15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün sonra Beştepe'de gerçekleşen liderler zirvesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ ile mücadelede önerilerini sorduğu Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Kadıköy'de 4 tane İmam Hatip Lisesi varken, neden 5'incisini açma gereği duyuyorsunuz?" diye yanıt verdiği ortaya çıktı.
Abone ol15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün sonra Beştepe'de FETÖ ile mücadele kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Binali Yıldırım Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'yi kabul ettiği toplantıda konuşulanlar 3 yıl sonra bir kez daha gündemde.
Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık, abisi İnternethaber Yayın Grubu Başkanı Hadi Özışık ile birlikte geçtiğimiz günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi makamında ziyaret etti. 2 saate yakın süren görüşmede 3 yıl önceki toplantının perde arkasını Özışık, "Vay anasını" başlıklı yazısında paylaştı. Özışık, ilk olarak o 25 Temmuz 2016'da konuşulanları anlattı:
"CHP lideri, darbe girişimi ile ilgili ya da FETÖ ile ilgili tek kelime söyleme gereği duymadan kendisini çok rahatsız eden bir konuyu dile getiriyor.
"Kadıköy'de 4 tane İmam Hatip Lisesi varken, neden 5'incisini açma gereği duyuyorsunuz?" sorusunu yöneltiyor.
Ortam buz kesiyor!
Liderler şok olmuş vaziyette CHP liderinin yüzüne bakakalıyor!
Cumhurbaşkanı bir yanlış anlama olduğunu düşünerek soruyu anlamadığını söylüyor. Kılıçdaroğlu, "Kadıköy'de 4 tane İmam Hatip Lisesi varken, neden 5'incisini açma gereği duyuyorsunuz?" diye tekrar soruyor.
Kısa bir sessizlikten sonra Cumhurbaşkanı gayet sakin bir şekilde “Darbe girişimi sonrası darbecilerle mücadele konusunda bizlere bir tavsiyeniz olacak mı?” diye tekrar soruyor.
CHP lideri, demokrasiden ve hukuktan bahsederek darbeye karışanların adil yargılanması gerektiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı darbecilerin yakalandığını ve hukukun ellerine teslim edildiğini belirtiyor."
Bahçeli doğruladı
Toplantıda konuşulanları daha önce duyduğunu ancak doğru olduğuna ihtimal vermediğini hatırlatan Özışık, Bahçeli ile yaptıkları görüşmede MHP liderinin o toplantıda konuşulanları doğruladığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Benim inanmadığım, mümkün görmediğim, asla ve kata ihtimal vermediğim o söylentiyi doğrulamaz mı!
Dönüp yanımda oturan Hadi Özışık'a baktım. Gözleri tır farı gibi açılmış, ağzı açık şekilde ve şoke olmuş bir hâlde dinliyor! Zaten o gün bugündür mesele her aklına geldiğinde "Vay anasını ya!" deyip duruyor.
Hakikaten de vay anasını yani...
Yani bu adam ülkenin ikinci büyük partisinin, dahası Atatürk'ün koltuğunda oturuyor. Dahanın dahası, pek çok irili ufaklı parti bu adamın kuyruğuna takılmış "O, ülkeye huzur ve demokrasi getirecek" diyor, "Ülkeyi girdiği sıkıntılardan ancak bu adam kurtarabilir" diye inanıyor.
E yani, "Vay anasını" demeyeceksin de ne diyeceksin kardeşim!