kabahati aslında bizce çok fazla
... Basın neredeyse bizim orada seferberlik ilan ettiğimizi, bütün birlikleri oraya kaydırdığımızı, bir takım işlere başladığımızı, terhisleri durdurduğumuzu ifade etti. Bunların hiçbiri yapılan işler değildi. Basın bu işte büyük rol oynamıştır; bunu kabul etmek lazım."

SURİYE BİZDEN KORKUYOR

Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin:

"Şimdi Suriye ciddi bir rahatsızlık duymaktadır. Suriye bizden çekinmektedir, korkmaktadır. Bunun devamı gerekir. En somut adım bu olacaktır. Bu da, o bölgedeki askeri faaliyetlerimizin devamı, ulusal strateji planımıza göre ne yapılması gerekirse onun hazırlıklarının şimdiden başlatılması."

KARARLILIĞIMIZDAN VAZGEÇMEK YOK

Dışişleri Bakanı İsmail Cem:

"Artık sözlerin anlamı yok. Bunların gerçekleştiğini görmek istiyoruz." 

İran, "Karşılıklı taleplerinizi kâğıda dökelim" önerisi getirmiş, ancak Dışişleri bürokratları kısa bir "müşavere"den sonra bu teklifi de reddetme kararı almıştı. Çünkü bu da zamana yayılabilecek, "tehlikeli bir egzersiz" olacak, karşı tarafa, işlerin yumuşadığı, anlaşmanın yaklaştığı izlenimi verecekti. Oysa Türkiye, yumuşama sinyali değil, tersine kararlılık iradesi göstermek istiyordu.

APO DÜN AKŞAM ŞAM'DAYDI

Cumhurbaşkanı Demirel:

"Evvelki gün Hatemi ile konuştum. Ondan sonra Harrazi geldi. Dedi ki, 'Suriye PKK'ya barınma yeri vermeyecektir. Öcalan'ın Suriye'de bulunmaması için kararlıdır. Ve samimi bir şekilde konuşup iddiaları değerlendirmeye de hazırdırlar.'
"Kendisine sordum. Dedim ki,
'- Yani Suriye PKK'yı barındırmayacaktır' diyorsunuz. Doğru mu?
'- Evet.'
"Sonra döndü dedi ki,
'- Abdullah Öcalan Suriye'de değil. Bana öyle dediler'.
"Ben de kendisine dedim ki, 'Türkiye büyük bir devlettir. Abdullah Öcalan'ın nerede olduğunu Türkiye biliyor. Öcalan dün akşama kadar, dün akşam dahil Şam'daydı. Bugün sabahleyin henüz bizim ilgili görevlilerimizle konuşmadım, ama dün akşam oradaydı.'"

ÜÇÜNCÜ ÜLKELERE GÖZDAĞI VERMELİYİZ

Başbakan Mesut Yılmaz:

"Efendim, bu krizin çıkması iki bakımdan çok faydalı oldu: Birincisi, 15 yıldan beri ilk defa Suriye'yi kımıldatabildik. Bunun emareleri var, gelen mesajlar, istihbari bilgiler de onu gösteriyor.
Ama ikinci bir faydası var: Sayın Bakan'ın dediği gibi, bunu dünyaya anlatmak için de uygun bir konjonktürü yakaladık.
Ben sadece rutin diplomatik yollarla yetinilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hem Suriye üzerindeki baskıyı artırmak için, hem Öcalan'ı mülteci olarak kabul edebilecek diğer ülkelere gözdağı vermek için, hem de üçüncü tarafları bilgilendirmek için, daha yoğun bir diplomasi atağı yapmalıyız. (..)