Anayasa Mahkemesi, dershanelerin kapatılmasını düzenleyen kanunu oy çokluğuyla iptal etti. 1 Eylül 2015'te kapatılması öngörülen dershaneler eğitime devam edebilecek.
Abone olAnayasa Mahkemesi (AYM) dershanelerin kapatılmasıyla ilgili yasayı iptal etti. Karar oy çokluğuyla alındı.
Dershanelerin 1 Eylül 2015 itibarıyla kapanması öngörülüyordu.
İptal edilen düzenlemede, dershanelerin orta öğretime veya yüksek öğretime giriş sınavlarına hazırlık niteliğinde olamayacağı hükmü yer alıyordu.
Yasaya göre, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatındaki yöneticilerin, yasanın yürürlüğe gireceği tarihte görevlerinin sona ermesi de yer alırken, dershane öğretmenlerinin KPSS şartı aranmaksızın sözlü sınavla öğretmen olarak devlet memuriyetine geçebilmelerine olanak sağlanıyordu.
Cumhuriyet Halk Partisi, 18 Nisan 2014'te, düzenlemenin "teşebbüs hürriyetini ihlal ettiği" ve "Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki 40 bine yakın yöneticinin görevlerinin yasa ile sona erdirilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu" savunarak iptal başvurusu yapmıştı.
7 Şubat'tan bugüne
Dershane tartışması, Hükümet ve Fethullah Gülen cemaati arasındaki en önemli gerilimin başlıklarından.
Cemaati yakından takip eden siyasi uzmanlar, dershaneler ve okulların, Cemaat'in önem verdiği faaliyetlerinden biri olduğunda hemfikir. Çünkü bunlar, mali getirisinin ötesinde, Gülen hareketinin bir anlamda "prestijini ve gücünü" gösteriyordu. Hükümet, dershaneleri kapatarak aslında hareketi de "stratejik yerinden vuruyordu."
Mücadelenin fitili, 7 Şubat 2012'de ateşlendi. Özel Yetkili savcılar, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisinin ifadeye çağırdı.
Zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bunu, "darbe girişimi" olarak değerlendirdi.
MİT krizinin hemen ardından hükümetin "Paralel yapı" olarak adlandırdığı Cemaat'e karşı hamle geldi. Erdoğan, yeni bir yasa çıkarılarak dershanelerin kapatılacağını açıkladı.
Hükümet-Cemaat arasındaki dershaneler üzerinden yürüyen iktidar mücadelesinde gerilim iyiden iyiye yükseldi.
17/25 Aralık
Dershane tartışması devam ederken 17 Aralık 2013 sabahı, birçok kişinin gözaltına alındığı büyük bir operasyon başlatıldı.
Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Rıza Sarraf ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı.
25 Aralık'ta bu kez başka bir operasyon başladı. Birçok iş adamının da aralarında bulunduğu 41 kişilik gözaltı listesi hazırlandı, mahkemeden bazı iş adamlarının malvarlığına el koyma kararı çıkartıldı.
Yine dönemin başbakanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan için de şüpheli sıfatıyla ifadeye çağıran evrak hazırlandı. Ancak Emniyet, Savcı'nın talimatlarını yerine getirmedi.
Süreç, bakanların, milletvekillerinin istifası, ses kayıtlarının yayınlanması, emniyet müdürleri ve polislerin tutuklanması, polis kolejlerinin kapatılması, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi, Bank Asya'ya el konulması benzeri birçok olayla devam etti.