Vatan yazarı Zülfü Livaneli, Atatürk'ün ölüm yıldönümünde köşesinde bir Kürtçe ağıta yer verdi...
Abone olMistefa Kemal miriye
Bi sed hezaran xelk giriye...
Yukarıdaki satırlar Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü münasebetiyle yazılmış Kürtçe bir ağıt...
Bu Kürtçe ağıtın anlamını Vatan Gazetesi Zülfü Livaneli'nin bugünkü köşesinden okuyalım:
“Mustafa Kemal öldü-Yüzbinlerce insan ağladı.”
Atatürk'e yakılan ağıtlar Kürtçe ile de sınırlı değil.
Livaneli'yi okumaya devam edelim:
İkincisi ise Alevi Türkmen Âşık Veysel’in yaktığı ağıt:
“Ağlayalım Atatürk’e-Bütün dünya kan ağladı.”
İkisi arasında fark var mı?
Yok!
Acaba halkın ağıtları, bugünümüze ışık tutar mı?
Kardeş kavgasının acılarına merhem olur mu?
SEVMEK BAŞKA ANLAMAK BAŞKA
Atatürk'ü sevmek ile O'nu anlamanın bir ve aynı şeyler olmadığını söyleyen Vatan yazarı bu tezini şöyle temellendirdi:
Atatürk’ü sevmek ve anlamak aynı şey değil.
Elbette O’nu hem seven, hem anlayan insanlar var ama bazen Atatürk’ün sevildiği kadar anlaşılmadığı düşüncesi oluşuyor bende.
Bu iddia, küçük bir gazete yazısına sığmayacağı için üzerinde düşünmek amacıyla sadece satır başları vereyim:
Atatürk milliyetçiliği ile Enver Paşa milliyetçiliği arasındaki fark çok önemlidir.
Enver Paşa ne kadar hamasi, hesapsız kitapsız ve savaş yanlısı ise Gazi o kadar gerçekçi, soğukkanlı ve barışçı bir hesap adamıdır.
Atatürk’ü sevenler onun “Yurtta barış, dünyada barış” sözünü tekrar tekrar düşünmeli ve özellikle bugünün koşullarında “Yurtta barış”ın ne anlama geldiği üzerinde kafa yormalıdır.