BIST 9.603
DOLAR 34,65
EURO 36,44
ALTIN 2.933,27
HABER /  GÜNCEL

Aylin Kotil'e yolda büyük sürpriz!

Aylin Kotil, seçim barajının düşürülmesi için İstanbul'dan Ankara'ya yürüyor.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Sabah 06.00'da Haydarpaşa'dan yola çıkan Aylin Kotil'i yolda bir sürpriz bekliyordu. MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan yürüyüş sırasında Kartal'da Kotil'in karşısına çıktı. İnternethaber'e konuşan Lütfü Türkkan şunları söyledi:

"Çok zor bir şey yapıyor, bu sıcakta günlerce yürümek hakikaten zor. Üstelik talep etmesine rağmen arkasında bir polis eskortu da yok. Bu onu daha da zorlayacak."

hhh.20130708134715.jpg

AYLİN KOTİL SABAH ERKENDEN YÜRÜYÜŞÜNE BAŞLAMIŞTI

CHP eski İstanbul belediye başkanlarından Aytekin Kotil'in yeğeni olan Aylin Kotil, seçim barajının düşürülmesi için bugün Ankara'ya yürümeye başlıyor. 1996 yılından bu yana kurduğu Ataköy Eğitim Merkezinde, çocuk eğitimi üzerine çalışmalar yapan Kotil'in, 22 günde Ankara'ya ulaşması bekleniyor.

ÜSKÜDAR'DAN YOLA ÇIKTI

Kotil bu sabah 06.00'da Üsküdar Harem'den yanında kendisini araçla takip edecek 5 kişilik bir ekiple yola çıktı. Ankara'ya ulaştığında TBMM'de partilerin grup başkan vekilliklerine vermek üzere bir manifesto hazırlayan Kotil'in, bu manifestoda seçim barajının yüzde 5'e düşürülmesi dışında farklı konulara da dikkat çekeceği öğrenildi. Buna göre, hazırlanan manifestoda yaşam tarzları, inanç özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konular siyasetçilere iletilecek

Aylin Kotil yürüyüşünü twitter'dan duyurdu:

aylin kotil ‏@aylin_kotil
Bu sabah seçim barajının düşmesi için İstanbul Haydarpaşa'dan Ankara'ya yürümeye
başladım.#bubarajdüşecek

Aylin Kotil, neden yürüdüğünü bir manifesto ile duyurdu: İşte Aylin Kotil'in yayınladığı manifesto:


TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE DOKUNULAMAZ

İnsanlığın, uzun yıllar mücadelesinden sonra kazandığı ve temel hak ve özgürlükler olarak tanımlanan insan haklarına saygılı olunmalıdır.

İNSANLIĞIN EN TEMEL DEĞERİ OLAN İNSAN ONURUNA DOKUNULAMAZ

İnsan onura aykırı düşecek her türlü şiddet, eziyet, kötü muamele ve işkence kabul edilemez. Kamu güçlerinden gelen de dahil olmak üzere bu kapsamda değerlendirilecek her türlü;

- Orantısız güç ve yetki kullanılması,

- Keyfi gözaltılar,

- Gözaltında aç bırakmak ve tutanak tutmadan, nereye götürüldükleri belli olmayacak şekilde özgürlük kısıtlamaları,

- Polis şiddeti,

- İşkence,

- Kadına karşı şiddet etkili önlemler alınarak önlenmelidir.

- Çocuklara karşı şiddet, kötü muamele ve çocuk yaşta evlendirmeler engellenmelidir.

- Grev işçilerin en temel hakkıdır. Grev hakkını ortadan kaldıran Grev ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yeniden ve bu hakkı gözetir şekilde düzenlenmelidir.

HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞILAMAZ TERCİHLERİ SORGULANAMAZ

Hiç kimsenin bir başkasının yaşam tarzına ve tercihlerine karışması, saygısızlık etmesi düşünülemez.

Bu kapsamda;

- Başörtüsü serbest olmalıdır.

- Alkol içilmesi konusunda yasak veya engellemeler anlamına gelecek düzenlemeler kaldırılmalıdır.

- Metro ve benzeri diğer alanlarda insanların davranış karışılmamalıdır.

- Kadınların bedensel bütünlüğü, onların kürtaja serbestçe karar vermek hakkının da temelidir. Kürtaj hakkının kullanılıp kullanılmayacağına karışılamaz.

FİKİR VE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ BUNLARI SERBESTÇE AÇIKLAMAK DEMEKTİR

Fikir ve inanç özgürlüğü demokrasilerin vazgeçilmez, olmazsa olmaz unsurlarındandır. Hiç kimse

fikirlerinden ve inançlarından dolayı yargılanmamalı, cezalandırılmamalıdır. Fikir ve inanç  özgürlüğü bunların aynı zamanda açıklanmasını ve inançsızlık özgürlüğünü de kapsar.

- Sadece kitap yazdığı ve fikirlerini açıkladığı için bir kimse hakkında “cadı avı” başlatmanın,

yargılama ve cezalandırmanın demokrasilerde yeri yoktur.

- Türk Ceza Kanununun hiçbir hükmü fikir ve inanç özgürlüğü aksine yorumlanamaz ve

uygulanamaz.

- İnanç özgürlüğünün bir sonucu devletin laik olmasıdır. Laiklik veya diğer ifade ile sekularizm,

devletin tüm inançlara (dinlere ve mezheplere) aynı mesafede (aynı uzaklıkta veya yakınlıkta)

durması demektir.

