Avea: "Adil rekabet için birinin masaya yumruğunu vurması gerekiyor !"
Abone olAvea Genel Müdürü Cüneyt Türktan, mobil operatörler arasında şebeke içi-şebeke dışı konuşma tarifeleri, ara bağlantı ücretleri, ve numara taşınabilirliği konusundaki tartışmalarla ilgili olarak “Regülasyon açısından baktığınızda bir takım kararlar alınıyor, fakat uygulanma aşamasında bunların pek sonuç verdiğini göremiyoruz. Örneğin şebeke içi-şebeke dışı fiyat farkları konusu bugün mahkemelik. Ara bağlantı ücretleri konusunda kararlar var. Hakim durumdaki operatör bunu uygulamıyor bile. Birçok konuda mahkemeye gidiliyor,ama uygulamada hiçbir şey değişmiyor. Birinin artık masaya yumruğunu vurup bu böyle böyle olmalı diyebilmesi ve sorunları rasyonel çözüme ulaştırılabilmesi gerekiyorö dedi.
NUMARA TAŞINABİLİRLİĞİ SİHİRLİ FORMÜL DEĞİL
GSM sektöründe numara taşınabilirliği, ara bağlantı ücretleri ve şebeke içi-dışı konuşma tarifeleri, 3N teknolojisine geçiş gibi konularda ANKA’ya önemli açıklamalarda bulunan Cüneyt Türktan, numara taşınabilirliğinin her şeyi bir gecede değiştirecek sihirli ve mucizevi bir formül olmadığını belirtti. Türktan, “Öncelikle rekabet koşullarının oluşması için birinci olarak şebeke içi-dışı konuşma fiyatlarının ayarlanması, ikincisi de ara bağlantı ücretlerin düşürülmesi ve üçüncüsü de numara taşınabilirliğinin sağlanması gerekiyor. Numara taşınabilirliğinin sağlanması pazara son giren operatörlerin rekabet açısından yaşayabilmesi için gerekli. Cep telefonu numarası nasıl insan doğduğunda bir kimlik sahibi oluyorsa, telefon numarası da değişmez bir kimlik haline doğru gidiyor. Avrupa’da bırakın operatörler arası numara taşımayı, ülkeler arası taşıyalım diye çalışmalar var. Türkiye de bu sürece hazırlanmalı" diye konuştu.
LİSANS İÇİN 5 MİLYAR DOLAR ÖDEDİK, ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLANAMAZ
Mobil iletişim alanında henüz düzenleyici kurumların olmadığı dönemde ilk iki operatörün hakim duruma geçtiğini ve yüksek bir pazar payını yakaladığını söyleyen Türktan, bu konuda şu görüşleri dile getirdi:
“Yüzde 57 pazar payına sahip hakim durumdaki operatör tabi ki pazar payını kaybetmez istemez. Kendine göre haklı da olabilir. Düzenleyici kurumlar kurulduktan sonra yeni operatörlere ihtiyaç var denildi ve lisans ihaleleri açıldı. Ve bu lisanslar da pahalı satıldı. Ben de piyasaya pahalı lisansla girmişsem, bekliyorsunuz ki piyasada serbest rekabet koşulları olsun. Yeni operatör girince tabii ki birinci ve ikinci operatörün pazar kaybı, yeni girenlerin de pazar artışı olacak. Bana dememişler ki hiç lisans parası verme, gel sen de gir arada kazanabilirsen kazan. Eşit ve adil rekabet olacak garantisi verilmiş. Toplam 5 milyar dolar olarak en büyük parayı ver ve ondan sonra elini kolunu bağla olmuyor böyle. Siz daha iyi hizmet sunuyorsanız, müşteri memnuniyetini sağlıyorsanız tabii ki hakim operatörlerin pazar payının düşmesini bekleyeceksiniz. Bu süreçte pazar payları bir denge bulacaktır sonuçta.
BİRİNİN MASAYA YUMRUĞUNU VURMASI LAZIM
Türktan, düzenleyici kurumların sağlıklı rekabet için bir takım kurallar koyduktan ve bunları iyi denetleyecek mekanizmalar oluşturduktan sonra şirketleri biraz daha serbest bırakmasından yana olduklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir anlamda işin içine girip yönlendirme yerine rekabetçi koşulların daha iyi işlemesine katkıda bulunabilirler. Regülasyon açısından baktığınızda bir takım kararlar alınıyor, fakat uygulanma aşamasında bunların pek sonuç verdiğini göremiyoruz. Örneğin şebeke içi-şebeke dışı fiyat farkları konusu bugün mahkemelik. Mahkemeye gidiliyor birçok konuda, ama uygulamada hiçbir şey değişmiyor. Aslında mahkemeye gitmeden konuyu operatörler arasında uzlaşmayla çözecek bir düzenleyici mekanizma kurulabilir. Diyeceksiniz ki hakim operatör böyle bir şeyi ister mi ? Ama birinin masaya yumruğunu vurup bu böyle böyle olmalı diyebilmesi ve sorunları rasyonel çözüme ulaştırılabilmesi gerekiyor. Bugün baktığınızda kararlar alınıyor, ancak uygulamaya geçmiyor. Kime yarıyor, şirketlere yapıyor ama tüketiciye yaramıyor. Fiyatlar düşürülmediği için tüketici sonuçta zarar görüyor.
YENİ ABONELERİN YÜZDE 70’İ DİĞER OPERATÖRLERDEN GELİYOR
Pazarda dengelerin değişmeye başladığını, numara bağımlılığından ziyade tarifeler, özellikle de basit tarifeler ve hizmet kalitesinin artık belirleyici önemde olduğunu savunan Cüneyt Türktan, “Avea olarak yeni abone almaktan çok, aylık aldığımız abonenin yüzde 70’i diğer şebekelerden bize geçiyor, ancak yüzde 30’luk kısmı yeni potansiyelden geliyor. Bugün biz Avea olarak uygulamaları hakim durumdaki operatör tarafından takip edilen bir konuma geldik. Bu bir yarış. Bizde belki biraz da sonradan gelmenin ve üçüncülüğün verdiği ayrı bir şevk ve enerji var. Oturup nefes almadan çalışmak gerekiyor. Rekabet ederken bazı tavizler vereceksiniz, ancak en kötü şey fiyat kırmak ve zararına rekabete girmek. Biz de kar edelim ki daha iyi hizmet sunabilelim, yatırım yapabilelim. Bu dengeyi bulmak çok önemli. Rekabet ortamında kar etmeyi başaracaksınız, ama hakim durumda olduğunuz monopol zamanlarındaki gibi fahiş karlar da olmayacakö diye konuştu.
TÜRK TELEKOM İLE AVEA İLİŞKİSİ DAHA DA GÜÇLENEBİLİR
Türk Telekom ile Avea arasındaki ilişkileri değerlendiren Cüneyt Türktan “ Arkanızda büyük bir güç var bu güçle aranızda nasıl bir sinerji oluşturacaksınızö sorusunu şöyle yanıtladı:
“Mobil olarak baktığımızda rekabeti o cephede zaten ayrı sürdürüyoruz. Türk Telekom’un yüzde 81 ortağımız olması önemli bir avantaj. Rekabette sınırlayıcı koşullar ortadan kalktığında hem ev-iş telefonu hem mobil ve ADSL olarak geniş yelpazede bütün çözümler getirebiliriz. Örneğin tek bir fatura ile tek bir çözüm getirebilir, ADSL, sabit ev ve iş telefonu, mobil telefonu tek bir faturada gönderebilirsiniz. Ama bugünün şartlarında rekabet şartları izin vermediği için bunu yapmanın imkanı yok.
Bugün Türkiye’de biri Türk Telekom diğeri de Turkcell olmak üzere iki hakim operatör olduğunu ve her ikisini de benzer işleri yapması halinde sektörün tam rekabete açılmış olacağını belirten Türktan, “Türk Telekom hakim durumda olduğu için rekabet açısından her servisi verme hakkı yok. Ürünleri Avea ile birlikte paketleyip sunamıyor. Ancak belirli kampanyaları ortak yapabiliyoruz. Tabii ki birlikte hareket planlarımız var. Aslında mobil ile sabit telefon birbirine rakip ama, birlikte olduğunuz için karşılıklı tamamlayıcı işlev görebiliriz. Avea olarak ne kadar güçlü olursak bu süreçten o kadar karlı çıkabiliriz. Çünkü trendlerle baktığımız zaman ev telefonlarının azaldığını görüyoruz. Avea ne kadar güçlü olursa sabitten kaçacak telefonları alabilir ve mobile döndürebiliriz. Bu bir avantaj Türk Telekom için. İlerde bir yakınsama, birleşme olacak tabii ki. Rekabet koşulları oluştuğu zaman bize daha fazla birlikte çalışma imkanı olacak" dedi.
