Askeri casusluk'ta bilinmeyen ayrıntı. Koşaner bakın neyin iddianameye girmesini Erdoğan'la konuşarak engellemiş.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Devletin en önemli birimlerindeki kişilerin ağa düşürüldü askeri casusluk ve fuhuş davasında çarpıcı ayrıntılar ortaya çıktı.
2010 yılında başlayan soruşturmada devletin güvenliğini sarsacak skandal belgelerin ele geçirildiği ancak bu belgelerinn iddianameyi girmesini dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in Başbakan Erdoğan'dan ricasıyla engellenmiş.
İddialara göre bu belgeler su yüzüne çıkarsa savaş çıkaracak kadar uluslarası kaos yaratacak belgeler bulunuyor.
Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Aslan bugünkü yazısında Cevheri Güven'in yeni kitabı "Bal tuzağı: Bel altı istihbarat"'taki çarpıcı kısımları ele aldı.
Aslan kitapta devlet içerisindeki üst düzey görevlilerin 'bal tuzağı' adı verilerek kadın ve cinselliği kullanarak tuzağa düşürüldüğü askeri casusluk davasına dikkat çekti. Aslan yazısına şöyle devam etti:
İstihbarat dünyasının da en eski ve en yaygın yöntemlerinden biri olarak bilinir.
Cevheri Güven'in kitabında bu konuda hayli zengin örnekler var. Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosu, MHP yöneticilerini istifaya götüren kaset skandalları gibi olaylara ilişkin bilinmeyen ayrıntılar da var.
Kritik isimlerden biri
Ancak askeri casusluk ve fuhuş skandalı ile ilgili ayrıntılar dudak uçuklatacak cinsten. Hatırlanacağı gibi 2010 ortasında başlayan soruşturmada devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeler ele geçirildi.
Aynı zamanda çetenin elinde çok sayıda şantaj görüntüleri de bulundu. İşin içine yabancı istihbarat örgütleri ve üçüncü ülkeler de girmişti.
Hatta o dönemde başkentin kritik isimlerinden birisi durumun vahametini anlatmak için "Bırakın devletin yatak odasına girmeyi, oraya kamera kurup yayın yapmışlar" demişti. Savcılığın araştırması TSK'dan sızan belgelerin savaş çıkartabilecek nitelikte olduğunu ortaya koydu.
Fotoğraf ürkütücüydü ve emniyet elindeki bilgileri MİT ile paylaştı. MİT'in çalışması da verileri teyit edince devletin zirvesi konudan haberdar edildi. Başbakan, Cumhurbaşkanı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Koşaner'e birer dosya gönderildi. Karargahta olağanüstü ve saatler süren bir toplantı yapıldı.
Kitaptan devam edelim (syf 209):
"Savcılığın gönderdiği belgeler incelendikçe komutanlar hop oturup hop kalkıyordu. Belgeler arasında Türkiye'nin komşu ülkelerde yaptığı bazı gizli operasyonlar da yer alıyordu. Bunlardan bazıları uluslararası hukuk kurallarına ve diplomasiye aykırı örtülü operasyonlardı ve savaş sebebi sayılacak nitelik taşıyordu.
Karargahtaki toplantıda Org. Koşaner hayatının en zor anlarını yaşıyordu. Bir taraftan TSK'nın fuhuş yoluyla adeta hallaç pamuğuna çevrilmiş olmasının getirdiği itibar erozyonu diğer taraftan durumun daha da vahimleşme ihtimali. Savcılık, örtülü operasyonlar ve çok gizli belgeleri iddianamenin ek klasörüne koyduğu an uluslararası bir kriz çıkması söz konusuydu.
Ayrı bir klasör yapıldı
Uzun değerlendirmeler sonunda taktik belirlendi. Komuta kademesi hayatlarının en zor kararını aldı. Başbakan Erdoğan'a gidilecek ve "Bu soruşturmada kimi alırsanız alın ama bu belgeleri soruşturma dosyasından çıkartın" denecekti.
Soruşturma dosyasından çıkarılması istenen belgeler belirlendi ve ayrı bir klasör yapıldı.
Koşaner hayatının en ağır yükünü alarak Başbakan Erdoğan'a gitti. İkilinin uzun görüşmesinden sonra Koşaner karargaha dönerken oldukça rahatlamıştı.
Kitapta, karargahın gizli belgeler için savcılık nezdinde girişimleri de detaylıca anlatıyor.
Sonuçta çok hassas bilgi ve belgeler iddianameye konmayıp doğrudan adli emanete alındı. Böylece uluslararası bir skandal önlenmiş oldu. Bu uzun alıntıları yaptım çünkü hem İstanbul hem İzmir merkezli davalarla ilgili çok spekülasyon yapıldı. Hatta geçtiğimiz günlerde İzmir'de olaylı duruşmalar da oldu.
Ergenekon ve Balyoz'a karşı çevreler casusluk ve fuhuş davasına da esastan itiraz ettiler. Ancak bunu yaparken yaklaşık 400 sanıklı dava ile ilgili komuta kademesinin sessiz kalmasına hiç kafa yormadılar. Güven'in kitabı o dönemin bilinmeyenlerine ışık tutuyor.