Nerede silah sesi duysanız oradan hemen uzaklaşmak istersiniz. Ama gazeteci bunu yapamaz. Aksine olay yerine daha da sokulmalıdır. Bu cesur gazeteciye özgüdür...
Abone olGazetecilik lafı geçtiği zaman meslek içinde olmayanlar hep aynı şeyi söyleler; "kendini öldürmek mi istiyorsun?" aslında hiçbir gazeteci bile bile ölüme gitmez ama olaylara ölümüne gitme cesaretini de esirgemez. Çünkü bu gazeteciliğin genetiğinde olan bir şeydir. Savaş Ay, Erzurum'da bir muhabirin cesaretini "İşte foto muhabiri!." yazısıyla anlattı...
Yolda sarhoş görseniz kaldırım değiştirirsiniz değil mi? Ya da bir yerde hırlaşma, dalaşma, kapışma çıksa süratle orayı terk eder, uzaklaşırsınız olay yerinden. Son derece doğal, haklı ve akıllıca olan da budur zaten. Kimvurduya gitmenin, durup dururken başını sıkıntıya, belaya sokmanın alemi ne ki, çekilir, uzaklaşırsın olur biter. Hele de silahların patladığı, tabanca bıçakların konuştuğu ortamlarda siper almak, güvenli yerlere sığınmak ve menzil dışına çıkmak en akıl kârı iştir. Hangimiz tatlı canını tehlikeye atmak, yaşamının tıkırını riske atmak ister ki?..
Virüs girince
Ama istisna diyeceğimiz meslek erbapları vardır. Örneğin; polisseniz ya da bir başka birimde emniyet görevlisi veya itfaiyeci, sağlıkçı iseniz kaçmak uzaklaşmak şöyle dursun, aksine olay yerinin yakınına sokulmanız gerekir. İşte muhabir ya da foto muhabirleri de böyledir. Herkes olay yerinden uzaklaşırken onlar tam aksi yöne, olayın mümkünse ta böğrüne, içine en yakın olabilmek için çırpınır. Hele gazetecilik virüsü tüm bedenini sarıp sarmalamış, mesleğine hasta hale gelmişse artık o haberciyi silah sesi, uçuşup duran yığınla tabanca mermisiyle filan durduramazsınız. Her şeyi göze alır, önünü ardını düşünmeden hedefe kilitlenir ve yürür...
Sokakta infaz
İşte Merkez Haber Ajansı Erzurum Bürosu'nun genç foto muhabiri Ali Koçer de öyle yapmış dün. Belediyede olup biten bazı şeyleri izlemek için yola koyulduğu bir sırada Erzurum'un en işlek caddesinde uluorta gerçekleşen bir infazı sadece görüp izlememiş, görüntülemeyi de başarmış...
Peki bu genç meslektaşımızın annesi babası, yari yavuklusu, eşi dostu kardaşı yok mudur?.. Canının birini orada savrulan kör bir kurşunla yitirme ihtimali az mıdır peki?
Daha gençliğinin baharında bir gazeteci bir adım ötesinde böylesine kanlı bir cinayet işlenirken nasıl olmuş da kılını kıpırdatmadan deklanşörüne basmıştır?
Ortak adı gazeteci
Bu anlatılabilecek, söze dile gelebilecek bir durum değildir inanın ki. Bu ancak hissedilebilecek, duyumsanacak, içten ta derinde bir yerden yaşanabilecek bir özel duygunun eseridir. Gazeteci dediğimiz bu duyguyu sık ve yoğun yaşayanların ortak adıdır biraz da...
YAZI:Savaş AY