BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,43
ALTIN 2.925,89
HABER /  GÜNCEL

Aşkın'ın dosyasında CHP'nin adı var!

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın 'çete kurmak'la suçlandığı savcılık iddianamesinde CHP Van İl Başkanlığı'nın da adı geçiyor. İşte çarpıcı ayrıntılar.

Abone ol

Rektör Yücel Aşkın'ın "çete kurmak"la suçlandığı savcılık iddianamesinde, CHP Van İl Başkanlığı'nın da adı geçiyor!.. Mahkeme dosyalarında, CHP'nin, Rektör Aşkın'a verdiği "işe alınacak kişilerin isim listesi"nin de bulunduğu ifade ediliyor.

Deniz Baykal'ın; hakkında "yüz kızartıcı suç", "çetecilik" suçlamaları bulunan rektörü bir grup "yandaş" gazeteciyle birlikte ziyaretinin ardından, Vakit'in sorularını cevaplandırırken, "Aşkın'la ilgili bir iddianame var, azıcık hukuk nosyonu olan kaldırır atar, iddianamenin tutar tarafı yok" şeklinde ifadeler kullanması, hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Hukukçular, bu sözlerin Anamuhalefet Lideri'nin yargıyı hiçe saydığının delili olduğunu söylediler. Mahkeme dosyalarında, CHP İl Başkanlığı'nın, Van YYÜ Rektörü'ne, işe alınacak kişilerin isim listesini verdiğine ilişkin kayıtların olduğunu hatırlatan hukukçular, "CHP ve lideri panikte. Bu dava kendilerini de ilgilendirdiği için bir an önce tahliye kararının çıkması için bastırıyorlar" dediler.

Vakit'e değerlendirmelerde bulunan avukat Hüsnü Tuna, davanın CHP'yle bağlantısına dikkat çekti: "Deniz Baykal yargıya baskı türünden açıklamalarını sürdürmeye devam ediyor. Duruşma öncesi Yücel Aşkın'ı ziyaret etmek suretiyle bir yönüyle Aşkın'a destek veriyor. Önümüzdeki Çarşamba günü duruşma var. Bu duruşmaya kadar ki sürede yargıyı baskı altında tutmak istiyor. Daha doğrusu heyeti baskı altına alma faaliyetlerini sürdüreceklerini bu açıklamaları ile ortaya koyuyor. Yücel Aşkın'ı tahliye ettirene kadar mahkeme üzerinde baskı kuracaklar. Baykal'ın tavrı Çarşamba gününe kadar mahkeme üzerinde baskı oluşturarak, Yücel Aşkın'ın tahliyesini sağlamaya yönelik bir girişim. Aynı zamanda bu mahkemenin sonucuna da etki etmeyi amaçlayan bir girişim. Mahkeme kayıtları arasında, Van CHP İl Başkanlığı'nın işe alınmasını istediği birçok kişi için, Rektörlüğe isim verdiği belirtiliyor. Dolayısıyla bu dava bir yönüyle CHP ile de ilgili. CHP'nin iktidarı kadrolaşmayla suçladığı bu dönemde üniversitelerde CHP'nin kadrolaşmasına yönelik vesikaları da içeriyor bu dosya. O açıdan bu dosyanın bir şekilde kapanmasını sağlamak için en başta Baykal ve CHP'liler tüm gayretlerini Yücel Aşkın'ın tahliyesi yolunda sarf edecekler."

MAHKEMEYE BASKI

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak ise, Baykal'ın tavrını şu şekilde değerlendirdi:
"Türkiye Cumhuriyeti devleti, beğenseniz de beğenmeseniz de bir hukuk devletidir. Anayasası'nda kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir ve bunların birbiri alanına girmemesi anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 138. maddesine göre hakimler kararlarını kanuna, hukuka ve vicdanlarına göre verirler. Yücel Aşkın hakkındaki mahkeme devam ediyor. Dosya, hakim önüne gelmiştir. Şu veya bu şekilde mahkemeyi etkileyecek bir beyan sorumluluk ilkesi ve Anayasa'nın ruhuna ters düşer. Bu durumda yargıya güvenen, hukuka saygılı, Anayasa'ya güvenen herkes mahkeme kararını beklemelidir. Aksi taktirde yargının saygınlığı da hukuka olan güven zedelenir. Hatırlatırım; Sayın Şevket Kazan kendi özel arabasıyla sessiz sedasız, Bekir Yıldız'ı ziyarete gitmişti. Kendisi o dönemde hem Adalet Bakanı'ydı, hem de Partisi'nin Halkla İlişkiler Başkanı'ydı. Bu sessiz sedasız ziyaretle ilgili nasıl bir hava oluşturulduğunu biliyoruz. Bir de Van'a bakın. Aylardır; rektörler, siyasi ekipler Van'a gidip geliyor. Türlü açıklamalar yapılıyor. Bunlar elbette yargıyı etkileyecektir.

Mehmet Âkif'in dizeleriyle söylemek gerekirse, 'Beşerin adli masal, hak güçlünündür yalnız / Dövülen mahkemeden kovulur, çünkü cılız..'

HÜKÜM ÖNCESİ KONUŞAMAZ!..

"Yargı önündeki herhangi bir dosya için bir siyasi parti genel başkanının böyle bir beyanatta bulunması bir yana, taraf avukatları bile duruşma öncesi iddianameye ilişkin konuşamaz" diyen Avukat Yakup Erikel de sözlerini şöyle sürdürdü:

"Baykal hangi sıfatla bu ziyareti gerçekleştirdi, bilemiyorum. İster avukat sıfatı, isterse siyasi parti başkanı sıfatıyla yapılmış olsun bu açıklamalar hukuku etkilemek anlamını taşır. İddianameyi ancak iddianame heyeti geri gönderebilir, ya da yetersiz bulabilir. Taraf avukatları bile ancak duruşma salonunda savunma yaparken delilleri ortaya koyabilirler. İddianame hakim savcı ve duruşma heyeti arasında olur. Bunun dışında herhangi birisinin beyanda bulunma yetkisi yoktur. Ancak hüküm verildikten sonra konuşulabilir. Baykal'ın açıklamaları hukukun yerine getirilmesinin olumsuz etkiler. Hatırlayacaksınız, Şevket Kazan 28 Şubat döneminde Adalet Bakanı olduğu halde Bekir Yıldız'ı ziyaret etmişti. Bu yargıyı etkilemeye yönelik olarak değerlendirilmiş ve Refah Partisi'nin kapatılmasında da önemli bir rol oynamıştır. Baykal'ın bir tutuklu hakkında düzenlenen iddianame ile ilgili konuşması son derece yanlıştır."