Atatürk'e hakaret mi, yoksa muziplik mi?
Fotoğraf ve haberden bihaberseniz size kısaca özet geçeyim.. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde birkaç türbanlı kız, Atatürk büstünün etrafında toplanmış ve bir fotoğraf çektirmiş..
Hafızam beni yanıltmıyorsa 1995/96 yıllarıydı.. O dönem Milliyet
Gazetesi'nin istihbarat servisinde çalışıyorum ve görev yerim
Anadolu Yakası..
O dönem Refah Parti'nin elinde olan Kartal Belediyesi'nden
aradılar.. Bir ağaçlandırma çalışması yapmışlar ki sormayın..
Amaçları bu güzelliği medya aracılığıyla kamuoyuna duyurmak..
Seve seve dedik gittik..
Hakikaten muhteşem bir çalışma.. Gözünüzde canlandırın.. Arkada
inanılmaz bir deniz manzarası.. Ağaçlandırılan bölgede sevimli mi
sevimli çay bahçeleri.. Onların önünde de görkemli bir Atatürk
heykeli..
Bol bol fotoğraf çektik gazeteye gönderdik.. Ertesi gün
erkenden şef aradı..
"Kartal'daki o ağaçlandırma haberinde atladığın bir ayrıntı
var ve gözden kaçırmışsın" diye bir fırça, bir fırça..
Ne olduğunu, neyi kaçırdığımı anlamaya çalışıyorum.. "Al
bir Sabah Gazetesi de gör gazeteci ile fotoğrafçı arasındaki
farkı" diyerek bir de aşağıladı ve küt diye telefonu
yüzüme kapattı..
Aldım Sabah gazetesinin ekini..
"Gazeteci ile fotoğrafçı arasındaki farkı"
anlamadım ama, namussuz bir gazetecinin bir haberi istediği zaman
nasıl çarpıtabileceğini anladım..
Bahsi geçen "gazeteci" Atatürk büstünü öyle bir
noktadan çekmiş ki, inanamazsınız.. Heykelin etrafındaki dalların
arkasından kasıtlı olarak çektiği fotoğrafın gazeteye basılmış hali
şu başlıkla okurların karşısına çıkmış:
ATATÜRK'E PERDELEME
Altında da şu bilgi yer alıyor:
"Kartal Belediyesi, ilçenin meydanında bulunan Atatürk
heykelini tepki gelir korkusuyla kaldırmak yerine, etrafını
ağaçlandırarak perdeledi ve Ata'ya olan nefretini bu yolla
göstermiş oldu!"
Tabii sonra olayın detaylarını öğrendik..
Arkadaş gazetesinin "İstanbul eki"ne belediyenin
ilanını tüm baskılara şantajlara rağmen alamayınca böyle bir
yönteme başvurmuş..
***
Dün ve bugün gazetelerde yer alan Atatürk büstü ve altına döşenen o
satırları görünce bu olay aklıma geldi nedense..
Fotoğraf ve haberden bihaberseniz size kısaca özet geçeyim..
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde birkaç türbanlı kız, Atatürk
büstünün etrafında kümelenmiş ve bir fotoğraf çektirmiş..
Fotoğraf bir hayli haylazca ve evet biraz da saygısızca.. Kimi
Atatürk'ün başının üstünde boynuz işareti yapmış, kimi parmağını
kulaklarına sokmuş, kimi burnunu karıştırır gibi yapmış.. Yapanlar
daha 14-16 yaş aralığındaki çocuklar..
Fotoğrafı bu:
Gazeteler işte bu fotoğrafı haber yapınca sanal ortamda neler
yazılmış neler..
"Fethullah Gülen'in çocuklarından ne beklenir ki"
diyeninden,
"Hükümet hemen istifa etmeli" diyenine..
Kızlara, "Atatürk olmasa siz şu an 70 yaşında dindar bir
adamın altına yatıyordunuz" diye hakaret edeninden,
"İmam hatip liseleri ve ilahiyat Fakülteleri niye var?"
diye sorgulayanına..
"Türban sarılan kafaların içi boştur" diyerek
kinini dışarı vuranından,
"Bunları hemen içeri atın" diye öfke nöbeti
geçirenine varıncaya kadar her türden insana rastlamak mümkün..
Bu yorumlara Vatan Gazetesi'nin iki yazarı da katılmış.. Güngör
Mengi, "Belli ki Atatürk bu çocuklara kötü tanıtılmış bu
okulda.. Bu "tarihten iyi
yetişmiyorlar" diye açıklanamaz. Dinen de iyi yetişmediklerinin
göstergesidir." buyurmuş..
Aynı gazetenin diğer yazarı Mustafa Mutlu ise, "Devlet; onca parayı, Atatürk büstüne boynuz
yaparak, burun deliklerine parmak sokarak eğlenen bu zavallı
çocukları okutmak için mi harcadı ve harcamaya devam
ediyor?" demiş..
Yani her iki yazara bakılırsa, diğer okullarda Atatürk öğrencilere
dört dörtlük anlatılıyor ve o öğrenciler de bu nedenle Ata'sına hiç
saygısızlık etmiyor..
Eğer durum buysa, o zaman bu fotoğraf bize ne anlatıyor.. Türbanlı
kızlarla hemen hemen aynı yaşta olan bu başı açık kızlar ne
yapıyor? Yoksa bu okullardaki öğretmenler de mi Atatürk'ü çocuklara
çok kötü anlatıyor?
Hadi bunu da geçtik..
Ya bu saçları çalı süpürgesini andıran delikanlıya ne demeli? O da
bir öğrenci ve o da İmam Hatip olmayan düz bir lisenin talebesi..
Buna kim Atatürk'ü nasıl anlatmış kı, orta parmağıyla poz verecek
cüreti kendinde görebilmiş? Öğretmenleri bu çocuğa,
"Evladım Atatürk büstünü gördün mü direk olarak orta
parmağını kaldırıyor ve boynuz işareti yapıyorsun tamam mı
yavrucuğum.." diye öğüt vermiş olabilir mi?
***
Bu ve buna benzer yüzlerce fotoğrafı alt alta dizebilir ve
meselenin Atatürk düşmanlığı olmadığını, sadece bir haylazlık ve
muziplikten ibaret olduğunu belgeleyebilirim.. Ama inanın yukarıdan
vahiy de gelse, kalbi kararmışların kafasındaki örümcek ağının
tozunu bile kaldırmaya yetmez, onlar yine bildiğini okur ve
yazar..
Çünkü onların beynine imam hatipler ve türban yıllardır yaza yaza,
karalaya karalaya böyle kodlandı..
Onların derdi Atatürk'ün manevi şahsiyetine saygı veya saygısızlık
değil.. Yeni bir 28 Şubat ortamı nasıl
yaratılır diye şeytanın aklına glmeyecek fikirlerle meşgul şu an
onların beyinleri.. Asıl mesele İmam
hatipler, asıl mesele başörtüsü veya günümüz tabiriyle türban..
O kesimi ne kadar kötü gösterebilirsen göster..
Hükümeti türban ve İmam hatipler üzerinden ne kadar yıpratabilirsen
yıprat.. Çünkü bu ülkede darbelere zemin hazırlayacak tek bir
manevra alanı kaldı. O da Atatürk..
Ordu darbe yapmıyorsa bari yeni bir Deniz Gezmiş yaratalım. Bari
Ortadoğu'da olduğu gibi bir genç çıkıp kendini yaksın da biz de
Arap Baharı'ndan sonra Türkiye Baharı'nı yaşayalım
hayalindeler..
Başka dertleri yok..
Buna eminim..
Eğer dertleri bu olmasa, 1 Mayıs'ta Taksim'in göbeğindeki heykele
tırmanıp, Atatürk'ü ayağının altına alan, boynuna PKK renklerini
simgeleyen poşu bağlayan ve Ata'nın yüzüne terör örgütünün sözde
lideri Abdullah Öcalan'ın posterini yapıştıran bu alçaklar grubu
hakkında da birkaç satır yazarlardı..
Yazdılar mı?
Haksızlık etmeyelim yazdılar!
"Kürtlerin demokratik hakkı" diye yazdılar,
"Kürtler bu ülkede ezildi" diye yazdılar,
"Bu durumu BDP'nin tamamına maletmeyelim" diye yazdılar
ve
"Bu ülkede Kürt sorunu vardır" diye yazdılar..
Tersini söyleyeni ise "Kürt düşmanı" ilan
ettiler..