BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,69
ALTIN 2.955,35
HABER /  GÜNCEL

Atatürkçülük öküzlük mü?

Atatürk'ü kullananlara kızan Engin Ardıç, "Atatürkçülük öküzlük değildir" başlıklı yazısında, Türk medya tarihinde daha önce hiç yazılmayan şeyler yazdı.

Abone ol

İşte Star Gazetesi yazarı Engin Ardıç'ın sert ifadelerin yer aldığı yazısı... "Atatürkçülük öküzlük değildir Size hangi hataları yaptığınızı ve bu kafada gittiğiniz sürece yeniden iktidarı ancak rüyanızda göreceğinizi anlatmaya çalışıyorum... Çünkü dostum ve acı söylüyorum. Ama siz bana küfür ediyorsunuz. ‘Atatürk’ün nutkuna hakaret ettiğim için özür dilememi’ isteyenler çıktı. Ellerinden gelse Anıtkabir’e her gün giderlermiş. ‘Nekrofili’ eğilimlerini Atatürkçülük’e alet etmesinler. Yazdıkları boktan şiirleri de göndermişler, bütün milletler Türk bayrağını çok kıskanıyorlarmış... Evet, herhalde şu anda Yunan hükümeti ‘bayrağımızdan şu pis ıstavrozu çıkaralım da ayyıldız koyalım’ diye tartışmaktadır, Fransız hükümeti de ülkenin mavi, beyaz ve kırmızı olan renklerini yalnızca kırmız-beyaz yapmaya karar vermiştir. Nutuk bir kutsal kitap değildir. Atatürk bir peygamber değildir. Anıtkabir bir türbe değildir. Arkadaşlar, bunları böyle görmekle asıl siz Atatürk’e hakaret ediyorsunuz. Arkadaşlar, bu kafayla sonunuz kötüdür. 19 Mayıs günleri Atatürk’ün büstünü Şişli’deki evden arabaya bindirip ‘katolik prosesyonunda gezdirilen Meryem Ana heykeli’ gibi dolaştırır ve Dolmabahçe’ye getirirseniz, üstelik bu araba 1919 model bulunamadığı için ‘zarar yok canım, o da eskidir’ diye 1965 model ‘direksiz’ Chevrolet Impala olursa, halk da sizi ne adam yerine koyar ne de iktidara getirir. Bazı dıngılların dediği gibi ‘Atatürk bugün hayatta olsaydı’, hepinizi sopayla kovalardı... Aklın, aydınlanmanın, ilerlemenin, çağdaşlığın ışığı olan adama ‘aziz muamelesi’ yapıyorsunuz çünkü. ‘Adam’ deyince de ayrıca kızıyorsunuz... Peki neydi, kadın mıydı? Hayır, uzaydan gelmiş insanüstü bir yaratıktı... Bunu mu söylemek istiyorsunuz? Arkadaşlar, 1950 yılında karşı devrim iktidara gelmemiş, çok partili hayat ‘meyvesini’ vermiştir. Türkiye’de çok uzun zamandan beri ilk kez seçime benzer bir seçim yapılmıştır. Buna saygı gösteren de en başta İnönü olmuş, darbe yapmak isteyenleri durdurmuştur. Yoksa siz İnönü’den daha mı Atatürkçüsünüz? Demokrat Parti iktidarı ‘dinci’ değildi, yalnızca dine ılımlı bakan bir iktidardı. Demokrat Parti ‘Atatürk’e karşı’ değildi. Başkanı ve reisicumhuru, Atatürk’ün başbakanlığını iki yıla yakın süreyle yapmış adamdır. Atatürk’ü Koruma Kanunu, İnönü tarafından değil, Menderes tarafından çıkarılmıştır. Tarihi, 1951 yılıdır. Ezanın Türkçe okunması ilericilik değil, Arapça ya da Arnavutça ya da İsveççe okunması da gericilik değildir. ‘Türkçe okunduğu zaman anlıyorduk’ iddiası çocukça bir bahane örneğidir. Türkiye’de bana ‘Allahükeber ne demek?’ diye soracak bir tek vatandaş gösterebilirseniz ben bu işi bırakırım. Yani vatandaşlar ‘haydi kurtuluşa’ deyince anlayıp camiye gidiyorlardı da, müezzin ‘hayya alesselah’ deyince ‘acaba bu adam bize ne söylemek istiyor’ diye birdenbire kuşkuya mı kapıldılar da yoldan döndüler? Yoksa müezzin artık namaz vakitlerini değil de kaybolan ineği bildiren belediye hoparlörü görevini mi üstlenir olmuştu? Arkadaşlar, bırakın bu enayilikleri... 1950 yılında, karşı devrim kazandığı için değil, halkın karnını doyuramadığınız için kaybettiniz. O kazanan parti de, on yıl sonra, dine taviz verdiği için değil, enflasyonu ve ekonomik darboğazı dizginleyemediği için devrildi. Ekonomide çuvallayınca diktaya yönelmekle kendi kuyusunu kazdı. Ecevit’in 1979 ve 2002 yıllarında iki kez devrilme nedeni de budur. Bizi aç bıraktı. Şu anda halkın CHP’ye yüz vermemesi de, dine döndüğünden değil, orada hiçbir ışık göremediği içindir. AKP devrilirse de bu, halk ‘bilinçlendiği’ için değil, halkın kendisine bağladığı umutları karşılayamadığı için olacaktır. Ama siz de hayatınız boyunca Frenk gömleğinizi giyer, boyunbağınızı bağlar, eser-i cedit kağıdına yazdığınız beyaz peynir ve deterjanı almak için Gima kuyruğuna girersiniz... Ceketinizin içine önden düğmeli hırkanızı giymeyi de unutmayın, Ankara’nın iklimi serttir." Yazı: Engin Ardıç Kaynak: Star Gazetesi