BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ateşte yürüyen bu kadını tanıdınız mı?

Ayşe Arman bu kez ateşte yürümeyi test etti. Önce korktuğunu itiraf etti ama 1200 derecelik korun üzerine çıkınca hiçbir şey olmadı.

Abone ol

Ayşe Arman Hindistan'da ateşte yürüdü. Üstelik bunu fotoğraflarıyla da kanıtladı.

Arman Mumbai'de dünyaca ünlü bir motivasyon konuşmacısının toplantısına katıldı. İnsanları ateşte yürüterek korkularından arındıran kadınla konuştuktan sonra o da ateşte yürüdü.

Arman o anları şöyle anlattı:

"İşte Priya karşımda, ufacık tefecik bir kadın, ama zehir gibi, İngilizceyi de Hint aksanıyla konuşmuyor. Evlenmesine bir ay kala, Hindistan gibi geleneklerine aşırı bağlı bir ülkede kendi düğününden kaçan bir gelin o. Gidiyor şamanlarla yaşıyor. O deneyiminden de bir kitap çıkarıyor. Hindistan’da bir asi o. 37 yaşında köpeğiyle yaşıyor. Doğru tahmin ettiniz, hâlâ bekâr. Master’ını yaparken yarıda bırakıp bu işlere bulaşıyor. O gün bugün artık motivasyon eğitmenliği onun mesleği, dünyanın dört bir yanında seminerler veriyor.

Röportaj bitiyor, işte şimdi ateşin önündeyiz...

Yerdeki korlar yanıyor, Senih fotoğraflara konsantre, manyak mı ne “Alevi yükseltin” diye bağırıyor. Priya, “Bana güvenin” diyor, “Mesele o ilk adımı atabilmekte...”

Yaptım valla.

Yürüdüm.

Hiçbir şey olmadı.

Hatta hoşuma bile gitti.

“Firewalker” havalı bir sıfat.

Utanmasam sertifa isteyecektim, veriyor çünkü.

ATEŞTE YÜRÜMENİN SIRRI

Arman yaptığı röportajla ateşle yürümenin sırrını da kadından öğreniyor:

Biliyoruz ki ateş yakar. Bizi yakan bir şeyin üzerinde nasıl yürürüz ki?
- Zaten benim seminerlerim de böyle başlıyor. Herkese, “Çıplak ayakla 1200 derece ateşte yürüyeceksiniz” diyorum, sonra da ekliyorum, “İnsan eti 100 derecede yanar!” İnsanlar sizin şu anda gösterdiğiniz tepkiyi gösteriyorlar. Şok oluyorlar. “Kendimi mi yakacağım?” diyorlar, kafadan reddediyorlar. Ya da “Acaba bir bit yeniği mi var?” diye şüpheyle bakıyorlar.

Peki o zaman siz n’apıyorsunuz?
- O insanlara anlatıyorum. Burada amaç, korkuları yenmek diyorum. Ateş, bir araç. Tabii ki itiraz edecekler. Çünkü ateşten korkuyorlar. Peki neden korkuyorlar? Çünkü ateşle daha önceki talihsiz deneyimleri geliyor akıllarına. Herkes, hayatının bir döneminde ateşten yanmıştır. Hatırlayınca, korkuları depreşiyor. Kendilerini “kapatıyorlar”, anlattıklarıma inanmakta zorlanıyorlar.

İyi de bu Hindistan’a yanmaya gelmedim...
- Merak etmeyin, ben sizi yakmayacağım. Amacım, Türkiye’ye gelip yüzlerce insanı yakmak da değil. Siz çocukken hiç ateşle oynamadınız mı? Hani büyüklerimiz kızar ama çakmağı, kibriti yakar, alevin ortasından parmağımızı geçiririz. Bazıları da ateşi ağzına sokar, yüzüne sürer, ateşi ağzında söndürür, hâlâ berberler müşterilerin kulak kıllarını ateşle yakar. İnsanlar, ateşle hep oynuyorlar aslında. Hep yapıyoruz. Ama dikkatle. Üzerinde durarak, yoğunlaşarak, bilinçle. O yüzden de yanmıyoruz. Biz Hindistan’da ekmeği sacda yaparız...

ATEŞE KONSANTRE OLURSANIZ YANMAZSINIZ

O bizde de var...
- Ve ben kendimi bildim bileli annem, o sacın ısınıp ısınmadığını parmağıyla kontrol eder. Kor halindeki mangal kömürünü bir yerden alır, başka bir yere koyar. Ve yanmaz. Parmağı su falan toplamaz. Neden? Çünkü bilerek yapıyor. O anda kulağında telefon melefon yok. Kendini o eyleme hazırlıyor, dikkati topluyor ve yapıyor. Çünkü dikkatini topladığında, bedenini de hazırlamış oluyorsun. Ama o sırada başka bir şeyle uğraşırsan, beden hazır olmadığı için yanıyor. Bizde ona kaza oldu diyoruz. Ateş yürüyüşünün birinci aşaması hazırlık, ikincisi ise zaman faktörü. O daha da önemli. Ben buna “zaman penceresi” diyorum. Parmağını, alevin içinde geçirebilirsin ama sonsuza kadar o alevin ortasında tutamazsın. Yogiler hariç. Onlar, zaman penceresinin dışında ateşin ortasında durabiliyorlar, o başka bir şey. Biz normal insanlarız. Ama belli bir saniyenin altında ateş yakmaz. Bu da şu anlama geliyor: Ateşin önüne gel, korkunu beyninin yarattığını fark et, o korkuyu yen, ateşin seni yakmayacağına inan, zamanı aşmamaya dikkat ederek gir içine ateşin üzerinde yürü...

Koşsam?...
- İsterseniz koşun ama... Daha evvel yandığınızda da acele etmiştiniz öyle değil mi? Benim tavsiyem koşmamanız. Koşarken tabanlarınız daha fazla yere değiyor, yanma ihtimaliniz daha fazla. Ne ağır ol, ateşin ortasında öylece kalakal, ne de koşmaya kalkış, sakin ve kararlı adımlarla yürü. Mesele budur. Hayatta da yapmamız gereken budur. Tabii şu da var: Ben size günlerce ne yapmanız ve ne yapmamanız gerektiğini anlatırım ama siz ateşin karşısına geldiğinizde, benim söylediklerimin hepsini unutursunuz.