BIST 9.345
DOLAR 34,61
EURO 36,52
ALTIN 2.927,46
HABER /  GÜNCEL

Avukattan namus savunması

Güldünya Tören'in öldürülmesine ilişkin davanın temyiz duruşması, Yargıtayda yapıldı.

Abone ol

''Evlilik dışı ilişkiden hamile kalarak bir çocuk dünyaya getirdiği'' gerekçesiyle Güldünya Tören'in önce silahla yaralanması, ardından da tedavi gördüğü hastanede öldürülmesine ilişkin yargılanan iki kardeşinin mahkum olduğu davanın temyiz duruşması, Yargıtayda yapıldı.

Yargıtay 1. Ceza Dairesindeki duruşmada söz alan sanık kardeşler Ferit ve İrfan Tören'in avukatı Ünal Yavuz, Güldünya Tören'in öz amcasının kızının eşiyle ilişkiye girdiğini, bu kişiyle iki yıl ilişki yaşadığını, hamileliğinin yedinci ayı gelince bu durumu saklayamadığını savundu. Bunun üzerine, Güldünya Tören'in İstanbul'daki amcasının yanına gönderildiğini anlatan Yavuz, ''Aile, insanların yüzüne bakamaz duruma geldiği için mağdureyi İstanbul'a bırakıyorlar'' dedi. Kız kardeşini öldürdüğü belirtilen İrfan Tören'in silahla yaralama ve hastanede öldürme olayları sırasında olay yerinde olduğuna dair kesin bir delil bulunmadığını öne süren Yavuz, Güldünya Tören'i kardeşi Ferit Tören'in yaraladığını iddia etti.

Yavuz, Ferit Tören'in memleketinde dar bir çevrede yaşadığını, ''Senin kardeşin namussuz'' sözlerine maruz kaldığını ve tahriklere kapılarak, eylemi gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Ailenin töreye direndiğini, kızlarını öldürmek istemediklerini iddia eden Yavuz, ''Böyle olsaydı kızlarını amcasına bırakmazlardı'' dedi. Sanıklar hakkında hüküm kurulurken ''haksız tahrik'' hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunan Yavuz, yerel mahkemenin kararının bozulmasını istedi. Yavuz, ''Güldünya'nın eylemi aile şerefini lekelemiş, namusunu iki paralık etmiştir'' diye konuştu. Yavuz, Türk Medeni Kanunu'nda, ''aile şerefinin lekelenmesi'' durumunda mirastan mahrum bırakma hükmü bulunduğunu da ifade etti.

''BASKI ALTINDA OLAY İŞLENDİ''
Sanıkların diğer avukatı Mehmet Seyhan da Güldünya Tören'in yaralanması ve öldürülmesi sırasında İrfan Tören'in olay yerlerinde bulunmadığını öne sürdü. Seyhan, ''Olayda haksız tahrik bulunduğunu'' iddiasını tekrarlayarak, şu görüşleri savundu: ''Türkiye'deki yasalara göre namus mevhumu mukaddes bir şeydir. Mahkemelerdeki sanıklara, yasaları çıkaran milletvekillerine bile namuslarıyla ilgili yemin ettirilmektedir. Namus kavramı ne şekilde ele alınırsa alınsın, cinsellik Türkiye şartlarında başı boş bir olay değil, boşanma sebebi bile sayılmakta. Cinselliğin de bir sınırı vardır. Bir başkasının hürriyetinin başladığı yerde diğerininki biter. 'Ben istediğim gibi cinsel hayatımı yaşarım' demek doğru değil. Bu aileyi de toplumu da ilgilendirir. Toplum, fuhuş suçunu cezaya çarptırmaktadır.''

Seyhan, sanıkların olayla ilgili baskı altında tutulduklarını, namusun onlar için çok büyük bir kavram olduğunu belirterek, ''Ferit, insanların yüzüne bakamaz duruma gelmiştir. Bu baskılar altında olayı işlemiştir. Kimsenin kararı söz konusu değil'' diye konuştu. Yere mahkemenin ''tamamen hayallere dayanarak'' hüküm kurduğunu, varsayımlara gittiğini iddia eden Seyhan, yerel mahkemenin kararının bozulmasını talep etti. Duruşma karar verilmek üzere ertelendi. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan İrfan Tören'i müebbet hapis, olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Ferit Tören'i ise 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırmıştı.