Ata Binmeyi Özledim
Bir atım olsun yanımda; duygularıma eşlik eden, bir de belki sevdayı en çok yakıştıracağım… Hiç olmayan ama sanki hep varmış gibi bende olup, bana aşk yazıları yazdıran; adsız ama yürekli birisiyle…
Ata binmeyi özledim.
Memleketimin yeşilin her tonuna sahip ormanlarının kıyılarında; özgür ruhu bedenine yapışmış kendinden deli bir ata binmeyi özledim.
Onun delicesine koşmasına eşlik etmek isteyen isyankâr yüreğimi özledim.
Arkama bakmadan saatsiz, zamansız sonsuza ulaşırcasına; kaybolmayı özledim.
Sonsuz gibi görünen ama bilinmeyen bir ormanın içinde dünya nimetlerinden kaçarcasına, kaybolurcasına ata binmeyi özledim.
Tıpkı mevsim yağmurlarının ağaçlarda saklanması gibi aklımı ardımda bırakıp, duygularımla, sessizliğimle, kimsesizliğimle kaybolmak istedim.
Kimsesiz kalırcasına; insanlardan uzaklara kaçmayı, kaçıp sonsuz özgürlüğün tadına doymak istedim.
Hesapsız, kitapsız ama özgürce…
Bir atım olsun yanımda; duygularıma eşlik eden, bir de belki sevdayı en çok yakıştıracağım… Hiç olmayan ama sanki hep varmış gibi bende olup, bana aşk yazıları yazdıran; adsız ama yürekli birisiyle…
Kim bilir belki de yürek sesimi sesi yapmış benden yürekli bir yoldaşla da ufuklarda kaybolmak var hayalde.
Yüreği yetenle, yürek alıp koşulsuz yüreğini verenle…
Onunla kaybolmak, insansız ama özgürlükte hovarda yeşillerin arasında; kimsesiz ormanların yalnız ve tek sahibi olurcasına kaybolmak isterim. Hem öyle bir isterim ki içime işleyen bu istek; ne anlatılır, ne anlaşılır.
Yaşanırken hiç bitmemesi istenecek kadar ruhun boşalmasıdır çünkü.
Ruhun boşalması…
Saflığı keşfetmek, yalansız dolansız bir ufukta çıplak kalmaktır.
Utanmadan, sıkılmadan yüreğinden estiği gibi bağırdıkça bağırabilmektir.
Kimsesiz ama herkesle berabermiş gibi hissetmektir.
Yaradan’a herkesten daha yakınmış gibi yerdeyken uçmaktır.
Tüm sahte sevdaları terk etmektir mesela.
Ve gerçek aşkı bulup, ona sımsıkı sarılarak yaşamaktır ruhun boşalması…
Arınmak gibidir; hayatın aleni ve gizli pisliklerinden.
Ne anlatılır, ne anlaşılır yani.
Sonra bağırmak isterim arınmışlığımla mesela; yanımdaki sonsuz güven duyacağım yoldaşımın yüreğine…
Ya da fısıldamak isterim; rüzgârın yapraklarla dansının ritmini bozmadan ama yüreğine bir kelebeğe dokunur gibi dokunarak.
Velhasıl yaşamak isterim onu; kendimi yaşatırken sessizliğimdeki haykırışlarımla.
Ama özgürce…
Ama olabildiğince…
Yıllar öncesinde çocukluğumda bıraktığım özgür ruhumu bulana kadar.
Bulup da gönül yoldaşıma özgürlüğümü mahkûm edene kadar…
Anlayacağınız hayallerimi bile terk edercesine ata binmeyi özledim.
Kendimi yakalamak ister gibi…
Kendimden kaçmak ister gibi…
Sessiz ama yüreklice…