BIST 9.390
DOLAR 34,47
EURO 36,40
ALTIN 2.868,57
HABER /  GÜNCEL

Ayasofyayı bekleyen tehlike

Vakıflar yasa tasarısına göre Ayasofya camiisini hristiyanlar isteyebilir .

Abone ol

Vakıflar Yasa Tasarısı’nın geçici 9. maddesindeki ‘Cemaat vakıflarının mal edinememeleri sebebiyle tapuda, nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına kayıtlı taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu kanunun yürürlüğünden itibaren 18 ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracaat edilmesi halinde vakıfları adına tescil olunur’ ifadeleri hukukçu ve siyasileri endişelendiriyor. Hukukçu Doç. Dr. Ali Akyıldız, “Bu maddeye dayanarak Ayasofya’yı isteyebilirler” uyarısında bulundu.

AKP, AB’nin en fazla üzerinde durduğu konulardan biri olan azınlık vakıfları meselesi konusunda 161 adet azınlık ve yabancı vakfının gayrimenkullerini ve kiliselerini iade ediyor. Böylece Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün belirlediği 161 vakıf bu düzenlemeyle azınlıklara devredilecek ve isimleri belirlenen vakıf ve cemaatler bugüne kadar alamadığı bağışları alabilecek. Bağış yoluyla gelen mallarına kavuşabilecek. Konuyla ilgili Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin “Bugüne kadar yabancı vakıf ve cemaatler konusunda AB ile sorun yaşadık. Şimdi bu yabancı vakıf ve cemaatlerin listesi kesin olarak belirlenmiş durumda. Böylece sorunun en önemli bölümü çözümlendi. Bundan sonra bu vakıf ve cemaatlerin bağış yoluyla kazandıkları varlıkların listesi çıkarılacak” diyor. 161 vakıf ve kilise arasında öncelikle İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’deki pek çok kilise ve vakıf bulunurken Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıd “Listeyi 161 adet olarak belirledik. Bir de tabii bazı bağış arazileri üçüncü kişilere geçmiş. Bununla ilgili de tazminat talepleri var. Bu hukuki sorunu aşmaya çalışıyoruz.” dedi. Bu gün hala çalışan yabancı vakıfları düzenlemeler tamamlandıktan sonra rahatça bağış alabilecekler. Öte yandan bağışlarına kavuşarak zenginleşecek olan bu vakıfların misyoner faaliyetlerini artırabileceğinden endişe ediliyor.

Ayasofya’yı isteyebilirler

Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Türkiye genelindeki Hz. İsa, Hz. Musa ve Hz. Meryem adına kayıtlı taşınmazların neler olduğunu öğrenmek için harekete geçmesi sonrası gelinen noktada Ayasofya Camii’nin elimizden çıkabileceği belirtildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Bölge müdürlüklerine ‘gizli’ ibareli bir yazı gönderirken, TBMM AB Uyum Komisyonu’nda görüşülmesi beklenen yeni Vakıflar Kanun Tasarısı’nın cemaat vakıflarının, peygamber ve azizlerin üzerlerine kayıtlı birçok taşınmazın devletten istemesine imkan tanıması büyük tepki topluyor. Tasarının kanunlaşması halinde ismini bir azizden alan Ayasofya’nın da Türkiye’nin elinden çıkabileceği iddia ediliyor. Tasarının geçici 9. maddesindeki ‘Cemaat vakıflarının mal edinememeleri sebebiyle tapuda, nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına kayıtlı taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu kanunun yürürlüğünden itibaren 18 ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracaat edilmesi halinde vakıfları adına tescil olunur’ ifadeleri hukukçu ve siyasileri endişelendiriyor. Bir dönem vakıflar başmüfettişliği yapan hukukçu Doç. Dr. Ali Akyıldız, “Bu maddeye dayanarak Ayasofya’yı isteyebilirler.” uyarısında bulundu.

