CHP Lideri Deniz Baykal'ın başlattığı 'Yugoslavya' benzetmesi aydınların tepkisini çekti. Aydınlar Baykal'ın bile bile kamuoyunu yanılttığını öne sürdü.
Abone olProf. Baskın Oran, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "etnik kimlik" ve "üst kimlik" tartışmaları konusundaki "Yugoslavyalaşmaya sürükleniriz" sözlerini sert bir dille eleştirdi. Baskın Oran, şunları söyledi: "Sayın Baykal'ı tanırım. Fakültede birlikte uzun süre bulunduk. Bu konuları bilir. Bildiği halde böyle söylemesi derin bir üzüntü kaynağıdır benim için. Bile bile yanıltıcı şeyler söylüyor. Yugoslavya ne demek? Yugos slavya, güney slavları demek. Tamamen sentetik bir devletin adıdır. 1929 yılında Sırp, Hırvat, Sloven devletinin adı Yugoslavya olmuştur. Türkiye ile hiçbir benzerliği yoktur. Birinci söyleyeceğim, Baykal'ın bile bile kamuoyunu yanılttığıdır. İkincisi, Yugoslavya ile Türkiye arasında hiçbir tarihi benzerlik olmadığı, biri kara hayvanı, biri deniz nebatı gibi. Üçüncüsü, Türkiye'nin eğer alt kimliklere saygı göstermezse tehlikeye girebileceğidir. Yoksa alt kimliklere saygı gösterirse, parçalanacağı değil." • A'dan Z'ye doğrudur: Oran, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarını da şöyle eğerlendiriyor: "Yüzde yüz doğrudur. Adan Z'ye doğrudur. Sayın Başbakan'ın inançları beni hiç ilgilendirmez. Bu söylediği Adan Z'ye doğrudur. Sayın Baykal'ın Yugoslavya örneği ise Adan Z'ye yanlıştır. Ve bile bile yanlıştır, beni üzen o. Sayın Baykal bir doçentti ayrıldığı zaman politika için. Üstelik siyaset bilimi doçentiydi, siyaset sosyolojisi doçentiydi." • Türk oyuna oynuyor: "Sayın Baykal bile bile yanlış örnek vermesinin nedeni açık. Burada Türkler'in oyuna oynuyor. Yani kendisini bu ülkede hakim sayıp da o hakimlik pozisyonundan aşağı düşmemek isteyenler var. Onların oyuna oynuyor. Osmanlı Dönemi'nde millet sistemi geçerliydi. 1454'den itibaren. Bu millet sisteminde iki türlü millet vardı; Milleti hakime yani Müslümanlar, biri de Milleti Mahkume gayri müslimler. O zamanlar Müslümanlar Millet-i Hakime idi, şimdi de Türk Müslümanlar Millet-i Hakime. Millet sistemi Tanzimatla bitti sanılır bitmedi. İşte o Türk Müslümanlar'ın oyuna oynuyor. O yüzden bile bile böyle konuşuyor ama Türkiye'ye çok büyük zarar veriyor. Şu anda Türkiye'ye en fazla zarar veren parti CHP, en fazla zarar veren kişi de Baykal'dır." Türk milletinin temeliyle oynanıyor • İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Başbakan Anayasa'yı keyfi olarak değiştiremez. Başbakan bir köşe yazarı değildir. Türk bir etnik grubun adı değil ki. Vatandaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı olan herkes Türk'tür. Atatürk'ün Medeni Bilgi kitabında Türk, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir' diyor. Burada bir ırktan söz ediliyor mu? Bu tanım Türk milletinin ve devletinin temelidir. Bunlarla kimse oynayamaz. TC vatandaşlığı üst kimlik ne demek? Türk kavramı Göktürkler'de de bir ırkı temsil etmiyordu. İranlılar ve Araplar Göktürk sınırları içinde yaşayan herkese Türk diyordu. Bu söylem, Türk milletini dağıtma ve çözme olayıdır. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin gereğidir ve Başbakan bu proje içindedir. Vatandaşlık kan bağı ile tarif edilemez • VATAN Gazetesi yazarı ve AB uzmanı Cengiz Aktar: Bu durumu şöyle açıklamak mümkün. İki tür Türklük vardır. Biri vatandaşlığın ifadesi, diğeri ise kültürlerden bir tanesinin ifadesidir. Bu iki düzlemin birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Çünkü karıştı mı, sorun çıkıyor. Tarihsel olarak baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı aynı Fransa'da ve Amerika'da olduğu gibi seçimli bir vatandaşlıktır. Kendine Türk diyen, Türktür. Bu çok önemli, buna "jus sangui" denir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kan bağı ile tarif edilemez. Bu çerçevede Bosna'dan 1860'lı yıllardan sonra gelmeye başlayan ve Türklük'le alakası olmayan binlerce Boşnak, Türk'tür. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Keza Rusya'nın baskısından kaçan Abhaz'lar 1870'lerde gelmişlerdir. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da Türk olmuşlardır. Bu anlamda Türkiye bir mozaiktir. Pek çok alt kültürün birlikte yaşadığı, birlikte yaşama sanatının eseridir. Burada önemli olan Kürt, Çerkez, Boşnak, Laz, Arap gibi kültürlerden gelenlerin, dilini öğrenme ya da kendi dillerinde kitap basabilme özgürlüklerine sahip olup olmadığıdır. Çünkü bu diller o kültürün aidiyet simgeleridir, ihtiyaçlarıdır. Bu sözle Müslümanlık da alt kimlik içine girdi • Siyaset Bilimci Mehmet Ali Kılıçbay: Bunda yanlış bir şey yok. Gerçekten de bizimki gibi bir cumhuriyette, bütün yurttaşlar ülkelerine yurttaşlık bağıyla bağlıdır. Etnik kimlikler ise alt kimliktir. Dünyanın bütün cumhuriyetleri istisnasız etnik unsurdan meydana gelir. Türkiye'de 70'in üzerinde etnik kimlik, vatandaşlık bağıyla bağlıdır. Başbakan'ın bu sözleri hangi amaçla söylediğini bilemem ama bu laf teori ve pratiğe uygun, adam gibi cumhuriyetlerde bu iş böyle yürüyor. Yurttaşları birleştiren Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığıdır bunun dışındaki kimlikler alt kimliktir. Amerika'da her ırktan, her etnik unsurdan insanlar var. Onları birleştiren Amerikan vatandaşlığıdır. Fransa'da her çeşit insan var ama hepsi Fransız vatandaşı. Almanya'da Türkler var ve Alman vatandaşı olarak bir üst kimlikleri var. Yalnız Başbakan bu lafı söylerken belki farkında belki değil ama önemli bir laf daha söylemiş oldu. Başbakan İslamiyet'in de bir alt kimlik olduğunu söylemiş oldu. Müslümanlık da Türkiye'nin bir alt kimliğidir. Üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Dolayısıyla Müslümanlık da alt kimlikler içinde yer alıyor. Başbakan söylediği lafların arkasında durmak zorundadır. Artık bundan sonra bir AKP mensubu sanki İslamiyet Türkiye'nin tek dini tek dinsel tavrıymış gibi konuşamaz. Erdoğan ne demişti? Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Abhaza'sıyla hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı üst kimliği altında bir ve beraber olacağız. Alt kimliklere saygı duyacağız. Hepimizin bir üst kimliği var. Nedir o Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bundan kimse rahatsız olmamalı, olmayacak. Çünkü bu bizim anayasal vatandaşlığımızdır. Asla bu etnik kimliğe göre bu ülkede muamele yapılamaz. Benim ve hükümetimin ölçüsü budur. Baykal ne demişti? Başbakan Türkiye'yi sanki bir milli kimliği yokmuş gibi sadece alt kimliklerin yığılmasıymış ve alt kimliklerin bir konfederasyon uymuş gibi, vatandaşlık bağıyla bir devlete bir soyut devlete bağlıymış ve o devlet de buymuş, o devletin de ne olduğu belli değilmiş gibi bir anlayışa sürüklerse sakınca getirir. O sürecin içine girersek Balkanlaşma, Yugoslavyalaşma ve Iraklaşma tehlikesine doğru sürükleniriz.