BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,36
ALTIN 2.932,55
HABER /  SAĞLIK

Avrupalı aileler akın akın Türkiye'ye gelince acı gerçek ortaya çıktı: Yaklaşık 110 ailemiz bize geldi

Avrupa’da yaşayan ve çocuklarının özel gereksinimlerine çare bulamayan ailelerin umudu Türkiye oldu. Aileler, özellikle Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika, İngiltere gibi ülkelerin özel eğitim alanında sınıfta kalması, çocukların yeterli seviyede ilerleyememesi nedeniyle Türkiye’nin yolunu tutuyor.

Abone ol

Avrupa’da yaşayan ve çocukları özel gereksinimli olarak dünyaya gelen aileler yaşadıkları ülkelerde çare bulamayınca Türkiye’nin yolunu tutmaya başladı. 2021 yılı içinde Avrupa’dan Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bulunan Atlantis Özel Eğitim Merkezi’ne 110 ailenin çocuklarına çare bulmak için gelmesi acı gerçeği ortaya çıkardı. Bunun üzerine hemen hazırlıklara başlayan kurum, ailelerden gelen talep üzerine Almanya’nın Stuttgart kentinde seminer verdi. Seminere, özel gereksinimli çocukların ailelerinin yanı sıra eğitimciler, kurum yetkilileri ve Almanya’nın Baden bölgesinde faaliyet gösteren Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) yöneticileri katıldı. Baden UID Bölge Başkanı Muhlis Alkan ve beraberindekiler kurum yetkililerinden eğitim hakkında bilgi aldı.

Avrupa’da yalnızca logopedi (dil konuşma) ve ergoterapi uygulandığını söyleyen aileler, Türkiye’de durumun çok daha farklı olduğunu ve Türkiye’deki yöntemlerin sonuç verdiğini ifade etti. Avrupa’da haftanın 1 günü, 45 dakika logopedi ya da ergoterapi yöntemiyle yapılan terapilerin aksine Türkiye’de bireysel eğitimler, at terapileri, yüzme gibi pek çok farklı yöntem uygulanıyor. Türkiye’de uygulanan yöntemlerle çocukların göz kontağını daha kısa sürede kurduğu ve odaklarının arttığı gözleniyor. Türkiye’deki uzmanlar da ergoterapi ve logopedi gibi yöntemlerin destekleyici terapiler olduğunu ama asıl olanın bireysel eğitimler olduğunu savunuyor.



“İkizleri otizm, çareyi Türkiye’de buldular”
Avusturya’da yaşayan otizmli ikiz çocukları bulunan baba Nedim Yıldız, Avrupa’daki yöntemlerin netice vermediğini söyledi. Yıldız, “Önce otizm tanısını çıkarana kadar 6 ay uğraştık. 6 ay sonra da ergoterapi yapmayı düşündüler ama korona virüs yüzünden 1.5 sene logoterapi yapamadılar. Şimdi de ergoterapi yapıyorlar ama faydasını hiç görmüyoruz” dedi.
Anne Pınar Yıldız ise Türkiye’nin otizm konusunda çok büyük mesafe kat ettiğini söylerken, Avrupa’daki ülkelerde ise otizm merkezi bulmakta dahi zorlandıklarını söyledi. Pınar Yıldız, “Ergoterapi dışında herhangi bir tedavi yöntemleri yok. Sadece haftanın 1 günü 45 dakika ya ergoterapi ya da logoterapi yapıyorlar. Hiçbir şekilde faydası olmadı ve bizim ikiz çocuklarımız 2.5 yaşında terapiye başladılar. Ben geçtiğimiz yaz Türkiye’de eğitim yaptırmak istedim ve 3 hafta içinde çocuklarım göz teması kurmaya başladı. Direkt insanların yüzüne bakmaya ve akranlarıyla oynamaya başladılar. Biz yönümüzü tamamen Türkiye’ye çevirdik. Yurt dışından pek bir umudumuz yok. O yüzden bundan sonraki eğitimleri Türkiye’de aldırmayı düşünüyoruz. İki devlet arasında kaldık. Avrupa’ya bakınca otizm konusunda Türkiye gerçekten daha önde. Ben Avusturya’da yaşıyorum ama İsviçre’yi, Avusturya’yı, Almanya’yı araştırdım. Sadece Avusturya’nın bir şehrinde otizm merkezi var. Onun dışında hiçbir yerde bulamadık ama Türkiye bu konuda çağ atlamış diyebilirim” şeklinde konuştu.



