KCK, Türk hükümetinin demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konusunda adım atmaması sonucu gerillanın geri çekilmesini durdurduklarını duyurdu.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNET HABER-ANKARA -KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık daha önce yaptığı bir açıklamada, “1 Eylül’e kadar Türk hükümetine süre vermiştik. Şimdiye kadar bir şey görmedik. Bu, şu anlama geliyor: Sorunu çözmek istemiyor, ezmeyi esas alıyor. Savaşmak istiyor. Buna karşı kendimizi savunacağız. Gerillayı durduruyoruz.” demişti.
KCK birkaç saat önce bir açıklama yaparak, çekilmeyi durdurduğunu açıkladı.
KCK'nın "gerillanın" çekilmesini durdurduklarını açıklamasının ardından İnternethaber'e konuşan BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata şunları söyledi:
ÖZGÜRLÜĞÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER DURUYOR
"Türkiye çok önemli bir süreçten geçiyor. Ve herkes, bu sürecin nasıl başladığını çok iyi biliyor. 2012 yılında yaşanan şiddetin de herkes farkında. Savaşın 2012 yılında ortaya koymuş olduğu tablo, 2013 yılının başlarında, çözüm sürecinin başlamasını da beraberinde getirdi. Bu süreç, Sayın Öcalan'ın çağrısıyla başladı, Sayın Öcalan'ın Nevruz'da kamuoyuna deklare etmiş olduğu açıklamasında bu süreçte kimsenin kaybetmeyeceğini ve emek harcanırsa tüm Türkiye halkları için demokratik çözümle birlikte bir barış sürecini beraberinde getireceğini ifade etmişti.
İlk aşama konusunda, tamamlandı, tamamlanmadı tartışmaları da bu yaşanan süreci de beraberinde getirdi. Aslolan silahların susması, aslolan ölümlerin durmasıydı. İlk aşamada parlamento çatısı altında bir komisyonun kurulması, akil insanlar komisyonunun Türkiye'nin 7 bölgesinde çalışma yapması ve yine Sayın Öcalan'ın çağrısının hemen ardından gerillanın hemen ateşkes ilan etmesi ve mayıs ayının başında geri çekilmeye başlaması çok çok önemliydi, böylece ilk aşama tamamlanmıştı.
İKİNCİ AŞAMAYA HİÇ GEÇİLMEDİ
Aslolan ikinci aşamada normalleşmenin yaşanacağı süreci örgütlemekti, bu da nasıl olacaktı, fikirler konuşsun dendi ama fikirlerin konuşacağı bir ortam sağlanmadı, TCK'da hala düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller duruyor. Hala dünyanın hiçbir yerinde mevcut olmayan bir terörle mücadele kanunu var Türkiye'de, hala fikirleriyle konuşup siyaset yaptığı için 2009 yılından bu yana tutuklanıp cezaevine konulan 8 bin insan gerçeği var Türkiye'de.
Tüm bunlar ikinci aşamanın konusuydu. Fikirlerin konuşabileceği ortamın yaratılması, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması bu aşamanın konusuydu ama gördük ki hükumet tatile girdi, yapmış olduğu çalışmayı hiç kimseyle paylaşmadı, hiçbir tartışma yürütmedi, elimizde bir paket var gereğini yapıyoruz dedi. Hiç kimse bu paketin içerisinde ne olduğu konusunda bilgilendirilmedi. Paketin içeriği, çözüme hizmet etmekten yoksun, içinde çözümün adımları olacak düzenlemelerden yoksunsa bir paket açmanın da bir anlamı olmadığını defalarca söyledik. Ama en önemlisi, akil insanlar komisyon raporlarını yazdılar, komisyonun yapılması ne kadar önemliyse, komisyonun açığa çıkaracağı sonuçların da hükumet tarafından kabul görmesi o kadar önemliydi. Ama hükumet, akil insanlarla yapmış olduğu toplantının hemen ardından, Türkiye toplumunda çözümün adımı olarak ifade edilebilecek, barajın kaldırılması, anadilde eğitim gibi maddelerin gündemde olmadığını açıkladı.
BUNDAN SONRA OLACAKLARDAN HÜKUMET SORUMLUDUR
Aslında bunlar, ikinci aşamaya hiç geçilmediğinin ve geçilmeyeceğinin sinyalleriydi ama Türkiye toplumu, sürecin tarafı olan Kürtler ve Türkler hangi adımlar atılacak, hangi çalışmalar yapılacak diye bekliyorlardı.
Şu an ateşkes devam ediyor, sadece geri çekilmenin durdurulduğuna yönelik bir açıklama var, biz hükumetin bu konuda sorumluluğunu mutlaka yerine getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Böyle bir sorunu çözümünü gündeme getirmek bir sorumluluk getiriyor, ya hükumet bu sorumluluğu yerine getirmelidir, ya da kamuoyunun karşısına çıkıp, ben bunu dile getirdim ama bunun sorumluluğunu taşıyamıyorum diyebilmelidir, aski halde bundan sonra yaşanacak her şeyden hükumet sorumludur.
BDP OLARAK BU KONUYU DAHA KONUŞMAK İSTEMEDİM
"Hükumeti çözüme zorlamalıyız, Kürt sorunu sadece Kürtlerin sorunu değildir, başta Türkiye halklarının ve Türk insanının sorunudur. Defalarca kez, sorunun özgürlük ve eşitlik sorunu olduğunu söyledik. Bu ülkede yaşayan, başta Türkler olmak üzere herkesin özgürlüğe ve eşitliğe ihtiyacı vardır. Gerek hükumetin, gerek KCK yönetiminin yaptığı açıklamaları biz de yakından takip ediyoruz. BDP olarak, bu açıklamayı henüz tartışmış değiliz, bunlar benim kişisel görüşlerim bunu da belirtmek isterim.
ÖCALAN BU KONUDA BİR AÇIKLAMA YAPACAKTIR
"Bu süreç Öcalan'la başladı. 30 yıllık savaş ortamı bile güveni zedeleyen bir süreçti, eğer Öcalan'ın çağrısı olmasaydı belki böyle bir süreç hiç başlamayabilirdi. Ama kendisiyle birlikte başlayan bir süreçtir, İmralı Cezaevi'nde yapılan görüşmelerde Sayın Öcalan da KCK'nın yapmış olduğu bu açıklamayı takip edecek ve bu konuda açıklamalar yapacaktır.
GERİ ÇEKİLMENİN NEDENİ SORUMSUZLUK
"Ülkeyi yönetenlerin çok daha sorumluluk ve kararlılıkla süreci yönetmelerini beklerdik. Süreç bugüne kadar kararlılıkla ve cesaretle ve sorumlulukla yönetilmediği için bugün gerillanın geri çekilmesi kararı ile karşı karşıyayız.
Öcalan'la bu konuyu konuşmak üzere hükumetten acil bir talebiniz olacak mı sorumuza da şöyle yanıt verdi Ayla Akat Ata:
"Zaten bu görüşmelern 15 günde bir yapılması gerekiyordu. Bu görüşmelerin yapılma iznini Sayın Başbakan ve AKP hükumeti belirliyor. Bize kalsa, bu sürecin devamı ve başarısı için Sayın Öcalan'la her gün görüşebiliriz. Kaldı ki bu halk Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü talep ediyor, kendisi İmralı koşullarında değil dışarıda bu süreci yönetebilmelidir. Demokratik Çözüm Süreci konusunda halkı doyurabilecek, bu sürece katabilecek temel aktör Sayın Öcalan'dır, bu yüzden cezaevinde tutulması bile kabul edilemezdir.