DİYARBAKIR'dan üç yıl önce telefonla katıldığı Beyazıt Öztürk'ün televizyon programındaki konuşmasında, 'terör örgütü propagandası yaptığı' gerekçesiyle yargılanıp, 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan tutuklu olan öğretmen Ayşe Çelik, hakkında Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararı vermesinin ardından tahliye edildi.
Abone olAnayasa Mahkemesinin, bir televizyon programındaki ifadeleri nedeniyle "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan mahkum edilen Ayşe Çelik'in "ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği"ne ilişkin kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yüksek Mahkeme'nin kararında, Ayşe Çelik'in Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan "ifade özgürlüğü hakkının" ihlal edildiğine karar verildiği belirtildi.
Ayrıca kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve Ayşe Çelik'e 5 bin 500 lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında, Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olan ve 2009-2014 yılları arasında Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde sözleşmeli öğretmen olarak görev yapan başvurucunun, olay tarihinde herhangi bir öğretim kurumunda görev yapmadığı belirtildi.
Başvurucunun "Hendek olayları" olarak isimlendirilen yoğun şiddet olaylarının yaşandığı sırada, 8 Ocak 2016 tarihinde ulusal ölçekte yayın yapan bir televizyon kanalında canlı olarak yayımlanan "Beyaz Show" isimli programa telefonla bağlandığı aktarılan gerekçede, programdaki konuşmalara da yer verildi.
Ayşe öğretmen tahliye edildi
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde görev yapan Ayşe Çelik, 3 yıl önce telefonla katıldığı bir televizyon programında yaptığı konuşmasında, hakkında terör örgütü propagandası yaptığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. 1 yıl 3 ay ceza hapis cezası alan Çelik, 20 Nisan 2018'de 6 aylık kızı Deran ile birlikte cezaevine konulduktan sonra 4 Mayıs'ta tahliye edilerek infazı 6 ay süreyle iki kez ertelendi. 18 Nisan 2019 tarihinde erteleme süresi dolduğu için adliyeye giden Ayşe Çelik, tekrar tutuklandı. Çelik'in avukatları tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru bugün karara bağlandı. Anayasa Mahkemesi, öğretmen Ayşe Çelik hakkında ifade özgürlüğü ihlali ve 5 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar verildi. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın ardından Çelik, tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapılı Ceza İnfaz Kurumu'ndan tahliye edildi.
PKK terörünü övmedi
Konuşmasında başvurucunun, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda yaşanan ölümler konusunda toplumda bir farkındalık oluşturmayı amaçladığı, programa katılan sanatçıların yaşananlara sessiz kalmamasını istediği aktarıldı.
Gerekçede, başvurucunun bir öğretmen olarak çatışmalar nedeniyle yaşanan ölümlere sevinenler bulunmasının kabul edilemez olduğunu, kurşun ve bomba seslerinden çocukların uyuyamadıklarını, bebeklerin açlık çektiklerini, temel gereksinimlerinin karşılanamadığını iddia ettiği belirtildi.
Ayşe öğretmen programda ne söylemişti tam metin
"Türkiye'nin Güneydoğu'sunda neler olup bittiğinin farkında mısınız? Burada doğmamış çocuklar, anneler, insanlar öldürülüyor. Sanatçı olarak, insan olarak bir şekilde siz de yaşananlara sessiz kalmamalısınız ve bir şekilde dur demelisiniz. Ölen çocuklara sevinen zavallı insanlar var. O insanlara yazıklar olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz. Ben öğretmenim. Öğrencilerini terk eden öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bir daha oralara nasıl dönecekler? O güzel, masum, tertemiz yürekli öğrencilerin gözlerinin içine nasıl bakacaklar? Burada yaşananlar çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun artık bizi, bize el verin. Yazık artık insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın."
