ABD Ankara'yı Amerikan aleyhtarı yazıları nedeniyle eleştirmişti. Bush'un Avrupa ziyaretinde benzer eleştiriler AB basınından geldi. Kimi dalga geçti, kimi eleştirdi.
Abone olABD Savunma Bakanlığı'nın 3 numarası Douglas Feith, geçtiğimiz hafta Ankara'yı uyarıp, "Kamuoyunun değerini takdir etmediği ilişki, gerçek anlamda sürdürülemez" demişti. Ancak, Brüksel'de Avrupa ile ilişkileri düzene koymayı hedefleyen Bush'un dün yaptığı konuşmanın bugünkü gazetelerde yeralış biçimi ilgi çekici idi. Gazetelerin yorumları, Türkiye'de kamuoyunda ABD karşıtlığı olduğunu öne süren ABD yönetimine küçük bir soğuk duş olacak kadar sert ifadelerle dolu. Bush, dün Avrupa gezisinin ilk durağı olan Belçika'nın başkenti Brüksel'de, Avrupa Birliği ve NATO liderlerine seslenmiş ve atlantik ötesi yeni bir birlik dönemi oluşturulması çağrısı yapmıştı. ABD lideri Bush'un Avrupa ile ilişkileri düzeltmek için yaptığı konuşmayı bugün yayınlanan gaeteler yerden yere vurdu. Bush'un konuşmasını yer yer alaya alan ifadelerle eleştiren gazeteler, "Bush'un düne kadar şu kelimeleri ardarda söylemeyeceğine bahse girilebilirdi: 'Albert Camus der ki'" diye yazdı. BBC'nin derlediği gazete özetlerinde Bush'un konuşmasının yansımaları şöyle: THE TİMES: ALBERT CAMUS DER Kİ... İngiltere'nin en prestijli gazetesi The Times, Bush'taki değişimin boyutlarına kinayeli bir dille dikkat çekiliyor: "Brüksel caddeleri ya da kıtanın havası mı neden oldu bilinmez ama, Başkan Bush bir varoluşçuya dönüşmüş durumda. Bush'un düne kadar şu kelimeleri ardarda söylemeyeceğine bahse girilebilirdi: "Albert Camus der ki"... Bush, Nathan Sharansky'nin kitaplarını okumakla övünürdü. Camus'nun değil. Ve dün, "Albert Camus, 'Özgürlük uzun soluklu bir koşudur" der. Biz de bu koşunun içindeyiz ve iyimser olmak için nedenlerimiz var" dedi." LE FIGARO: BUSH VE CHIRAC BİRBİRLERİNİ DİNLEDİLER Mİ? Bush, dün Irak politikasına en muhalif isimlerden Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'la da akşam yemeğinde biraraya gelmişti. Fransa'da yayımlanan Le Figaro gazetesi, Bush ve Chirac'ın görüşmesi, anlaşmazlıkların hallolduğu anlamına gelmiyor. "Bush ve Chirac görüşmüş ve konuşmuş olsalar da, birbirlerini gerçekten dinlediklerinden emin olmanız mümkün değil" LIBERATION: DİPLOMATİK HAVUÇ YERİNE ASKERİ SOPA Liberation gazetesi ise, Chirac-Bush görüşmesinin iki müttefikin Irak nedeniyle bozulan ilişkilerini tamir etme kararlılığını gösterdiğini ifade ediyor. Gazete, hem Paris hem de Washington'un, İran'ın nükleer silah geliştirmesinin engellenmesini ve Suriye'nin Lübnan'daki varlığına son verilmesini istediklerini, ancak bunların gerçekleşmesi için izlenecek yöntemler konusunda görüş ayrılıkları bulunduğunu yazıyor. "Bush, Şam ya da Tahran'da bir rejim değişikliğinden henüz bahsetmiyor olsa da, Fransa ve Avrupalı ortaklarının elindeki diplomatik havuçtan ziyade, askeri sopa yöntemini kullanmaya daha eğilimli görünüyor" THE GUARDIAN: POHPOHLAYAN KONUŞMA GİZLEYEMEDİ İngiltere'nin bir diğer prestijli gazetesi The Guardian'ın yorumuysa şöyle: Bush'un Avrupa'yı pohpohlayan tondaki konuşması, Amerika ve Avrupa arasındaki kilit anlaşmazlık noktalarını gizlemeye yetmedi. İran'ın nükleer hırsları, terörizm, Avrupa Birliği'nin Çin'e uygulanan silah ambargosunu kaldırma planları ve Amerika'nın Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesi yönünde yaptığı baskı kilit konular. Avrupalılar, şimdi bu konulara geçmişte olduğundan