Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün yeniden hesaplanan milli gelir ve büyüme rakamlarını hesapladı.
Abone olAnkara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, hesaplama yöntemi değiştirilerek, döviz kuru düşürülerek ve nüfus azaltılarak milli gelir rakamlarının kağıt üzerinde şişirildiğini ileri sürdü ve ''Milli gelir rakamlarının yarısı dolu, diğer yarısı ise boş'' dedi.
Aygün, Türkiye İstatistik Kurumu'nun bugün açıkladığı milli gelir rakamlarıyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin milli gelirinin 658 milyar dolara, kişi başına gelirinin de 9 bin 333 dolara çıkmasının altındaki unsurların neler olduğunun da açıklanması gerektiğini ifade etti.
''Ne oldu da bir anda 650 milyar dolarlık ekonomi olduk. Yeni fabrikalar kurup üretim mi yaptık? Yeni tarlalar açıp tarıma mı açtık?'' diyen Aygün, şunları kaydetti:
''Bunların hiçbiri olmadı. Sadece hesaplama yöntemi değiştirildiği için milli gelir bir gecede üçte biri kadar şişti. Bu şişme hiçbir şekilde üretim artışına dayanmıyor. Milli gelir, hem hesaplama yöntemi hem de enflasyon nedeniyle durduk yerde şişerken, döviz kurunun düşmesi de dolar cinsinden milli gelirde tamamen sanal bir artışa yol açtı.
2003–2007 yılları arasında birikimli olarak yüzde 76,5 oranında enflasyon yaşanmasına rağmen ortalama dolar kuru yüzde 14,5 azaldı. Döviz kuru böyle düşerken milli gelir de iki kalem oyunuyla yüzde 30 şişirilince ortaya gerçek hayatla örtüşmeyen sanal bir zenginlik tablosu çıktı.''
''KİŞİ BAŞINA GELİR 4 BİN 544 DOLARA GERİLEDİ''
Aygün, 2002 yılının sabit fiyatları ve 2002 yılı döviz kuruyla hesaplandığında, 2007 yılında milli gelirin 321 milyar dolara, kişi başına gelirin de 4 bin 544 dolara gerilediğini ileri sürdü. Aygün, ''Açıklanan milli gelirin de, kişi başına gelirin de yarısı tamamen sanal nedenlerden kaynaklanıyor. Döviz kuru enflasyon kadar artsaydı milli gelir bu rakamın yarısı kadar bile olamayacaktı'' dedi.
Sinan Aygün, enflasyon ve YTL'nin değerlenmesi yüzünden bugünkü 9 bin doların satın alma gücünün 2002 yılındaki 4 bin 500 dolardan daha düşük olduğunu savundu.
Ekonomik büyümenin vatandaşların refahında artış sağlaması gerektiğini, çalışanların, emeklilerin bu dönemde, değil refahtan pay almak, gelirlerinde enflasyon nedeniyle oluşan kayıpların bile karşılanamadığını savunan Aygün, ''Bu hesaplamaları yapanların ve bu rakamlara bakarak övünenlerin büyümenin, esnafın, sanatkarın, işçinin, memurun, emeklinin refahına niçin yansımadığını, işsize niçin iş sağlamadığını açıklaması gerekir'' dedi.
''TÜRK HALKI BORCA BATTI''
Ekonomiyle ilgili diğer göstergelerin, vatandaşların gelirinin değil borcunun arttığına ve ''zenginleşti'' denilen Türk halkının borca battığına işaret ettiğini ileri süren Aygün, şu değerledirmelerde bulundu:
''Vatandaş borçla yaşıyor. Kredi kartı ve tüketici kredisi borçları 2002 yılından bu yana yüzde 1.452 oranında arttı. 2002 yılında vatandaşların bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçları 6 milyar 605 milyon YTL iken, 21 Mart 2008 tarihi itibariyle 102 milyar 515 milyon YTL'ye ulaştı.
Vatandaşlar ödeyemediği için bankaların takibe aldığı tüketici kredisi ve kredi kartı borçları ise 21 Mart 2008 tarihi itibariyle, 3 milyar 56 milyon YTL'ye ulaştı. Bu borçlar nedeniyle kara listeye alınan kişi sayısı da 735 bin 975'e yükseldi.
2002 yılında 2 milyar 203 milyon YTL olan karşılıksız çeklerin tutarı, 2007 yılı sonunda 11 milyar 728 milyon YTL'ye yükseldi. Karşılıksız çek miktarı 5 yılda yüzde 432,1 oranında arttı. 2002'den 2007 yılı sonuna kadar 39 milyar 502 milyon YTL'lik çek karşılıksız çıktı.
''PROTESTOLU SENETLERDE BÜYÜK ARTIŞ VAR''
Protestolu senetlerin gelişiminin de reel sektördeki durumun göstergelerinden biri olduğunu kaydeden Aygün, 2002 yılından 2007 yılı sonuna kadar protesto edilen senet sayısının yüzde 194,9, protesto edilen senet tutarının da yüzde 602,3 oranında artış gösterdiğini belirtti.
ATO Başkanı Aygün, 2002 yılında protestolu senet sayısı 498 bin 748, tutarı 816 milyon YTL iken, 2007 yılında protesto edilen 1 milyar 470 milyon 758 adet senedin tutarının ise 5 milyar 732 milyon YTL olduğunu ifade etti.
Özel sektörün borçlarının da büyüdüğüne dikkati çeken Aygün, 2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektörün toplam dış borcunun, 5 yılda 100 milyar dolardan fazla artarak 148 milyar doları bulduğunu, 2002 yılı sonunda 56 milyar YTL olan Türk şirketlerinin Türk bankalarına olan kredi borçlarının da 5 yılda 169,3 milyar YTL büyüyerek 225,3 milyar YTL'ye çıktığını kaydetti.