BIST 10.025
DOLAR 35,21
EURO 36,72
ALTIN 2.962,08
HABER /  GÜNCEL

Aydın Doğan Yılmaz Özdil'i kovmaz ama...

Ümit Alan, "canlı yayında saçmaladı" dediği Özdil'i Başbakan istedi diye Aydın Doğan'ın kovmayacağını ama "havuz medyası" yazarlarının işlerini yapmazlasa kovulacaklarını yazdı.

Abone ol

"Şunu öncelikle belirteyim bu bir Yılmaz Özdil’i savunma yazısı değil, o niyetle okuyanlar hayal kırıklığına uğrayabilir" diyen BirGün sinin yazarı Ümit Alan, Yılmaz Özdil'e aslında neden saldırıyorlar? başlıklı yazısında, Özdil ve onun gibi yazan yazarların da zaten savunulmaya ihtiyaçları olmadığını ileri sürdü ve tespitlerini şöyle dile getirdi:

ÖZDİL GİBİ YAZARLAR İKTİDARIN İŞİNE GELİR

Özdil tipi yazarlar -sıkça eleştirdikleri muhalefet partileri gibi- kendi okurundan başkasını ikna edemezler. Başka bir deyişle okurunun zaten duymak istediğini, okurunun içini rahatlatan bir ustalık ve kıvraklıkla ifade ederler. Bu durum, eleştirdikleri iktidarlar için bir tehlike arz etmez. O yüzden kendilerinden daha ikna edici üsluba sahip yazarlar, ana-akım medyadan uzaklaştırılırken, onlar sembolleşerek yerlerini korurlar. Çünkü tıpkı rating rekortmeni televizyon dizileri gibi, okurlarına bir “catharsis” sağlama işlevleri vardır. Bu, iktidarın bile işine gelir.

ÖZDİL'İN SÖZLERİ ÇARPITILDI MI?

Yılmaz Özdil’in sık sık başına bela olma potansiyeli taşıyan ama öte yandan ününe ün katan bir belâgat sevdası var. Az ve öz yazayım ama büyük laf edip, taşı gediğine koyayım derken ölçüyü kaçırabiliyor ya da son örnekte olduğu gibi kolayca manipüle edilebilecek malzeme veriyor. Samimice belirtmeliyim ki, Özdil’in son söylediklerinin çarpıtıldığını düşünüyorum.

CANLI YAYINDA SAÇMALAMIŞ, ÖZÜR BORCU VAR

Bu kadar kolay çarpıtılması da -bu köşede de sık sık eleştirilen- geçmiş gaflarıyla ilişkili olmalı. Özdil orada Başbakan’a atıfla bir ironi yapmaya çalışırken tam toparlayamamış, başka bir tabirle canlı bağlantı özensizliğiyle saçmalamış diye düşünüyorum.

Bu coğrafyada o tarz ironiye aşina olunmadığını hesap etmemesi ve öyle kritik bir günde bir acılı insan da öyle düşünür de kırılır diye düşünmemesi hatadır ve özür borcu vardır.

Bunca saldırı neden? Bir kere Yılmaz Özdil’e geçmişte yazdıkları yüzünden zaten tepkili olan ve tüm muhaliflerin onunla eşitlenmesine kızanları ayıralım, ki onlar haklı. Peki diğer haksızlıklara susan yandaşlar niye böyle saldırıyor? Yazının asıl sorusu bu. Yılmaz Özdil’e “müstahak dedin” diye saldırıyorlar, çünkü Özdil’in aksine bu çarpık düzeni düzeltme yetki ve sorumluluğuna sahip Başbakan’larını aynı nedenle eleştiremiyorlar ve içlerinde kalıyor. Peki nasıl? Köşe Vuruşu’muzun konusu bu:

“BU MESLEĞİN KADERİNDE MAALESEF BU VAR”

17 Mayıs 2010 Zonguldak grizu patlamasından sonra Başbakan Erdoğan olayı mesleğin kaderine böylece bağlarken 30 işçi hayatını kaybediyordu. O olaydan ve benzerlerinden ders çıkarılıp bu şekilde “kader” diye geçiştirilmeseydi son olayda bu kadar işçi hayatını kaybeder miydi? Cevabınız hayır ise, ölümü asıl bu insanlara “müstahak” gören bu düzenin hiç mi suçu yok?

“BUNLAR OLAĞAN ŞEYLER”

“Bunlar olağan şeylerdir. Bakın literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bu sadece madenlerde olur diye bir şey yok. Başka işlerde de olur, iş kazası. Burada da oldu. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var.” Bu sözler yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği kazanın ardından Başbakan tarafından sarf edildi. Üstelik “İngiltere'de, şöyle biraz geçmişe gidiyorum, 1862 bu madende göçük 204 kişi ölmüş, 1866 grizu ve kömür tozu patlaması 361 kişi ölmüş yine İngiltere'de” sözleriyle beraber. 19. yy’dan örnek vererek, yani 21. yy’a dek gelişen iş güvenliği teknolojileri ve düzenlemeleri tamamen hiçe sayılarak yapılan bu açıklamalar, bu insanların nasıl göz göre göre ölüme gönderildiğinin de bir teyidi değil mi? Başka bir deyişle Özdil söyledi diye eleştirilen şey, burada gerçekten yok mu?

ASIL SORUMLULARI UNUTTURMAK İÇİN

İşte bunları duyup ses edemedikleri için, kendileri için en kolay av olan Yılmaz Özdil’e saldırıyorlar. Sadece o da değil, iktidar medyasının son manşetlerine bakılırsa, tek sorumlu ilan edilen Soma Holding sahip ve yöneticileri de buna dahil. Onları ortaya atarak, denetleme sorumluluğuna sahip hükümeti konudan uzak tutmaya çalışıyorlar. Hatta kimi köşe yazarı ve kanaat önderleri, belli ki pek hoşlanmadıkları Çalışma Bakanı’nı da ortaya atıp, onunla eşit sorumluluğa sahip Enerji Bakanı’nı üç gün orada bekledi diye kahramanlaştırıyorlar.

AYDIN DOĞAN ÖZDİL'İ KOVMAZ AMA...

Çünkü o köşe yazarları biliyorlar ki, Başbakan dedi diye Aydın Doğan, Yılmaz Özdil’i kovmaz, ama onlar görevlerini yerine getirmezse havuz medyasından derhal kovulurlar.

Tıpkı Doğan’ın geçmişte devletle arası iyiyken kimilerine yaptığı gibi. İşte bu sebepten Yılmaz Özdil’e deliler gibi saldırıyorlar. Durmadan “padişahım çok yaşa” çekmekten o kadar yılmışlar ki, küçücük bir eleştiri fırsatını lince çeviriyorlar. Ortada müstahak olan bir şey varsa, kendi uyduruk gazeteciliklerinin bu iktidara, yani sahiplerine müstahak olmasıdır.