BIST 9.956
DOLAR 35,20
EURO 36,71
ALTIN 2.975,37
HABER /  GÜNCEL

Atatürk bu sözleri söyledi mi?

Menemen'den gelen haber telgrafla Atatürk'e iletilir. Dolmabahçe Sarayı'nda kabinesiyle sabaha kadar süren bir toplantı yapar ve Atatürk şu cümleyi kullanır.

Abone ol

Hürriyet Yazarı Yalçın Bayer, Teğmen Kubilay'ın Menemen'de şehit edilişinin 75. yıldönümünde konuyu ele aldı. Ayaklanmanın ertesinde yaşananları ve Atatürk'ün verdiği tepkide söylediğini iddia ettiği o sözü yazısında dile getirdi.

Yazı: Yalçın Bayer
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr

-MEVSİM kıştı, dondurucu bir gündü. Tarih; 21 Aralık 1930, günlerden cumartesi.

Mustafa Kemal, Trakya
illerine ‘Beyaz trenle’ geziye çıkıyor. Kırklareli il sınırında girdiğinde ilk olarak dört yıl önce Almanlar tarafından yapılan Cumhuriyet’in ilk dört fabrikasından biri olan Alpullu Şeker Fabrikası’nda incelemelerde bulunuyor. Daha sonra 15.30’da Kırklareli Garı’na geliyor ve ‘muazzam’ bir kalabalık tarafından karşılanıyor. Kendisini görmek için gelenler ‘Yaşa varol, büyük halaskar’ diye sevinç gösterilerinde bulunuyorlar.

Gazi’nin beraberindeki kalabalık heyet üyeleri arasında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Halk Fırkası (Halk Partisi) Genel Sekreteri Recep Peker, Ali Çetinkaya, Ali Kılıç, Tevfik Rüştü Aras, Afet İnan, Ruşen Eşref, Hasan Rıza Koyak, Fahrettin Altay gibi isimler dikkat çekiyor.

Kırklareli’ndeki ziyaretin ayrıntısına girmeden, Gazi’nin Belediye Başkanı Şevket Dingiloğlu ve meclis üyeleriyle yaptığı görüşmenin özünü bilmek gerekiyor.

Mustafa Kemal, kendilerine belediye seçimleri ve ilgili sorular yöneltiyor ve aldığı cevaplar üzerine kendileriyle tartışıyor.

Bunu neden yapıyor?

1929 yılında dünyadaki ekonomik kriz genç Türkiye Cumhuriyeti’ni de olumsuz yönden etkiliyor.

HALK FIRKASI DENEMESİ

Çok partili demokrasiye geçmek amacıyla yakın arkadaşı Fethi Okyar’a ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurduruyor. Parti bir anda gerici unsurların yuvalandığı bir örgüt haline geliyor.

Ağustos 1930’da kurulan parti, beklenmedik şekilde üç ay içinde büyük gelişme gösteriyor. Kasım ayında 502 yerdeki belediye seçimlerinden, Serbest Fırka’nın ancak örgütlenebildiği 37 yerdeki tüm seçimleri kazanıyor. Trakya bölgesinde de 10’a yakın belediyeyi ‘Cumhuriyet Halk Fırkası’ (CHP) adayları kaybediyor.

Başarısızlıkla sonuçlanan deneme üzerine Halk Fırkası 17 Kasım’da kapatılıyor.

Bu ‘kalkışma’ veya ‘kıpırdanma’ neden olmuştu?

Mustafa Kemal, bu beklenmedik gelişmenin nedenlerini yerinde öğrenmek ve halkın nabzını ölçmek üzere bu geziye çıkıyor.

YANLIŞI BİLDİRİN

Kırklareli’
nde iki gün süreyle köy temsilcilerinden esnafa kadar herkes özgürce konuşuyor. Şikayet dilekçeleri veriliyor. Bir köylü, nüfus dairesinde köylüye güçlükler çıkartıldığını, bazı dairelerde yolsuzluklar olduğunu, rüşvet alındığını söylüyorlar. Bu iddia üzerine Mustafa Kemal kızıyor ve üzüldüğünü belirterek‘... böyle memurlar varsa, isim tasrih ederek şimdi yanımdaki müfettişlere bildirin. Unutmayın ki, devlet örgütünün çok iyi işlemesi için halka düşen bazı ödevler vardır. Eski devirden kalma zihniyeti yaşatan adamlar bulunabilir. Böylelerini tespit etmekte siz bize yardımcı olun. Fakat iddialarda delil ve isim bulunması şarttır.’ diyor.

