Asr-ı Saadette Ramazan
Ramazan geceleri, Kadir Gecesi nasıl ihya edildi? İftar ve sahur sofralarında neler vardı?
Abone olRamazan geceleri, Kadir Gecesi nasıl ihya edildi? İftar ve sahur sofralarında neler vardı?
Acaba Müslüman olarak bu soruların cevabını bilseydik Ramazanımız ve orucumuz daha bir anlamlı olmaz mıydı?
İşte bu amaçtan yola çıkan Dr. Hilal Kara ve Abdullah Kara çifti yukarda sıraladığımız sorulara cevap bulabilmek ve daha benzerİ pek çok konuda merak ettiğimiz uygulamalara ışık tutabilmek, Asr-ı Saadet’teki ramazan atmosferini bizlere yaşatabilmek için ciddi bir araştırmaya imza atmışlar. Tamamen ilk ve orijinal İslâmî kaynaklara dayanarak kaleme aldıkları bu eser Ramazan ayınızı Asr-ı Saadet’in gölgesinde yaşamanıza önemli bir basamak teşkil edecek bir muhtevaya sahip.
“” adıyla Nesil Yayınları tarafından yayınlanan kitap beş bölümden meydana geliyor. İlk iki bölümde oruç ve Ramazan hakkında tanıtıcı bilgilere yer veriliyor.
Üçüncü bölümden itibaren Asr-ı Saadet’te Ramazan ayının nasıl karşılandığı, oruca nasıl başlandığına dair bizzat hadis-i şeriflerden hareketle birbirinden ibretli hadiseler aktarılıyor. Ramazan günlerinden herhangi birisi zarfında sahurdan imsaka, gün boyunca ifa edilen ibadetlerden iftardan teravihe tüm ibadetlere dair bilgiler veriliyor. Bu yolla Asr-ı Saadet’te Resulüllah’n (a.s.m) ve Sahabe-i Kiram’ın yaşadığı her Ramazan günü an be an, vakit be vakit aktarılıyor.
Dr. Hilal Kara ve Abdullah Kara imzalı kitapta yer verilen dikkat çekici konulardan birisi de Ramazan ayında yer alan faziletli zaman dilimlerinin aktarıldığı bölüm. Ramazan’ın son on günü, Kadir Gecesinin önem ve mahiyeti ve Ramazanın sonundaki Bayram hakkında doğrudan hadis-i şeriflere yer veriliyor.
Kitabın son bölümünde ise Ramazan ayındaki faziletli ibadetlerle ilgili hadis-i şerifler naklediliyor. Kur’an-ı Kerim’in okunması, fakir ve muhtaçlara Allah rızası için infakta ve yardımda bulunulması, fıtır sadakası, itikaf sünneti hakkında örnek uygulamalar sunuluyor.
İşte kitaptan kısa bir bölüm:
RAMAZAN’IN GÖLGESİ
Allah Resûlü (a.s.m.) Ramazan’a son derece önem verir, onu aylar öncesinden büyük bir hasretle beklerdi. Recep ayı girdiğinde:
“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda hayırlı mübarek kıl! Bizi Ramazan’a eriştir!”[1] diye dua buyurarak özlemini dile getirirdi. Bu aylara duyduğu sevgiyi ve verdiği önemi ifade için:
“Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyururdu.[2]
Recep ayı gelince daha fazla ibadet yapmaya başlayan Efendimiz, nerdeyse bütün ayı oruçla geçirirdi.
Osman b. Hakîm anlatıyor:
“Recep ayı gelince Saîd b. Cübeyr’e:
– Recep ayında oruç tutmamız gerekir mi? diye sordum.