“Arayışlarımızı Türkiye’de bulduk”
Özel eğitim gören küçük Selim’in babası Servet Ekiz, Avrupa’da istedikleri terapileri bulamadıklarını ve tam aradıkları şeyi Türkiye’de bulduklarını dile getirdi. Ekiz, “Her 44 çocuktan birisine otizm teşhisi konuluyor. Bu çok büyük bir teşhis. Özellikle bunu değerlendirirsek gerçekten burada büyük problemler ve çözülmesi gereken sorunlar var. Oğlum Selim ise otizmli değil ama konuşamama, tek yönlü oyun, tek yönlü beslenme, çiğnememe gibi otizmin göstergelerini gördük. Göz kontağımız vardı ama ihtiyaçlarını kendisi pek karşılayamıyordu. Arayışlarımızı Türkiye’de bulduk. Çünkü her şeyi bir arada olan, bireyselden dil konuşmaya, karanlık odadan, Tomatis'e duyu bütünlemeye kadar, yüzmeden at terapisine kadar kompakt ve dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan Atlantis’e geldik. Avrupa’da yok, aramayın!” ifadelerini kullandı.



“Avrupa’dan yaklaşık 110 ailemiz bize geldi”
Ailelere verdiği seminer sonrası açıklamalarda Atlantis Özel Eğitim Yöneticisi Mehmet Ali Kaşka ise özel eğitimin bireysel derslerden oluştuğunun altını çizdi. Avrupa’da uygulanan yöntemlerin tek başına yeterli olmadığını fakat destekleyici terapiler olduğunu vurgulayan Kaşka, “Bizler gönül esasıyla buraya geldik. İnsanlara özel eğitimi anlattık. Almanya’da logopedi veya ergoterapiyle bu işin sonuçlanamayacağını anlattık. Aslında, logopedi dediğimiz şey de konuşmanın önce bilişsel anlamda geliştiğini, beyinde geliştiğini, dile sonradan vurduğunu anlatmaya çalıştık. Çözümü yanlış yerlerde ararsak çözümsüzlüğe gideriz. Çözüm varmış gibi de zaman kaybederiz. Burada ailelerimize tanıların peşinde koşulmaması gerektiğini, bir konuşma yoksa, davranış problemleri varsa, göz teması kuramıyorsa, bunlardan herhangi biri varsa anormal bir durum söz konusu olduğunu ve beklenmemesi gerektiğini söyledik. Çünkü yaş ilerledikçe çocuğun gelişimi bu anlamda daha da zorlaşıyor ve bizim çocuğa verebileceklerimiz de kısıtlanıyor. Bugün seminerimiz aslında aileleri bu bilgileri vermekti, onlara ışık tutmaktı. Sadece kendi çocukları için değil etrafında görecekleri herhangi bir çocuğa da ışık tutmaları amacıyla bugün burada güzel bir seminer gerçekleştirdik. Avrupa’dan yaklaşık 110 ailemiz bize geldi. 19 Avrupa ülkesinden bize geliyorlar. Aslında her gelişlerinde çocukların gelişimi olduğu için geliyorlar. Birbirlerine buradan fayda gördüklerini söyleyerek buraya geliyorlar. Şimdi Avrupa’daki eğitim sistemi haftanın bir günü ikişer saatlik eğitimler şeklinde. Dediğimiz gibi bunlar ergoterapi ve logopedi. Özel eğitim ergoterapi ve logopediden oluşmaz. Özel eğitim bireysel dersten oluşur. Ergoterapi ve logopedi gibi diğer tüm terapiler bunu destekleyici terapilerdir. Bunların varlığından söz edeceğiz, bunlar da mutlaka lazım. Ama siz bireysel eğitimi, özel eğitimi hiçe sayarsanız, bu anlamda elamanlarınız yoksa, yetişmiş personeliniz yoksa amaca ulaşmanız mümkün bile değildir. Yani, doğru yerde doğru şekilde olmanız lazım. Doğru eğitimle buluşmanız lazım” dedi.