Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Milli Gazete Yazarı Selahattin Aydar'a TCK'nın değişen 312. maddesinin 2. fıkrasından verilen mahkumiyet kararını bozdu.
Abone olKaldırılan İstanbul 6 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Milli Gazete Yazarı Selahattin Aydar'ın “Çocuklarımıza Sahip Çıkalım” başlıklı yazısında suç unsuru buldu. Mahkeme, söz konusu yazı nedeniyle Aydar'ı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) değişen 312. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum etti. Aydar'ın mahkumiyetine esas alınan yazıdaki ifadeler şöyle: “Dinsizliğin revaçta olduğu yıllarda dindarlara manevi işkenceler yapılıyor, çocuk ve gençlerin Kuran okumaları engelleniyor, Allah diyenlere hakaret ediliyordu. Hatta Kuranı bile Müslümanların elinden nasıl alırız planları yapılıyordu. O ehli küfür mevcut dessaslığını gerçekleştiremedi. O dönemin dindar halkından korktu ve projelerini gerçekleştiremedi. Ama bir şey yaptılar; okullar ve üniversitelerde gençliği dinden uzaklaştıracak metotları devreye soktular ve bir nebze başardılar. Aynı zihniyet Türkiye'de 8 yıllık eğitimi yüzde 99 Müslüman olan bir millete dayattı ve bunu da başardı. İmam hatip okullarının sayısı çeşitli desiselerle azaltıldı. Kuran kurslarında 12 yaşından küçük çocukların okumalarını engellediler. Allah'ın emri olan başörtüsünden, kamusal alanda hiçbir dayanağı olmayan, hiçbir kanunu dayanmayan yasaklamayı getirdiler. Bütün fesat ve dinsizlik komiteleri alemi İslam'da müthiş faaliyetler yapıyor ve taraftarları onları destekliyor. Hepsi de İslamiyet aleyhinde ittifak ediyorlar. Şunu bilmeliler ki her yokuşun bir inişi, her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı vardır. Bu millet kıştan sonra baharı da yaşacaktır. Ama bu milletin çocuk ve gençlerini Kuran'dan veya İslam'dan uzaklaştırmak için çaba harcayanlar rezil olacaklar.” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tebliğnamesinde mahkumiyet kararının onanmasını istedi. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, kararı, 2'ye karşı 3 üyenin oyuyla onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kez yasadaki hakkını kullanarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na itiraz etti. Başsavcılık, bu gerekçelerle 8. Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılarak, sanığın mahkumiyetine ilişkin yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, konuyu, ilk toplantıda 3'te 2 çoğunluk sağlanamadığı için ikinci toplantıda görüştü. Genel Kurul, itirazı, 13'e karşı 14 üyenin oyuyla kabul etti. Genel Kurul, 8. Ceza Dairesi'nin onama kararını kaldırarak, yerel mahkemenin mahkumiyet kararını bozdu. Genel Kurul, sanık Aydar'ın beraat etmesi gerektiğine işaret etti. Genel Kurul'un kararı, bağlayıcı nitelik taşıyor. Genel Kurul'un, yazı bir bütün olarak “şiddet içermediği” gerekçesiyle itirazı kabul ettiği öğrenildi. İtirazın reddi yönünde görüş bildiren üyeler ise yazıda, şiddet unsurlarının bulunduğunu ve toplumun bir kesimine karşı “hakaret” içerdiği görüşünü savundular. -İTİRAZ GEREKÇELERİ- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz başvurusunda, 312. maddenin 2. fıkrasında yapılan değişikliğin farklı kararlar ve görüşlere neden olduğu belirtilerek, değişikliğin suçun yasal öğelerine yansıması açısından bir kez de Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından tartışılıp değerlendirilmesi gereksinimi doğduğu kaydedilmişti. Başvuruda, böylece “kimi duraksamalar aşılarak istikrarlı bir uygulamaya yön ve yol” verilmesi istenmişti. Başvuruda, demokrasinin bir anlamda şeriat düzeninin karşıtı olduğu vurgulanarak, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik ilkesinin, demokratik topluma yönelik tehlikenin varlığı, önem derecesi ve boyutu itibariyle bu ilkenin algılanması, yorumu ve uygulanmasında özde değişmeyen farklılıklar gösterdiğine işaret edilmişti. Bu tespitler karşısında somut olayın değerlendirilmesi gerektiği belirtilen başvuruda, şöyle devam edilmişti: “Sanığın yazısında; cumhuriyetimizin temelini oluşturan devrim yasalarını dinsizlikle suçlayıp, dinsel bağnazlığın ve Ortaçağ dogmatizminin karanlığını aydınlığa çeviren, çağdaş, modern ve demokratik toplum ile ulusallaşmayı yaratıp yaşatmaya olan etkin rolünün yanında din, vicdan ve ibadet özgürlüğünü de güvence altına alan laiklik ilkesine, bu ilkeyi getirenlere ve savunanlara, ağır, haksız ve incitici saldırılarda bulunduğu konusunda kuşku yoksa da; suçun maddi unsurunun değerlendirilmesinde yasa maddesinde yapılan değişiklik sonucu olarak dikkate alınması gereken, kamu düzeni için açık ve yakın tehlike ile şiddete çağrı ve önerisi mevcut bulunmadığı görüşü ile suçun yasal unsurlarının oluşmadığı düşünülmektedir.”