daha dikkatle eğilmek zorunda. Guardian gazetesinde yer alan Martin Kettle imzalı bir yazıdaysa, Bush'un gezisinin gerçek bir politika değişikliği anlamına gelip gelmeyeceği sorgulanıyor. "Bush, ilk dönemindeki şok ve dehşet politikasından vazgeçip, yeni bir uluslararası sistemin kurulması için gerekli güveni verecek mi? Bir Bismarck olabilecek mi? Bu durumda, asıl soru da Bush'un neden Avrupa'ya geldiği değil, bir daha ne zaman geleceği ve Ortadoğu'ya ne zaman gideceği olmalı. FINANCIAL TIMES: KONUŞMA AVRUPA İÇİN GÖREV LİSTESİ GİBİYDİ Financial Times gazetesi de, Bush'un konuşması hakkında farklı görüşlerin olduştuğunu yazıyor: "Bush'un güçlü bir Avrupa'dan bahsetmesine karşın, Avrupa Birliği hakkında söyleyecek çok az şeyi olması hayalkırıklığı yarattı. Atlantik ötesi ilişkiler hakkında yeni bir kitabı yayımlanan Timothy Garton Ash, "Bu, dönüm noktası yaratacak bir konuşma değildi. Avrupa Birliği'ni bir ortak olarak nitelendirerek önemli bir değişiklik yaptı, ancak konuşma aynı zamanda Avrupa için bir görev listesi gibiydi" dedi. Avrupa Birliği'nin dış politika şefi Javier Solana ise, "Çok mutluyuz. Başkanın ortaya koyduğu gündem ortak bir gündemdir" şeklinde konuştu." DIE WELT Alman Die Welt gazetesi de, Bush'un yeni söyleminin atlantiğin iki yakası arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olamayacağını yazıyor. FRANKFURTER RUNDSCHAU Almanya'da yayımlanan Frankfurter Rundschau, Bush'un konuşmasıyla Avrupa'ya methiyeler düzdüğünü ancak, İran, iklim değişikliği ya da terörizm gibi tartışmalı konularda aslında hiçbir şey söylemediğini belirtiyor. DOUGLAS FEITH NE DEMİŞTİ? Pentagon'ın 3 numarası Feith, Ankara'yı "anti Amerikanizm" konusunda uyararak, "Kamuoyunun değerini takdir etmediği ilişki, gerçek anlamda sürdürülemez" demişti. Türkiye'de Amerikan karşıtlığının yükselmesinden duyduğu kaygıyı daha önce de Ankara'ya ileterek bunun aşılması için çaba isteyen Washington'dan Douglas Feith aracılıığıyla yeni bir uyarı gelmişti. ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) 3 numaralı yetkilisi Douglas Feith, Türk - Amerikan ilişkilerinin sağlıklı biçimde sürmesi için, Türk kamuoyunun da bu ilişkilerin değerine inanması gerektiğini ima etmişti. Politikadan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Feith, Türkiye'deki Amerikan karşıtlığına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "Demokratik ilişkiler söz konusu olduğunda, bu ilişkilerin sadece hükümet yetkilileri tarafından değil, genel kamuoyu nezdinde de takdir görmesi gerekir. Aksi halde ilişki gerçek anlamda sürdürülebilir olmaz" demişti. Feith'ın bu sözlerinin anlamını Milliyet'e değerlendiren bir Pentagon yetkilisi, "Yanlış anlaşılmamalı. Bakan Yardımcısı (Feith), konuşmasında 'Türkiye ile ilişki sürdürülemez' demedi. Türkiye ile ilişkimiz güçlüdür ve sürecektir. ABD hükümetinde kimse buna aykırı düşünmüyor" vurgusunu yapmıştı. Ancak Feith'ın sözleri, ilişkilerin geleceğinin Türk kamuoyundaki anti Amerikanizmin aşılmasına bağlı algılandığına ve bunun için Ankara'dan da çaba beklendiğine işaret ediyor. Dış İlişkiler Konseyi (CFR) adlı kuruluşun 17 Şubat'taki toplantısında konuşan Feith, "Türkiye'de ve birçok başka ülkede de dile getirdiğim gibi, ABD çok önemli ortaklıklara ve ittifaklara sahip. Hükümetimizin yetkilileri, Amerikan halkına ve ABD Kongresi'ne ortaklarımızın ve müttefiklerimizin ne kadar değerli olduğunu anlatmak için çalışıyor" diye konuşmuştu.