Aspirinin ilk kez Selçuklu döneminde kullanıldığı ortaya çıktı. İddialar ise bilimsel kanıtlarıyla ortaya konuldu.
Abone ol Hammaddesi söğüt ağacı yaprakları ve kabukları olan asprinin, 800 yıl önce Selçuklu devletinin 1204 yılında yaptırdığı ilk tıp medresesi olan Gevher Nesibe Şifahanesi'nde romatizma hastalıklarına karşı kullanıldığı iddia edildi. İddiayı Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ekrem Aktaş da doğruladı.Asetilsalisik asit yani kısaca ASA olarak adlandırılan aspirin, genellikle küçük çaplı ağrı ve sızılar için kullanılan ağrı kesici bir ilaç olarak biliniyor. Aspirinin bilinen tarihçesi ise 100 yıl öncesine dayanıyor. Ancak hammaddesi söğüt ağacı yaprakları ve kabukları olan aspirinin 800 yıl önce ağrı kesici ve romatizma hastalıklarına karşı tedavide kullanılan ilaç olduğu ortaya çıktı. Dünyanın ilk tıp medresesi ve hastanesi olarak kabul edilen Selçuklu Devleti'nin 1204 yılında yaptırdığı Gevher Nesibe Şifahanesi'nde hekimlerce hastalara tedavi amaçlı veriliyordu.
Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ekrem Aktaş, Gevher Nesibe Şifahanesi kayıtlarının incelendiğinde aspirinin 800 yıl önce ağrı kesici olarak kullanıldığını söylüyor. Aynı zamanda Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Ekrem Aktaş, 800 yıl önce Selçuklu Devleti'nin kurduğu ve 1800'lü yıllara kadar hizmet veren Gevher Nesibe Şifahanesi'nin, hastaları tedavide kullanılmak üzere ilaç araştırmaları ve üretimi yaptığını belirtiyor. Prof. Dr. Ekrem Aktaş, halk arasında söğüt ağacının altında uyumanın, baş ağrısına ve yorgunluğa iyi geldiği yönündeki inanışı hatırlatarak şöyle konuşuyor: "1204 yılında kurulan şifahanenin kadrosuna baktığımızda bir eczacı olduğunu görüyoruz. Hastane ile ilgili kayıtları incelediğimizde ise çeşitli bitki ve kimyasallar kullanılarak ilaç üretimi yapıldığını anlıyoruz. Eczacılık bölümünün yaptığı faaliyetlerle ilgili kayıtları incelediğimizde bugün bile kullanılmakta olan aspirinin söğüt ağacı yaprakları ile ağacın kabuklarından üretilerek ağrı kesici ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını biliyoruz. 100 yıllık geçmişi olduğu belirtilen aspirinin, Avrupa'da sentetik hale getirilerek üretimine devam edilmiştir."
Prof. Dr. Aktaş, şifahane kayıtlarında, farklı türden bitkilerden farklı hastalıkların tedavisinde kullanılmak amacıyla ilaçlar üretildiğine ifade etti. Mısır püskülünün idrar söktürücü, öksüz çiğdem otunun gut hastalığının tedavisinde ilaç olarak kullanıldığına dikkat çekti. Aktaş, şifahane ile ilgili Selçuklu Devleti'nden itibaren Osmanlı Devleti döneminde de verilen hizmetleriyle ilgili devlet arşivlerinden bilgilere ulaştıklarını dile getirdi.
Erciyes Üniversitesi tarafından Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılan 800 yıllık yapı halen ayakta duruyor. Bu tıp medresesi, II. Kılıçaslan'ın kızı ve Gıyaseddin Keyhüsrev'in kız kardeşi olan Gevher Nesibe Sultan adına, babası ve erkek kardeşi tarafından 1204 yılında inşa ettirilmiş. Şifahane zaman zaman ara vermesine rağmen Osmanlı Devleti döneminde 1800'lü yılların sonuna kadar hizmet verdi. Kitabesinden Gevher Nesibe Sultan Şifahanesi'nin, ilk kadrosunda, biri başhekim olmak üzere 2 hekim, 1 cerrah, 1 göz hekimi, 1 eczacı ve 1 idareci bulunduğu öğrenilmektedir.