Bir dönemin renkli siyasetçilerinedn Ayvaz Gökdemir Claudia Roth'a karşı söylediği o sözle uzun süre gündemde kalmıştı. Gökdemir bugün de aynı şeyi düşünüyor.
Abone olAzerbaycan, 1995’te bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. MİT’in verdiği bilgi üzerine Haydar Aliyev’i uyaran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, darbeyi önledi. Girişime Türkiye’den bazı isimlerin adı karışırken, bunlardan biri dönemin Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’di. İsmi MİT raporuna geçti. Darbeyi ‘zımnen’ desteklediği belirtildi. Tartışmayı yıllar sonra Zaman’a değerlendiren Gökdemir, iddiaları yalanladı. Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ile MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ı suçlayan Gökdemir şöyle konuştu: “Yılmaz, ‘şu adamlar hakkında bilgi verin’ diyor. Köksal da ‘Böyle bir vazifem yok; ama bir yorum yapayım’ diyor. Köksal’ın mesleki manada arzusu Paris gibi iyi bir yerden emekli olmaktı. Bu yüzden bizimle ilgili böyle bir şey yazdı.” Gökdemir, bu olaydan sonra iki kez Köksal’a telefonla ulaşmaya çalışmış. Ancak ikisinde de başarılı olamayınca bir daha aramamış. Kendisi gibi darbeye karışmakla suçlanan İbrahim Şahin ve Korkut Eken’le ise sadece birkaç kez karşılaşmış. Eski Devlet Bakanı Gökdemir, Türk siyasi hayatına damgasına vurmuş isimlerden biri. 2002 yılındaki DYP kongresinde İlhan Kesici’yi destekledi; ancak Kesici seçimi kaybedince köşesine çekildi. Günlerini Altınoluk’taki yazlığında geçiren Ayvaz Gökdemir, Zaman’a önemli açıklamalarda bulundu. 28 Şubat sürecinde DYP milletvekili olan Gökdemir, Refahyol hükümetinin düşürülmesi için milletvekillerinin satın alındığını savunuyor. Hatta bazılarına şantaj yapılmış. “O dönemde ne kadar helal-haram para varsa bu iş için kullanıldı. Ankara’da milletvekili pazarları kuruldu. Özellikle DYP’lilere büyük paralar önerildi. Bazılarına da parti değiştirmeleri için şantaj yapıldı.” diyor. Kendisine DYP’den istifa etmesi karşılığında ‘sınırsız para’ teklif edildiğini açıklayan Gökdemir, ilginç bir anısını şöyle anlatıyor: “DYP’nin Genel İdare Kurulu toplantısında bu iddiaları gündeme getirince onlarca milletvekili, benzer teklifler aldığını itiraf etti.” Gökdemir, ismini vermek istemediği bir arkadaşının darbe karşıtı duruşundan dolayı kendisini yurtdışına götürmeyi önerdiğini belirtiyor. İktidarın yaptığı bazı hatalara rağmen 28 Şubat müdahalesinin yanlış olduğunu kaydeden Gökdemir, “Siyasetin cezası siyasetle olur. Askerî müdahale doğru değildir. Türk milletinin hayrını gördüğü tek bir askerî müdahale yoktur. Askerin arkasında da demokratik olmayan sivil beyinlerin tahrikleri vardır.” değerlendirmesinde bulunuyor. Roth konusunda pişman değilim Ayvaz Gökdemir deyince akla gelen isimlerden biri de Claudia Roth. Gökdemir, Türkiye’nin bütünlüğünü bozmakla suçladığı Alman Yeşiller Partisi Sözcüsü Claudia Roth, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Pauline Green ve Catherine Lalumiere’ye ‘fahişe’ demişti. 1995 yılında Roth’a 852 milyon lira tazminat ödeyen eski bakan, yaptığından pişmanlık duymuyor. “Ben, Türk milletinin öfkesini yansıttım, verdiğim para feda olsun. Bu vatan için canını verip şehit olanlar var. Ama, belki başka bir sözcük bulunabilirdi.” diyor. ‘Solcuların kökünü kuruttum’ Ayvaz Gökdemir, Türkiye’nin 1980 askerî ihtilaline gittiği dönemde de kritik bir görevde bulundu. 1975-1977 yılları arasında Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü yaptı. Bu dönemde kendisine yakıştırılan ‘Komando Ayvaz’ sıfatını ‘komünist iftirası’ olarak nitelendiriyor. Görevi sırasında, vatanı bölmek isteyen solcuların kökükü kuruttuğunu vurguluyor. Hiçbir zaman kanun dışına çıkmadığını dile getiren Gökdemir, “Bazı okullarda İstiklal Marşı bile okunamıyordu. Ben vatana millete bağlı 100 bin münevver genç yetiştirdim. Bunu daha sonra Bülent Ecevit de söyledi.” ifadelerini kullanıyor. Sağ-sol kutuplaşmasına yakından tanık olan Gökdemir, yaşanan çatışma ortamında provokasyonların etkisi olduğunu kaydediyor. Ülkücülerin, sol kaynaklı teröre karşı kendilerini ve vatanlarını savunduğunu düşünüyor. 1977’de görevden atıldığını hatırlatan Ayvaz Gökdemir, “Türk bürokrasisi kendisine benzemeyeni affetmez. Türk ve Müslüman kimliğiyle bu ülkede hizmet etmek istersen, başına bela gelmemesi mümkün değildir.” diyor. Kendisini Mustafa Üstündağ’ın müdürlükten aldığını, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe’nin de göreve iade etmediğini ifade ediyor. Gökdemir, yıllar sonra DYP’de Menteşe ile birlikte siyaset yaptıklarına işaret ediyor. Orta Asya’da faaliyet gösteren okullar, Türkiye’nin dışa dönük tek aksiyonu Ayvaz Gökdemir, 1991 yılında DYP Gaziantep milletvekili olarak Meclis’e girdi. 1995 seçimlerinde yine DYP’den, bu kez Kayseri milletvekili oldu. Ayvaz Gökdemir, 1996 yılında Türk cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi. Türk girişimciler tarafından Orta Asya’da açılan eğitim kurumlarını defalarca ziyaret ettiğini anlatan Gökdemir, bu okulları ‘Türkiye’nin dışa dönük tek aksiyonu’ olarak tanımlıyor. Gökdemir, Türk okullarını, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’e de anlatmış. Bunun üzerine gözleri dolan Güreş Paşa’nın, “Daha fazla anlatma, benim yüreğim dayanmaz.” dediğini aktarıyor. Gökdemir, yurtdışındaki Türk okullarına hayranlığını gizlemiyor. “O okullardan kimseye hiçbir zarar gelmez. Oradaki 3 aylık öğrenciler, vurgu hatası bile yapmadan İstiklal Marşı’nı okuyor, bu inanılmaz bir şey. Uluslararası yarışmalarda derece kazanıyorlar. Okullardaki öğretmenlerin hepsi kravatlı, tıraşlı, beyefendi insanlar. Türkiye’nin imajına da büyük katkıları var.” şeklinde konuşuyor. Dinlerarası diyalog çabalarını da destekleyen Gökdemir, “Avrupalılar gelip dinimizi elimizden alacak” iddiasını ‘vehim’ olarak değerlendiriyor. Haber: Emre Soncan Kaynak: www.zaman.com.tr