HALKIN TEPKİSİ NEDEN

Bu arada Serbest Fırka hakkında açıklamalar yapıyor ve süren devrimleri anlatıyor. Sıkıntılar konusunda beraberindekilere çözüm için talimatlar veriyor Atatürk...

Sonuçta ‘Serbest Fırka’nın başarısının rejim karşıtı değil, hükümetin ve yerel idarecilerin başarısız icraatlarına dönük demokratik bir muhalefet hareketi olduğunu görüyor.

Kırklareli’nin, Yunan işgali sırasında Yunan Kralı Konstantin’in 1921’de kaldığı Rumlara ait güzel binada ağırlanmayı kabul etmeyerek, geceyi trende geçirmesi dikkat çekiyor.

Ertesi gün ‘Gazi Paşa çok yaşa’ alkışlarıyla uğurlanan Mustafa Kemal ‘Her sınıf halkın samimi ve açık konuşmasının kendisinde unutulmayacak intibalar bıraktığını’ söylüyor.

VE MENEMEN HABERİ

Kırkareli’
den otomobille Edirne’ye geçen Atatürk, Selimiye ve Üç Şerefli camilerini ziyaret ediyor; imamla bazı ayetler üzerine sohbet ediyor, Müslümanlık’ta ‘Arafat’ta kavuk çıkartmanın’ olup olmadığını soruyor. Selimiye’yi inşa eden Mimar Sinan hakkında bilgiler veriyor ve hasarlı durumdaki camilerin tamiri için keşif çıkartılarak üç gün içinde kendisine verilmesini istiyor. (Kısa bir süre sonra bütün camiler onarılır ve bir sonra Edirne’ye geldiğinde bunları yerinde görür.) Ertesi gün (23 Aralık) Türk Ocağı’nda konuşmaya hazırlanırken, kendisine şifre müdürü Suat Bey, Başbakan İsmet İnönü’den bir telgrafı okuyor:

‘Menemen’de irtica ayaklanması oldu!’

Başbakan İnönü, İçişleri Bakanı Kaya ve Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ı Ankara’dan İstanbul’a çağırıyor. Edirne’de, temaslarını tamamladıktan sonra 25 Aralık sabahı Babaeski’den trenle İstanbul’a dönüyor ve Dolmabahçe Sarayı’nda kabinesiyle sabaha kadar süren bir toplantı yapıyor. Ordu Müfettişi Fahrettin Altay da Menemen’e yolcu ediliyor.

Mustafa Kemal çok üzülüyor ve ağzından şu sözcükler çıkıyor:

‘Menemen’i yıkın, ortasına kara bir taş dikin!’

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi de bir amentüdür

‘KIRKLARELİ Hareketi Derneği’ geçen salı günü Atatürk’ün Kırklareli’ne gelişinin 75. yıldönümü dolayısıyla bir panel düzenledi. Genç Cumhuriyet’in heyecanlı ve sancılı çağdaşlaşma sürecinde yaşananlar, bizim yönettiğimiz panelde ‘Atatürk Kırklareli’nde’ ve ‘Kurtuluş Savaşı’nda Trakya’ adlı kitapları bulunan araştırmacı-yazar Nazif Karaçam ve Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Hüseyin Salman ve Prof. Özcan Mert tarafından çarpıcı bir şekilde ortaya konuldu. Karaçam, ‘Bugün Türkiye’de irtica hareketleri nasıl sağ partilerin yarattığı bir tehlike ise 1930’daki Menemen olayı da Serbest Fırka’nın bir ürünüdür’ dedi. Prof. Salman, 1930’larda Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal ve siyasi tabloyu çarpıcı verilerle ortaya koydu. Prof. Mert de ‘İslam’ın amentüsü gibi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin de bir amentü olduğunu’ vurguladı.

Hars nedir

‘Osmanlı siyaseti gayri mütecanis (farklı) unsurlardan ve maddelerden meydana gelmişti. Bunlardan bir halita (karma) yapmak mümkün olmadığı için, Osmanlı siyaseti yerine yeni bir siyaset çıktı. O siyaset ulusal siyasettir. Türkçülük siyaseti idi. Bilindiği üzere her ulusun kendine özgü bir özelliği vardır. Hars (kültür) bu özellik ve bu karekter ile ifade edilir. Bence de en bilimsel olanı harsla uygarlığı birleştirmektir.’

(Atatürk’ün Kırklareli Türk Ocağı’ndaki konuşmasından...)