BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Asya ekonomileri bölgesel büyüme için yeterli mi?

Asya ülkeleri, son yıllarda küresel ekonomik büyümenin temel itici gücü haline geldi. ABD ve AB'ye bağımlılıkları azaldı ve iç talep artış gösterdi. Peki Asya ekonomileri bu büyümeyi devam ettirebilecek mi?

Abone ol

Çin'in başını çektiği Asya ülkeleri, son yıllarda küresel ekonomik büyümenin temel itici gücü haline geldi.

Ancak gösterdikleri güçlü performansa rağmen, başarılarına ihtiyatla yaklaşılıyor.

Uzmanlar Asya ülkelerindeki büyümenin, Batı, ABD ve Avrupa'dan gelen talebe ''aşırı bağımlı'' olduğu konusunda uyarılarda bulunuyor.

ABD ve Avrupa'da büyüme yavaşladıkça, Asya'nın ihracata dayalı büyümesinin de duracağı endişesi hakim.

Ancak bu durum değişmeye başlıyor olabilir.

Çin Piyasa Araştırmaları Grubu yöneticisi Shaun Rein "Asya'daki tüketime bağlı bir küresel büyüme çağındayız" diyor.

Rein'e göre, "Asya büyük ekonomik güç olma arzusuna ulaştı. Artık küresel ekonomi ve ticaret konusunda ABD ile yarışıyor" diyor.

Asya içi ticaret

Uzmanların Asya'daki tüketimin arkasında durmalarının nedeni de bu.

Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi'ye göre Çin'in Asya ülkeleri ile yaptığı ticaret ABD ve Avrupa ile yaptığından çok daha fazla".

Pekin'in komşuları ile ticareti 2012 yılında 1.2 trilyon dolara ulaştı. Bu Avrupa Birliği ve ABD ile yaptığı ticaretin toplamından 120 milyon dolar daha fazla.

Bu eğilimin altında yatan birkaç etken var. Çin'de ürün ve hammadde tüketiminin artması gibi.

Çin, son yıllarda yaşadığı ekonomik büyüme ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu ve refah içinde yaşayan bir orta sınıf doğdu.

Artan gelir oranları, iç tüketimi ve dolayısıyla otomobil ve elektronik ürünler gibi ürünlerin ithalatını artırdı.

Aynı zamanda Çin'in büyümesinde temel etkenlerden biri olan büyük altyapı projeleri, Endonezya gibi zengin kaynaklara sahip ülkelerden hammade talebini de artırdı.

IHS Global Insight şirketinden Asya Pasifik bölgesi baş ekononomisti Rajiv Biswas "Asya ihracatına baktığınızda piyasaların kendisini büyük oranda yeniden düzenlediğini görürsünüz" diyor.

"Çin'in son on yıl içinde yaşadığı büyüme Asya'nın AB ve ABD'ye bağımlılığını büyük ölçüde azalttı."

Biswas, Çin ekonomisinin ABD ve AB'ye kıyasla daha hızlı büyümesinin beklendiğini, bu nedenle bağımlılığın gelecek on yıl daha da azalacağını belirtiyor.

Asya'da iç talep

İç talebin arttığı yer sadece Çin değil.

Bölgedeki Endonezya, Filipinler ve Tayland gibi diğer ülkelerde de son yıllarda iç tüketim artış göstermeye başladı.

Uzmanlar talebin artmasının nedeninin artan gelir oranları ve küresel ekonomik kriz karşısında büyümenin sağlanması için alınan önlemler olduğunu söylüyor.

Küresel ekonomik kriz ve euro bölgesi borç krizinin son yıllarda küresel talebi azalttığı ancak Asya ekonomilerinin büyümenin devamını sağlamak için iç tüketimi artıracak önlemler aldığını belirtiyorlar.

Barclays'te bir ekonomist Rahul Bajoria, "Küresel talebin azalmasının ve iç tüketimin artmasının Asya kıtası içinde ihracatı artırdığını" belirtiyor.

Diğer itici güç

Bajoria'nun değerlendirmesini, Filipinler, Endonezya, Singapur ve Tayland gibi 10 üyeli Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) açıkladığı ticaret oranı istatistikleri de doğruluyor.

Son rakamlar, 2011 yılı toplam ticaretinin yüzde 50'sinin ASEAN üyeleri arasında ya da Çin, Japonya ve Kuzey Kore ile yapıldığını gösteriyor.

ABD ve AB ile yapılan ticaret ise yüzde 25'ten daha az.

Uzmanlara göre ASEAN önümüzdeki senelerde bölgesel büyümeyi sağlamada daha önemli bir hale gelecek.

IHS Global Insight, ASEAN ülkelerinin 2012'deki 2.3 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hasıla oranının 2030 itibariyle 10 trilyon dolara çıkacağını tahmin ediyor.

Ayrıca bazı uzmanlar Asya'nın gelişmiş ekonomilerinde artan gelir oranlarının diğer ülkerde de tüketici talebini artırdığını söylüyor.

China Market Research Group'tan Rein "Çin'de maaşlar arttıkça birçok şirket Vietnam ya da Kamboçya gibi ülkelerde fabrikalar açıyor" diyor.

Rein, bu ülkelerde yatırım yapıldıkça, birçok kişinin yeni ve daha iyi işler bulmaya başladığını ve yeni bir orta sınıf orta sınıf oluştuğunu söylüyor.

Olası riskler

Ancak bu fırsatların yanısıra Asya içi ticaretin riskleri de var. Ağırlıklı olarak jeopolitik sorunlar nedeniyle.

Çin ve Japonya ilişkileri Doğu Çin Denizi'ndeki tartışmalı adalar nedeniyle son aylarda giderek gerginleşmeye başladı.

Geçen sene, gerginliğin tırmanması üzerine Çin'de Japonya karşıtı gösteriler düzenlendi ve bu da Çin'de Japon ürünlerinin satışını ve iki ülke arasındaki ticareti kötü etkiledi.

Uzmanlar, bu gerginliğin, iki ülke arasında her sene yaklaşık 345 milyar dolara varan ticareti olumsuz etkileyebileceğini söylüyor.

Güney ve Kuzey Kore ya da Çin ve Filipinler arasında yaşanan gerginliklerde olduğu gibi olası bir çatışma durumu bölgesel istikrara zarar verebilir.

IHS Global Insight'tan Biswas'a göre Asya'nın ekonomik büyümesinin devam etmesi bölgesel işbirliğine bağlı.

Aynı zamanda uzmanlar bölge ekonomisinin ABD ve AB'ye bağımlılığının azaldığını ve Çin'e giderek daha bağımlı bir hale geldiğini söylüyor.

Çin ekonomisinin kötüye gitmesi durumunda bunun bölgedeki ekonomik büyüme üzerinde ciddi etkisi olacağını belirtiyorlar.

Çin'deki büyümenin geçen sene düşeceği konusunda endişeler vardı.

Bu endişeler şimdi kısmen giderilmiş durumda, ancak uzmanlar yine de Asya ülkelerinin ihtiyatlı olması gerektiğini söylüyor.