Uludere'de hayatını kaybeden 34 kişinin akrabaları hala ölüm yolunda kaçağa devam ediyor. İşte kendi ağızlarından o anlar...
Abone olsavaş uçaklarının bombalarıyla ölen 34 kişinin yakınlarıyla birlikte ‘kaçağa’ gitti. Karla kaplı sarp kayalıklar aşılarak Kuzey Irak’a geçen konvoy ilerlerken, Durukan Uludere olayını tanıklarından dinledi.
Kaçakçılar, yaptıkları işi tüm yetkililerin bildiğini, gittikleri güzergâhta askerler tarafından izlendiklerini, ‘Heron’ların tepelerinde dolaştığını kimin PKK’lı kimin köy halkından olduğunun net şekilde ortada olduğunu söyledi.
34 kişinin yaşamını yitirdiği olayda ölenlerin PKK’lı değil ‘sınır ticareti’ yapan kaçakçı, 17’sinin çocuk, tamamının ise akraba olduğu ortaya çıktı. Gündeme köyün Kürtçe adı olan ‘Roboski olayı’ diğer adıyla da ‘Uludere olayı’ olarak geldi.
Namık Durukan'ın ağzından 'kaçak' yolculuğu...
PKK'YA VERGİ ÖDÜYORLAR MI?
Irak ve İran sınır hattında yapılan kaçakçılık her zaman tartışma konusu olmaya devam etmiş. Aslında 34 kişinin ölümü ile uzun yıllardır bölge insanının gerçeği olan kaçakçılık yeniden tartışma konusu olunca, kaçakçılığın nasıl yapıldığı, neler getirildiği, getirilen maldan ne kadar para kazanıldığı, kaçakçıların kendi ağzından her ne kadar anlatıldıysa da iddialar sürüp gitti.
Kaçakçıların, PKK’nın denetimindeki bölgeden geçtiği, örgütle temas halinde olduğu, örgüte vergi ödedikleri çok sayıda iddia ortaya atıldı. Kaçaklığın nasıl yapıldığını anlamanın en kestirme yolu ise onlarla birlikte kaçağa gitmekti. 34 kişinin öldüğü güzergahta katır konvoyu ile kaçakçılarla Kuzey Irak topraklarına geçtik, kaçakçıların zorlu ve tehlikeli yolculuğuna tanıklık ettik, onların ağzından olay öncesi, olay sırası ve sonrasına dair değerlendirmelerini aldık.
TEK GEÇİM KAYNAKLARI
Aslında kaçakçılık dağlık ve geçit vermez sınır kesimlerinde yaşayan halkın tek geçim kaynağı. Irak ve İran sınırından Türkiye’ye akaryakıt, sigara getiren kaçakçılar kazandıkları para ile ailelerini geçindiriyor. Roboski’de 34 kişinin ölümü ile gündeme gelen kaçakçılık nedeniyle İran sınırında her yıl sınır ihlali yapan 50’den fazla insan hayatını kaybediyor. Bölgenin gerçeği olan kaçakçılık, vazgeçilmez bir gelir kapısı olarak görülüyor.
Sınır hattında Kuzey Irak topraklarında Uludere’nin karşısındaki Keşan ve Şemdinli’nin karşısına düşen bölge olmak üzere iki büyük kaçak pazarı var. Pazarda mazot, çay, şeker, un ve değişik ihtiyaç maddeleri katırlara yüklenerek Türkiye’ye geçiriliyor.
FENERBAHÇE'DE DÜNYANIN KONUŞACAĞI BİR YILDIZ DOĞUYOR. SON DAKİKA SPOR HABERLİRİ İÇİN TIKLAYIN |
ASKERLER TANIYORLAR
Kuzey Irak topraklarındaki kaçak pazarı, serbest bölge gibi çalışıyor. Sınırın üç kilometre ötesinde kurulan kaçak pazarından aldıklarını katırlara yükleyen kaçakçılar, aynı gün bazen bir gün sonra Türkiye’ye giriş yapıyor. Kuzey Irak’a giderken de gelirken de kaçakçılar, hakim tepelerde konuşlanan askerler tarafından yakından izleniyor, hatta gidenlerin sayısı bile not tutuluyor. Kaçağa gidenler genelde civar köylerden olduğu için onları izleyen askeri birimler tarafından tanınıyorlar.
