Avrupa'da yapılan Türkiye anketine göre Türkiye'yi müttefik olarak görenlerin oranı sadece yüzde 5 iken ankete katılanların yarısının Türkiye'yi baş düşman olarak gördüğü ortaya çıktı.
Abone olAvrupa Birliği ülkelerinde yapılan bir ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Özellikle Türkiye'nin ticari ilişkilerinin en ileri seviyede olduğu Fransa ve Almanya'da ankete katılanların yarısı Türkiye'yi baş düşman olarak görüyor.
Hürriyet yazarı Özkök bugünkü yazısında Avrupa'da yapılan bir ankete yer verdi. Yazısında anketteki şu kısımları ön plana çıkardı:
Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından ECFR (Avrupa
Dış İlişkiler Konseyi) 12 ülkede 17 bin 231 kişi ile yüz yüze görüşerek bir anket yapmış. Avrupalılara sorulan soru şu:
“Hangi ülkeleri, ortak değerlere ve çıkarlara sahip müttefik ve stratejik ortak olarak görüyorsunuz?”
Görüş bildirenlerin sadece yüzde 5’i Türkiye’yi müttefik veya stratejik ortak olarak gördüğünü söylemiş.
Türkiye baş düşman
Ama daha da vahim bir sonuç var.
Fransızların yüzde 53’ü, Almanların yüzde 52’si Türkiye’yi “Avrupa Birliği’nin baş hasmı” olarak nitelemiş.
Yani düşmanı olarak görüyorlar...
Bu iki ülke dünyada ekonomik ilişkimizin en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor.
Ve biz 2004 yılından beri AB ile tam üyelik müzakeresi yapıyoruz.Yarım asırdan fazla süredir AB’ye üyelik konusunu tartışıyoruz.Bizzat Cumhurbaşkanı daha geçenlerde, ülke olarak “istikametimizin Batı” olduğunu vurguladı...
Peki son yıllarda ne oldu da bu iki ülkenin halkı bize neredeyse “düşman” gözüyle bakmaya başladı?Biz ne yaptık ki böyle oldu?
Bölgesel güç olduk da ondan mı?
Avrupa’da oluşan duyguya şu cevap verilebilir:
“Bölge gücü olduk da ondan...”
Gerçekçi olalım, bu sorunun cevabı bu kadar basit değil ve böyle basit bir cevapla geçiştirilecek gibi değil.
Bence çok ciddi biçimde üzerinde durmamız gereken bir konu bu...Bazılarımız “Avrupa halkları tarafından düşman gibi görülmeyi” bir övünç vesilesi kabul edebilir.
Yumuşak gücü gösterme zamanı geldi
Ama emin olalım ki, artık Türkiye’nin “yumuşak gücünü” gösterme zamanı geldi.
Bunun ilk adımı da aylardır tartıştığımız adalet reformu, insan hakları ve demokrasi reformu olabilir.