Bu güne kadar yerli yabancı pek çok ünlü ile sohbetini yatakta yapan Ayşe Arman, Kırmızı tabanlı ayakkabılarla dünyayı fetheden Christan Louboutin'i de yatağa attı.
Abone olBu güne kadar Ajda Pekkan Nilgün Belgün, Özge Ulusoy, Pamela Anderson gibi yerli yabancı pek çok ünlü ile sohbetini yatakta yapan Ayşe Arman, Kırmızı tabanlı ayakkabılarla dünyayı fetheden Christan Louboutin'i de yatağa attı.
Üstelik ünlü ayakkabı tasarımcısının itirazlarına, çok çılgınsın tepksine rağme ve Yatak serime bir de erkek eklemiş oldum! diyerek. İşte Ayşe Arman'ın röportaja dair yazdıkları:
Birkaç ay önce ablam, “Kızma ama çok çirkin ayakkabılar giyiyorsun! Gidip kendine bir Louboutin alsana” dedi.
“Almam” dedim.
Ayakkabı almak yerine evime obje almayı tercih eden kadınlardanım, kıyamıyorum.
Baktı oralı değilim, canım ablam bana bir tane hediye etti.
“Her şeyin bir ilki vardır!” diye.
Bej, günlük bir ayakkabıydı.
Ayağıma giyince ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam.
Beni sanki olduğumdan daha zarif, daha ince yaptı, kendimi kuğu gibi falan hissettim!
Tepe tepe giydim.
Louboutin giyip daha akıllı olmuyor tabii insan ama güzel ayakkabıymış, böyle de bir gerçek var.
Kadınların bin yıldır bildiği şeyi, benim bu kadar geç keşfetmem ayrı bir komedi tabii!
“Louboutin İstanbul’a mağazalarını ziyarete geliyor. Tüm dünyada da ojeleri ve rujları olay yaratıyor. Röportaj yapmak ister misin?” dediler.
“Modadan anlamam. Hem ne anlatacak ki!” dedim.
Eskiden çok mühim bir şeydi, dünya çapında isimlerle röportaj yapmak, yan yana durmak, fotoğraf çektirmek, artık öyle değil, söyleyeceği bir şey varsa dikkate almak gerekiyor.
“Adam çok çılgın!” dediler.
“O zaman yatağa girelim!” dedim.
Birden esprili geldi, ünlü ayakkabı tasarımcısıyla yataktayım, onun ayağında da benim ayağımda da Louboutin’ler var…
Ama tabii ben onunkileri de topuklu bir kadın ayakkabısı olarak hayal etmiştim.
“Tabii olur!” dediler.
Ama röportajdan bir gün önce, “Christian böyle bir şeyi yapamayacakmış!” mesaji geldi. “O zaman vazgeçelim” dedim: “Fotoğraflar ilginç olmayacaksa niye konuşayım?”
Bir taraftan da “Vay be! Elin Fransızını bile korkuttum!” diye sevindim.
Sonra dediler ki, “Tamam, seninle tanışmak istiyor!”
Gittim Çırağan’a, şahane ve çok gerçek bir adam çıktı…
Hikâyesini dinleyince neden bu kadar başarılı olduğunu da anlıyorsunuz.
Bıcır bıcır konuşan, müthiş yaratıcı, esprili biri…
Röportaj sırasında ayakkabılarını çıkartıp, ayaklarını altına aldı, ohhhh…
Beni de sevdi, dedi ki, “Sen Anita Pallenberg’in gençliğine benziyorsun. Bir ara Anita’yla konuşuyorum gibi geldi…”
Ben tabii Anita kim bilmiyorum.
“Rolling Stones’un Keith Richards’la beraber olan meşhuuur Anita!” dedi.
Uzun uzun Google’dan Anita’nın eski fotoğraflarını buldu, gösterdi: “Uyuşturucudan çöktü ama bak gençlik halleri böyleydi, senin ağız ve göz yapın ona benziyor!”
“Harika!” dedim, “Çok teşekkür ederim! Ama benim acelem var, hadi yatağa girelim!” Çok güldü.
“Ne kadar açık sözlüsün!” dedi.
Bu fotoğrafları Emre 15 dakikada çekti, odadaki herkes kahkahalar atıyordu.
Yatak serime bir de erkek eklemiş oldum!