GİZLİ SAKLI YAPMIYORUZ ASKERLER BİZİ İZLİYOR
Bazen yürüyerek, bazen de katır sırtına binerek, yola devam ettik. Yükseklere çıkıldıkça kar kalınlığı artmaya başladı. Dağlık bölgede kar kalınlığı 40 santime kadar çıkıyordu. Kaçakçılar, katırları ile sınırı geçerken, olayın yaşandığı yere vardıklarında bakışları, yüz şekilleri ve hareketlerinde farklılık hemen göze çarpıyor. ‘Beyaz Meydan’ olarak anılan sınırın sıfır noktasında en önde, bindiğim katırın yularını çeken Beyttüşebaplı 24 yaşındaki Salih, ortada, kardeşi dahil bir çok akrabasını kaybeden Sait, onun arkasında 30 yıldır kaçağa gittiğini belirten 9 çocuk babası Roboskili ağır ağır ilerliyor. 30 yıldır kaçakçılık yapan köylü, Beyaz Meydan’ın en tepesinde mevzilenen askerleri göstererek, “Bakın, orada askerler var. Bizi adım adım izliyorlar, gözlüyorlar. Her hareketimizi kontrol ediyorlar. Biz gizli saklı bir şey yapmıyoruz, bu her ne kadar kaçakçılık olarak görülse de biz geçimimizi bunun üzerinden sağlıyoruz” diyor.
AYNI KORKUYU YAŞIYORUZ
Bombalamada iki kardeşini kaybeden 34 yaşındaki İdris Encü, 15 yıldan beri kaçağa gidiyor. Amcasının da kaçağa giderken mayına basarak öldüğünü belirten İdris Encü, şöyle konuştu:
“14 yaşından beri kaçağa giderim. İlk kez böyle bir olayla karşılaştık. Amcam Ramazan, ben 15 yaşımdayken sınırda mayına basıp öldü. Biz de aynı korkuyu yaşıyoruz, çok korkuyoruz. Son olayda kardeşlerim 13 yaşındaki Orhan, 16 yaşındaki Zeydan’ı kaybettik. Orhan, babama, ‘Bana bilgisayar al’ dedi. ‘Sen almazsan ben kaçağa gideceğim, okul harçlığımı çıkaracağım’ diyordu Biz her gidip gelişte, aynı korkuyu yaşıyoruz.”
YEMİN EDERİM PKK İLE ALAKAMIZ YOK
İdris’e, kaçağa giderken PKK’lılarla karşılaşıp karşılaşmadığını soruyoruz. Verdiği yanıt “Hayır, hayır, hayır...” oluyor. İdris, konuyu biraz daha açarak, şöyle devam ediyor:
“Hiç alakamız yok. Biz zaten onları göremiyoruz. Ne biz onların yanına, ne onlar bizim yanımıza geliyor. Biz malı yakın yerden alıyoruz. Köyde yaşayanların hepsi korucu ve çocuklarıdır; o nedenle uzağa gidemiyoruz. Yemin ederim hiç PKK’lı bizimle ne gitti ne geldi. Hiç kimseye gidip gelmiyor. Ekmek mücadelesi veriyoruz. Benim 6 çocuğum var, hiçbir gelirim yok. Çocukları okutuyorum. Ayda 3-4 kez gidiyorum, 400-500 TL kazanıyorum. Devletten bir şeyler bekliyoruz, ama hiçbir ışık göremiyoruz ki.. Devletten iş alanı yaratmasını bekliyoruz. İşimiz olsa biz kendi canımızı riske atmayız. Mayına basacağız, asker bizi vuracak, havan, uçak bizi vuracak diye korkuyoruz. Keyfimizden gelmiyoruz, çok zor durumdayız. Bunanın şartları çok zor. 50-60 milyon için canımızı ortaya koyuyoruz. Cocuklarımız için, açlıktan. Burada hayvancılık yok, fabrika yok. Sadece gelirimiz buradan."