VODAFONE İLE PAYLAŞTIĞIMIZ BAZ İSTASYONU BİNE ULAŞTI
Baz istasyonlarının ortak kullanımı konusunda bilgi veren Cüneyt Türktan, Vodafone ile kule ve baz istasyonu paylaşımlarında çok başarılı bir ilişki içinde olduklarını ifade ederek şunları söyledi:
“Vodafone ile baz istasyonlarını başarılı bir şekilde paylaşıyoruz. Paylaştığımız baz istasyonu sayısı bine ulaştı. Paylaşımda senin, benim yerim daha değerli gibi bir tartışmamız olmuyor. Paylaşım bir kule senden bir kule benden şeklinde yapılıyor. Kim nerede ihtiyaç duyuyorsa ona göre kule paylaşımı yapıyoruz. Hakim durumdaki operatörle maalesef şu ana kadar bu paylaşımı yapamadık. İki operatör olarak bu paylaşımı burada gösterirken, bu neden üç operatörün katılımıyla olmasın. Dahası neden 3N yatırımlarında da ortak altyapı paylaşımına gitmeyelim? Yollarda veya şehir merkezlerinde bakıyorsunuz üç kule yan yana duruyor. Çatılardaki antenler için de aynı durum geçerli. Halbuki bir kule ya da ortak anten üç sistemin ihtiyaçlarını da karşılayabilir.
BAZ İSTASYONLARINI PAYLAŞMAK ZORUNLU HALE GELİYOR
Bugün hem kira hem de çevresel kaygılar açısından kule ve baz istasyonu bulmada zorlanmaya başladıklarını kaydeden Türktan, “Hem milli servet hem çevresel kaygılar hem de ödenen kira açısından baz istasyonlarını maksimum kullanmak bundan böyle çok önemli hale geliyor. Benim mahalleme anten konmasın, ama her yöne rahat konuşayım,telefonum her yerde çeksin diye düşünen çok insan var. Çevremizde baz istasyonu da istemeyiz diyorlar. Müşteri ya da komşu memnuniyetsizliği ya da çevresel kaygılarla nedeniyle biz her ay birkaç baz istasyonu söküyoruz ya da yer değiştiriyoruz. Bu tür değişikliklerden kaçınmıyoruz. İstenmediğimiz yerden çıkıyoruz. Kimseyle mahkemelik olmak istemiyoruz. Ancak çevresel kirlilik açısından bakıldığında baz istasyonlarını paylaşmak artık zorunlu hale geliyorö şeklinde konuştu.
REKABETİN YOLU İLE AKLIN YOLU KESİŞMELİ
Mobil iletişim sektöründe rekabetin yolu ile aklın yolu ne ölçüde kesişiyorö şeklindeki soruyu yanıtlarken Türktan Avea olarak 3N olarak nitelenen üçüncü nesil teknolojiye hazır olduklarını belirterek şöyle dedi:
“Burada 3N için yapılacak yatırımlar önemli. Sonuçta yeni bir teknoloji geliyor ve tüm altyapının değişmesi söz konusu. Yani 2N’nin 3N’leşmesi sağlanacak. Bu süreç için büyük yatırım gerekecek. Sistem 3N olacak diye çok büyük yatırımlara girdiğinizde de sonuçta bu müşterilere yansıyacak. Bu değişim üreticilerin lehine olsa da tüketicilerin lehine olmayabilir maliyet yansıması yönünden. Aklın yolu öncelikle akıllı olmaktan geçiyor. Paylaşabileceğimiz yatırımları paylaşmak lazım. Neden tek kulede yapılacak yatırımı üç ayrı kule ile yapalım. Neden yan yana iki ayrı binaya iki ayrı santral koyalım. Oldukça yüksek maliyetli yatırımlar bunlar. Rekabet edebileceğimiz alanlar başka yerler olmalı. Kule paylaşımı rahatlıkla olabilmeli. Biz altyapıyı ne kadar ucuza mal edersek ki aklın yolu orda, daha iyi servisi daha ucuza sunabiliriz."