İfade özgürlüğünün, "kişinin düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi" anlamına geldiği vurgulanan gerekçede, somut olayda başvurucunun Hendek olayları olarak isimlendirilen, 10 ay devam eden, kitlesel göçlere, pek çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan olayları kendi bakış açısından kamuoyuna duyurduğu, uzun süren çatışmaları eleştirdiği kaydedildi.
"Konuşma kamu yararına ilişkin sorunlar hakkında"
Gerekçede, başvurucunun esas itibarıyla sebebi her ne olursa olsun çatışmaların durdurulması için kamuoyu oluşturulması çağrısında bulunduğu ifade edilerek, şu tespitler yapıldı:
"Söz konusu konuşmanın kamu yararına ilişkin sorunlara ilişkin olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Bundan başka başvurucunun açıklamaları kamu otoritelerini eleştiri olarak kabul edilse dahi kamu otoritelerinin - kamu gücünü kullandıkları için - kabul edilebilir eleştiri sınırlarının özel bir bireye nazaran çok daha geniş olduğu unutulmamalıdır. Demokratik bir sistemde, kamu otoritelerinin eylemleri ya da ihmalkarlıkları yalnızca yasama ve yargı organlarının değil aynı zamanda kamuoyunun da sıkı denetimi altında olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
İlk derece mahkemesi, mahkumiyet kararında çatışmaların devam ettiği bir sırada başvurucunun televizyon ekranından büyük kalabalıklara karşı konuşmasına büyük önem vermiş gözükmektedir. Başvuruya konu olaydakine benzer konuşmalarda dikkate alınacak esas unsurun, konuşmaların kin ve düşmanlık barındırıp barındırmadığıdır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sözlerinin PKK terörünün övülmesi, terörizme destek gösterisi, şiddet kullanımına veya silahlı direnişe ya da başkaldırıya doğrudan veya dolaylı olarak teşvik olarak nitelendirilemeyeceği kanaatindedir. Somut olayın koşullarında başvurucunun sözleriyle hendek olaylarında güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerini övdüğü, terör örgütünü yücelttiği, çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşıladığı veya şiddete başvurmayı cesaretlendirdiği değerlendirilmemiştir."
"Spontane yapılan açıklamalara daha fazla tahammül gösterilmeli"
Gerekçede, sonuç olarak başvurucunun konuşmasının "bir terör örgütünün siyasi veya sosyal etkinliğini artırmak, sesinin kitlelere duyurulmasını sağlamak, örgütün başa çıkılması imkansız bir güç olduğu ve amacına ulaşabileceği kanaatini toplum üzerinde oluşturmak, örgütün mücadelesine karşı olan kişi ve kuruluşları ortadan kaldırmak, sindirmek, halkın örgüte sempatisini artırmak ve giderek aktif desteğini sağlamak" amacıyla yapıldığının kabul edilmediği vurgulandı.
Başvurucunun olayların sıcaklığı içinde canlı bir televizyon programında spontane bir şekilde yaptığı başvuru konusu açıklamalarına daha fazla tahammül gösterilmesi gerektiğinin altı çizilen gerekçede, "Bu bilgiler dikkate alındığında, başvurucunun mahkumiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır." ifadesi kullanıldı.
1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı
Bir televizyon kanalında yayınlanan "Beyaz Show" isimli programa telefonla bağlanan öğretmen Ayşe Çelik hakkında, "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan iddianame düzenlenmişti. İddianamede, 8 Ocak 2016'da yayınlanan Beyazıt Öztürk'ün sunduğu programın canlı yayınına telefonla bağlanan ve öğretmen olduğunu belirten Ayşe Çelik'in doğudaki olaylarla ilgili yaptığı konuşmada "terör örgütü propagandası" yaptığı öne sürülmüştü.
Hakkında açılan dava sonucunda Çelik, "PKK terör örgütünün şiddet içeren yöntemlerini meşru gösterdiği ve bu şekilde terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği" gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Karara yapılan itirazlardan sonuç alınmaması üzerine Çelik'in avukatı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu.