Geçen hafta son şekli verilen ve üye ülkelerin ortak yargı değerlerinin ön planda tutulduğu Avrupa Anayasası'nda din unsuru bulunmuyor
Abone olAB Konvansiyonu'nun geçen hafta son şeklini verdiği Avrupa Anayasası taslağı, Birlik içindeki yapısal değişikliklerin yını sıra üye ülkelerin ortak değer yargıları taslakta geniş şekilde yer alıyor. Ancak, din unsuru bu kapsamın dışında tutuluyor. Kiliselerin tüm baskılarına rağmen, Hristiyanlığın AB ülkelerinin ortak değer yargıları arasında olduğuna ilişkin atıf hazırlanan taslakta yer almıyor. DW'nin Brüksel bürosundan Alexander Kudascheff'in yorumu... Konvansiyon, çalışmalarını nihayet tamamladı ve ilk Avrupa Anayasası'nın taslağı son şeklini aldı. Bundan sonraki aşamada AB devlet ve hükümet başkanları devreye girecek ve muhtemelen bazı ufak tefek rötuşlar yapılacak. Ancak taslakta çok büyük değişikliklere gidilmesi beklenmiyor. Daha doğrusu, hiçbir ülkenin bu yönde bir isteği ya da çabası yok. Çünkü hazırlanan anayasa paketinin kurdelesinin çözülmesi, büyük gayretler soncu üzerinde uzlaşmaya varılan tartışmalı konuların tümünün yeniden ele alınmasını gerektirebilir. Üye ülkeler ise bunun farkında ve kimse böyle bir duruma neden olmak istemiyor. AB devlet ve hükümet başkanları, belki kendileri açısından tatminkar olmayan birtakım ayrıntılara göz yumacak ya da vergi ve çoğunluk kararları gibi konularda bazı küçük düzenlemelere gidecekler. Ancak, kurumsal yapı ya da ortak değer yargılarına ilişkin anayasa taslağının özünü oluşturan maddeler, büyük bir olasılıkla mevcut haliyle kalacak. Her ne kadar Avrupa kıtası ve Avrupa Birliği, Hristiyan geleneklerinin hakim olduğu bir düzende varlığını sürdürse de Birlik, buna pek atıfta bulunmuyor. Avrupa Anayasası'nın hazırlayıcıları Hristiyan tarihinden ziyade, eski Yunanlı tarihçilerin demokrasi tanımlarından alıntılar yapmayı tercih ediyorlar. Taslakta, Avrupa'nın öteden beri hümanist bir yaklaşımı temel aldığı vurgulanıyor, eşitlik, adalet, temel hak ve özgürlükler, şeffaflık gibi öğeler ön planda tutuluyor. Din konusuna ise taslağın önsöz bölümünde, sadece sınırlı bir atıfta bulunuluyor: "... Avrupa'nın, halen canlılığını koruyan kültürel, dini ve hümanist geleneklerinden oluşan ortak değerleri..." şeklindeki ifadenin dışında "din" sözcüğü, anayasa taslağında geçmiyor. Konvansiyon üyeleri, dini inanışların, Avrupa'da canlılığını koruduğunu vurgulamakla yetinirken, isimlerinde "Hristiyan" ibaresi bulunan Avrupalı partiler bile taslağa bu haliyle onay verdiler. Çünkü; Avrupa Birliği laik bir yapıda. Din ve devlet işleri kesin hatlarla ayrılmış durumda. "Tanrı" ibaresine anayasada bu yüzden verilmedi. Her ne kadar Papa II. Jean Paul, bu durumdan şikayetçi olsa da dini inançlar, Avrupa'da insanların özel yaşantılarının bir parçası ve öyle kalmaya da devam edecek.