- Bu nedenle devleti temsil edenler, sadece belirli bir dinin söylemleriyle hareket edemezler.

- Yasama faaliyeti yapanlar, hukuk kurallarını mensubu oldukları dinin kurallarının temellerine

oturtamazlar.

- Devlet işlerinde, açılışlarda, yanlarında sadece kendi mensubu oldukları dini inancı temsil

eden kişileri bulunduramazlar.

- Sekülarizmden sapmak, toplum içerisinde huzursuzluk yaratmaktır.

- Dini inancın siyasete temel edinilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu tür siyasete derhal son

verilmelidir.

BAĞIMSIZLIĞINI KAYBEDEN YARGININ BAĞIMSIZLIĞI DERHAL YENİDEN KURULMALIDIR

Hukuk temeline dayanmayan bir demokrasi işlemez. Hukuksuz demokrasiler anarşiye, hukukun

iktidardakilerin keyfi tutumuna kurban edildiği demokrasiler totaliter rejime dönüşür. Bu nedenle;

- Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Kuvvetler ayrılığı hem demokrasilerin hem de o demokrasilerde yaşayanların güvencesidir.

- Demokrasilerde yargı kimsenin malı değildir. Başbakan dahi olsa, bir başka söyleyişle tam olarak da Başbakan ve hiç kimse yargıya talimat veremez.

- “Yargıya talimat verdik. Gereği yapılacak” söylemleri derhal bırakılmalıdır.

- Yürütmenin, yani hükümetin yargıya müdahalesi anlamına gelecek düzenlemeler derhal değiştirilmelidir.

- Yargı ülkemizde bağımsızlığını kaybetmiştir. Oysa, insanların güvencesi olan yargı bağımsız olmalıdır ki,

gerektiğinde yürütmenin ve de yasama organının fiilleri, tasarrufları denetlenebilsin.

- Yargı bağımsızlığını sağlayacak düzenlemelere acilen ihtiyaç vardır.

GEZİ PARKI GÖSTERİLERİ TAMAMEN YASAL SINIRLAR ÇERÇEVESİNDE GELİŞTİĞİ HALDE HUKUKSUZ MÜDAHALE YAPILMIŞTIR

Protesto, toplantı ve gösteri yapmak insanların temel ve vazgeçilmez hakkıdır. Bu hak hem

Anayasamız hem de anayasanın da üstünde olan Uluslararası sözleşmelerle güvence altına

alınmıştır.

- Gezi parkı gösterilerine müdahale talimatı veren ve tamamen savunmasız, silahsız, içinde çocukların ve kadınların bulunduğu göstericilere kimyasal su ve gaz sıkma talimatı veren görevliler insanlığa karşı suç işlemişlerdir. Başbakan da dahil olmak üzere, bu insanlık suçunu işleyenler derhal yargı önüne çıkarılmalıdırlar.

- Toplanma ve gösteri yapmak hakkı, kamu düzenini bozacak şekilde bir şiddet eşliğinde kullanılmadığı sürece, yapılacak her türlü müdahale hukuksuz ve kanunsuz olacaktır.

- Gösteriler hükümete karşı da yönelebilir. Sırf “Hükümet İstifa” denilmiş olmasını, anayasal temeli yıkmaya, hükümeti devirmeye yönelik olarak algılamak ve ona göre hukuki işlem yapmak abesle iştigaldir, baskıcı düzen yaratma hevesidir. Hükümet bu hevesten vazgeçmelidir.

- Hükümet, savcılara ve yargıya verdiğini söylediği bu talimatı derhal geri çekmelidir. Aksi takdirde

demokrasi çok büyük bir yara alacaktır.

- Savcılar ve yargı, hukuk devleti ilkelerini ve uluslararası sözleşmeleri hatırlamalı ve işlem ve kararlarını bu çerçevede vermelidir.

- Doktorlara ve Avukatlara yapılan hukuksuz müdahaleler, açılan soruşturmalar son bulmalı ve Yeni Sağlık Yasası Önerisi geri çekilmelidir.

SEÇİM BARAJI %5’E İNDİRİLMELDİR

İyi işleyen bir demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri de demokratik katılımı en üst düzeyde sağlayan ve mecliste de en geniş şekilde temsili mümkün kılan bir seçim sisteminin varlığıdır.

- Neredeyse seçmenlerin 1/3’ünün meclis dışı kalarak temsil edilememesi sonucuna götüren seçim sistemimiz değiştirilmelidir.

- Buna paralel olarak siyasi partiler Kanununda yapılacak etkili düzenlemelerle parti içi demokrasi

sağlanmalı, işletilmeli ve siyasi partilerde tek adamlığı imkan verilmeyerek, milletvekillerine, parti

başkanının değil, milletin vekili olmalarının yolu açılmalıdır.

- SEÇİM BARAJI %5’E İNDİRİLMELİDİR. TERCİHLİ OY SİSTEMİ GETİRİLMELİDİR.

ANCAK BU İLKELERE UYULMASI HALİNDE SEKÜLER BİR DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNDEN SÖZ

EDİLEBİLECEKTİR. BU NEDENLE TÜM SİYASİ PARTİLERDEN BU DEMOKRATİK İSTEMLERE KULAK

VERMESLERİNİ VE BU İLKELERİ HAYATA GEÇİRMELERİNİ TALEP EDİYORUZ.



nnn.jpg