Basına yansıyan haberlere göre Akyıldız, “Bu madde ile cemaat vakıflarına sınırsız güç veriliyor. Bir zaman sınırlaması da getirilmediği için ‘Ayasofya da Rum cemaatine ait bir vakıf malıdır’ denebilir. ‘Osmanlı döneminde vakıflarımızın taşınmaz mal edinmesi imkanı bulunmadığı için bu malımıza tasarruf edemedik. Şimdi talep ediyoruz’ diyebilirler” dedi.

Bu hükümet Türkiye’yi koruyamaz

Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal gazetemize yaptığı açıklamalarda oldukça ilginç değerlendirmeler yaptı. Altındal, “AB bunu istiyor. Üstelik Vatikan da bunu istiyor. Vatikan, Türkiye ile ilgili 2005’in Ocak ayında insan hakları raporu yayınladı. Bu raporda Türkiye tarafından tazmin edilmesini ya da malların iadesini istedi. O raporda şu ifade geçiyor: ‘Gasp edilen, kiliselere ait olan taşınmazların hesabı bir gün Türk yetkililerden bir gün sorulacaktır’. İşte bundan dolayı geçen seneden beri yapılan hazırlıklar var. Önce Hıristiyanlar için vakıflar kurduruldu. İstanbul’da 1800 tane Rum var, fakat ortada 78 vakıf var. Dolayısıyla mallar bunlara iade edilecek. AB ile ilişkilerde hükümetin bunlara ‘hayır’ demesi mümkün değil. Önümüzdeki Kasım ayında da bütün Katoliklerin istekleri olacak. 1800 adet büyük taşınmaz istiyorlar. Hepsini isteyecekler. Türkiye’nin baklavasını bile koruyamayan bu hükümet Türkiye’yi nasıl korur” dedi.

Fatih Camii’ni de istiyorlar

Aytunç Altındal, ayrıca Patrikhane ve patriğin inanılmaz bir isteğinden bahsetti: “Şimdi şu da var Fatih Camii’nin bulunduğu yerde eskiden patrikliğin yer vardı. İş o boyuta geldi ki Fatih Camii’nin bazı bölümlerinin yıkılarak ya da değiştirilerek yeniden patrikhaneye verilmesinin projeleri hazırlanıyor. Türkiye’de hükümetin tesbit ettiği 267 yer var. Geri iade edilmesi düşünülen. Tabi adamlar tamamını istiyor. Bütün İstanbul gidiyor yani… Kasım ayında papa gelecek. Papanın gizli bir gündemi var. 22 Mart 2006 tarihinde Papa Sale adlı bir Kilise Tarihçisi Cizvit papaza ‘Türkiye raporu’ yazdırdı. Bu raporda Türkiye’den istekleri var. Bu istekler içinde Ayasofya ile ilgili madde de var, her şey var, hepsi ile ilgili, bütün mabetler ile ilgili madde var.”

Türkiye, Hıristiyan cemaatlerinin cenneti haline geldi

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyeleri Fahrettin Yokuş, Erdem Akyüz ve Fethi Bolayır, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in ilanı ve Lozan Antlaşması’ndan 80 yıl sonra Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan Sevr yanlılarının savaşla giremedikleri Türk vatanına AB şemsiyesi altında girmeye başladığını ifade etti.

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyeleri, Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş, Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Av. Erdem Akyüz ve Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi Bolayır, ortak bir yazılı açıklama yaptı. Alt-üst kimlik, Türkiyelilik, ana dil, etnik kimlik aldatmacaları altında, darmadağın edilen yasa ve hukuk düzeninden sonra, Türkiye’nin, “Hıristiyan cemaatleri cenneti” haline getirildiğini öne süren açıklamada, “Türkiye’yi kuran anlaşmaların maddeleri ve Türk vatanını kurtaran şehitlerimizin kanları yok sayılarak, dini cemaat ve vakıflarla azınlık vakıfları görülmemiş ölçüde ödüllendiriliyor. Bu ödülün karşılığının ise ne olduğu da bilinmiyor” denildi.

Milli Gazete