– Allah Resûlü (a.s.m.) bazı yıllarda o kadar çok oruç tutardı ki kendi kendimize:
– Herhalde Allah Resûlü (a.s.m.) orucunu hiç açmayacak ayın tamamını oruçla geçirecek derdik. (Efendimiz Recep ayını oruçla geçirerek önemine işaret buyurduktan sonra, ümmetine sorumluluk yüklemek istemedi.) Bazı yıllar da ise o kadar az oruç tutardı ki biz içimizden:
– Herhalde bu ay hiç oruç tutmayacak, derdik.”[3]
Şaban ayı girip Ramazan yaklaşınca Allah Resûlü (a.s.m.) onu karşılamak için daha çok oruç tutar, sahabelerini de bu ayı ihya etmeye teşvik ederdi.[4]
Hz. Âişe anlatıyor:
“Allah Resûlü (a.s.m.) hiçbir ayda Şaban ayından daha fazla oruç tutmazdı. Şaban ayının (nerdeyse) tamamını oruç tutarak geçirir sahabelerini ibadete teşvik eder, ölçülü olmaları için uyarırdı:
– Gücünüz yettiğince ibadet edin! Siz bıkmadıkça Allah bıkmaz. Allah Resûlü’nün (a.s.m.) en çok sevdiği namaz, az da olsa devamlı kılınandı. Bir namaz kıldığı zaman ömür boyu onu devam ettirirdi.[5]
Ümmü Seleme ve Âişe (r.anhüma) annelerimizin bildirdiğine göre, Şaban ayının son günlerini oruçlu geçirmeyi âdet eden Efendimiz, Ramazan’a ulaşıncaya kadar oruca devam ederdi.[6]
Allah Resûlü’nün (a.s.m.) Şaban ayında çok oruç tutması Üsâme b. Zeyd’in (r.a.) de dikkatini çekmişti. Bir gün:
– Yâ Resûlallah! Başka aylarda Şaban ayındaki kadar oruç tuttuğunu görmedim. Bunun sebebi nedir? diye sorunca Efendimiz (a.s.m.):
– Recep ile Ramazan arasında kalan bir ay olduğu için insanlar onun hakkında gafil davranıyor. Hâlbuki bu ay amellerin âlemlerin Rabbine yükseldiği aydır. Amelim Rabbime yükselirken oruçlu olmak isterim, buyurdu.[7]
SEMADA KARŞILANAN RAMAZAN
Ramazan yaklaşınca melekler, cennet, bütün semavât ona hazırlık yapar. Bu hazırlığı anlatan Allah Resûlü (a.s.m.) şöyle buyurur:
“Ümmetim Ramazan’ın faziletini tam olarak bilse, bütün günlerin Ramazan olmasını isterdi. Her yıl cennet Ramazan için hazırlık yapar, süslenir. Ramazan’ın ilk günü gelince Arş’ın altında bir rüzgâr esmeye başlar. Rüzgârın etkisi ile cennet ağaçlarının yaprakları sallanır. Bunu gören huriler:
– Ey Rabbimiz! Bu ayda bize gözümüzü aydın edecek, gözleri aydın olacak eşler ver. Bu ayda bir gün oruç tutan herkes mutlaka inciden yapılı içi Allah’ın nimetleri ile dolu bir çadırda huri’l-ayn’dan biri ile evlenir. Her bir kişinin üzerinde birbirinden farklı renkler ve kokuda yetmiş elbise olacak.
Orada her kişiye yetmiş bin görevli hizmet edecek. Her birinin elinde altın tepsi olan bu hizmetliler, birbirinden leziz yemekleri oruç tutan kişiye sunacak. Hiçbir lokmanın tadı bir başkasına benzemeyecek. Her kişiye yetmiş sedir hazırlanacak. Her sedirin üzerinde yetmiş yatak olacak. Kırmızı yakuttan olan bu yatakların ayakları altın, işlemeleri inci mercan olacak. Bütün bunlar diğer ameller için değil, yalnızca bir günlük oruç için hazırlanacak.
Cennet bekçisine hitap eden Allah (c.c.) ona:
– Ey Rıdvan! Cennetin kapılarını aç! buyurur. Sonra cehennem bekçisine döner:
– Ey Malik! Muhammed ümmetinden oruç tutanlara cehennem kapılarını kapat! buyurur. Ardından Cebrâil’e (a.s.) şeytanların bağlanmasını emreder.[8]
Bir başka hadiste bu hazırlıktan şöyle bahsedilir:
“Ramazan ayının ilk gecesi olunca şeytanlar ve azgın cinler bağlanır. Hiç biri bu ayda açılmamak üzere cehennem kapıları kapanır, hiç biri kapanmamak üzere bütün cennet kapıları açılır. Derken bir münadi:
– Ey hayır isteyen ona yönel! Ey kötülük isteyen ondan uzak dur! diye seslenir. Ramazan’ın girmesi ile her gece pek çok kişi cehennemden azat olur.[9]
Gün gün, saat saat Allah Resûlü (a.s.m.) ve Sahâbe-i Kirâm’ın Ramazanını yakından okumak, tanımak ve örnek almak isteyenler için ideal bir kitap.