Yiğit bugün de derse girince kriz çıktı ve sınıf boşaldı. Oysa Avrupa ülkelerinde durum o kadar farklı ki..
Abone olTürkiye, günlerdir bir okulda yaşanan krizle yatıp kalkıyor.. Kızılay'ın verdiği AİDS'li kan yüzünden hayatı kararan Y.O.'nun okula gidip gitmemesi, hemen hepimizin tartıştığı konu haline geldi. Doktorlar, Y.O.'nun bir taşıyıcı olduğunu, bulaştırıcı olmadığını ısrarla velilere anlatmaya çalışıyor ama veliler bu uyarıları dikkate bile almıyor.. "Ne olur ne olmaz, ya bulaşırsa" endişesiyle hareket eden veliler, Yiğit isimli çocuk okula adımını atar atmaz çocuklarını sınıftan çıkarıyor. Peki bu durum Avrupa'da olsa ne olurdu? Avrupa bu sorunu tam yarım asır önce çözmüş.. İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, gibi ülkelerde bu tür bir hastalık taşıyan öğrenci okula kayıt yaptırırken, hastalığını söylemek zorunda bile değil.. Ailesi, bu durumdan yetkilileri haberdar etme gibi bir mecburiyet taşımıyor. Hatta bazı Avrupa ülkelerinde bu durumu açıklayan okul ya da veliye ceza bile verilebiliyor.. Avrupa'da bu virüsü taşıyan öğrenci, normal öğrencilerin içinde eğitimi görüyor ve bu konuda avrupada son 30 yıl içinde en küçük bir tartışma bile yaşanmamış.. Çünkü halk, bu tür bir olayda, risk oranının milyarda bir olduğu konusunda bilinçlendirilmiş.. Bu örnek bile, bilinçlenme konusunda Avrupa ülkelerini 30 yıl geriden takip ettiğimizi gösteriyor. Peki avrupa hangi konularda hassas.? İşte size çarpıcı bir örnek? Avrupa, trafiğe çıkarken çocuklarını asla ön koltuğa oturtmuyor. Bizde ise 5 yaşından itiraben çocuklar ön koltuğa hem de emniyet kemeri ihtiyacı duyulmadan ön koltuğa oturtuluyor. Hatta bazı çocuklara 6 yaşından sonra, kucağa oturtulup kamyon sürme teknikleri bile öğretilebiliyor.. Yani milyarda bir risk konusunda bu kadar hassas olan bir ülke, trafikteki yüzde 90 ölüm riskini görmek bile istemiyor. Çünkü burası Türkiye..