BIST 9.720
DOLAR 35,22
EURO 36,73
ALTIN 2.967,46
HABER /  GÜNCEL

Asselborn dayağa tepki gösterdi

Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn Alman Deutschland Radio gündeme damgasını vuran troyka toplantısının perde arkasını anlattı.

Abone ol

Asselborn, "Pazartesi sabahı saat 7'de televizyonda görüntüleri görünce kendi kendime üç yolumuz olduğunu düşündüm: Bir herşeyin üzerine hiçbirşey olmamış gibi bir sünger çekmek-bu olmazdı, terketmek- bu yanlış olurdu ya da tamamen güçlü bir tepki. Sayın Abdullah Gül de yanlış bir görüntü ortaya çıktığını söyledi" dedi. Türkiye'ye, şimdiki, sonraki AB dönem başkanları ve AB Komisyonu yetkilisinin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile gerçekleştirdiği Troyka toplantısı için gelen Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Alman Deutschland Radio'nun sorularını yanıtladı. "TELEVİZYONDA SEYRETTİM ÜÇ YOL VARDI" İstanbul'daki olaylar için "vahşet" deyimini kullanan Asselborn, "Bu gibi görüntülerin gençlerde Türkiye gibi büyük bir ülke hakkında yanlış bir iz kalmasına neden olacağı bilinmeli. Bu Pazartesi sabahı saat 7'de görüntüleri görünce kendi kendime üç yolumuz olduğunu düşündüm: Bir, herşeyin üzerine hiçbirşey olmamış gibi bir sünger çekmek-bu olmazdı-, terketmek- bu yanlış olurdu- ya da güçlü bir tepki vermek. Sayın Abdullah Gül ile toplantıdan önce onbeş dakika özel bir görüşme yaptığımı söylemeliyim" dedi. GÜL BUNUN YANLIŞ OLDUĞUNU BELİRTİ Abdullah Gül için, "O da kendiliğinden bunun yanlış olduğunu, yanlış bir görüntü ortaya çıktığını belirtti" diyen Asselborn, Türkiye'de siyasilerin eyleme müdahaleyi eleştirmelerini olumlu bulduklarını belirtti. Asselborn, "Parlamentosunda belli yasaları kabul etmiş bir ülke aynı zamanda bunları uygulamalı da. Bu bağlamda örneğin işkenceye sıfır tolerans olmalı, düşünce özgürlüğü, toplanma, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğünde de bu gerçekleşmeli. Daha katedilecek çok fazla yol var" görüşünü savundu. Doğal olarak "yorgunluk" konusuna da dikkat çektiklerini belirten Asselborn, "Sayın Dışişleri Bakanı bize 'Türkiye bu üç senede sanki ilaç almış gibi oldu' dedi. Ben de kendisini yanıtladım: Bu belki doğru olabilir, ama onların sizi asimile etmeye ihtiyacı yok-zaten bu tamamiyle yanlış olurdu-, fakat bizim AB'yi savunan Türkiye ve Avrupalılar olarak ortak değerlerimiz var ve bunları geliştirerek birbirimize daha yakın oluruz." "YORGUNLUK ARTMAMALI 3 EKİM'DEN UZAĞA GİDEMEYİZ" Reform sürecinin durması bir yana sorgulanarak sürdürülmesini isteyen Asselborn, "Gençler yumrukla yere düşüyorlar, birbirlerini eziyorlar, iterek sıkıştırıyorlardı. Polisler ise ayakta coplarıyla onlara vuruyorlardı. Bu Türkiye'nin gelecekte olmak istediği saygın, açık ve hoşgörülü ülke değil. Bu nedenle yorgunluk artmamalı, çünkü Türkiye'de yorgunluk artarsa, belki görüşmelere 3 Ekim'de başlarız ama çok uzağa gidemeyiz" dedi. Son olayların Türkiye'nin AB'ye girişine karşı olanları güçlendirip güçlendirmeyeceğine ilişkin soruyu Asselborn, "Güçlendireceğine inanmıyorum. Burada AB'deki bazı ülkelere de bakmalıyız. Aynı zamanda biz de zaman zaman bu gibi hatalar yapıyoruz. Bu yanlış kabul edilmeli ve titiz bakılması gerektiğine inanıyorum. AB'nin Türkiye üzerinde baskısı olmasaydı, Avrupa'dan katkılar sağlamak isteyen bu 70 milyon nüfusu olan çok önemli ülkede şimdikinden çok daha kötü insan hakları ihlalleri olurdu" diye yanıtladı. Jean Asselborn, "Bu bizi cesaretlendirmeli. Sadece politik, ekonomik ve felsefi açıdan değil, orada insan haklarının daha iyi bir hale getirilmesi açısından Türkiye'yle bağlantımızı dürüst bir şekilde koruyoruz" dedi.