Corona virüs salgınında en ağır yükü omuzlayan sağlıkçılar artık yorgun. Aylardır ölümle burun burunalar. İçlerinden tedbirlere uymayanları vatan hainliğiyle suçlayanlar da var. Psikolog ve psikiyatrlar doktorların duygusal çıkışlarının anlaşılır olduğunu ancak halka daha pozitif bir dille yaklaşılması gerektiğini söylüyor.
Abone olCorona virüs salgınının Türkiye’ye de sıçradığı Mart ayından beri pandeminin en büyük savaşçıları sağlık çalışanları. 10 aydır bu dönemin en fedakar kişileri olarak ailelerini görmeden, izin kullanmadan çalıştılar. Bu da elbette sağlık çalışanlarının psikolojilerini zorluyor. Son günlerde kurallara uymayan ve aşı olmak istemediğini söyleyenlere karşı 'vatan hainliği'ne varan suçlamalar da oluyor.
Son olarak Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yılmaz “Maalesef içimizde kurallara uymayan, benim vatan haini olarak adlandırdığım bir grup var. Bizler cephede savaşırken onlar villalarda parti veriyor. Yaklaşık 40-50 kişinin aynı evden çıktığını görüyoruz. Siz istediğiniz kadar cephede savaşın, arka planda vatan haini kişiler bu tutumlarına devam ederse bizim bunun üstesinden gelmemiz çok zor” dedi.
Peki bu tip sert açıklamalar halk nezdinde işe yarar mı yoksa geri mi teper? Hürriyet gazetesinden Ece Çelik bu sorunun cevabını uzmanlara sordu.
''Aşının önemi topluma bilim insanlarınca anlatılmalıdır''
- Psikiyatrist Dr. Samuray Özdemir: Sağlık çalışanları dünyanın her yerinde hem fiziksel hem ruhsal anlamda yorulmaya başladılar; araştırmalar tükenmişlik sendromunun giderek artan oranlarda görünür olmaya başladığına işaret ediyor. Salgınla mücadelede toplumun bazı kesimlerinin alınması gereken önlemlere uymaması zaten “Boşuna mı ölüyoruz?” diyen sağlık çalışanlarını ümitsizliğe ve toplumsal aidiyet duygularını yeniden gözden geçirmeye itiyor. Pandemiden kurtulmanın tek yolu olan aşıya bazı kesimlerin şüpheci yaklaşımı maalesef sağlıkçının çaresizlik hissetmesine yol açıyor. Ancak toplumun koşulsuz desteğini arkalarında hissettikleri sürece güçlerini yeniden kazanabilecekler. Aşının önemi topluma bilim insanlarınca anlatılmalıdır. Toplumun korku ve şüphelerine öfkeyle değil, empatiyle yaklaşılmalı; aşının etkinliği ve yan etkileri konusundaki sorular kanıtlanmış bilgiler ışığında basit bir dilde açıklanmalıdır. Diğer ülkelerde aşı karşıtlığıyla mücadelede özellikle sevilen, saygı duyulan ünlü kişilerin aşılarını canlı yayında yaptırdıklarına ve pozitif düşüncelerini ekranlardan toplumla paylaştıklarına şahit oluyoruz. Bunu biz de yapabiliriz; aşılanan kişi sayısı arttıkça bir eşik aşılacak ve motivasyon olabilecektir.
''Aşı fikrini etkilemez''
- Psikolog Prof. Dr. Kadir Özer: Doktor arkadaşımızın söylemi biraz aşırı ama bence bu tip söylemler halkı aşı konusunda etkilemez. Her birey kendi içinde bilgi işlemini yapıp sağlığını koruma adına alacağı tedbirlere kendisi karar verir. Zaten 10 aydır coronayla ilgili herkesin yakından tanışıklığı var. Tedbir için yeterince altyapı oluştu. Birkaç doktor böyle açıklamalar yaptı diye halkın fikrinin kolayca değişebileceğini düşünmüyorum. Sağlık ölümle en çok bağlantı kurulan konudur. Bu sebeple kişiler aşı olup olmamak değil hangi aşıyı oldukları konusuna kafa yorar. Pandemi döneminde psikolojik olarak en büyük depremi yaşayan grup sağlık sektörü çalışanlarıdır. En çok ölümle karşı karşıya kalan, ailelerinden uzaklaşan bir kesimden bahsediyoruz. Bizim vatandaş olarak almadığımız tedbirin faturasını birinci dereceden onlar ödüyor. Ben bu tip tepkiler veren doktorlarımızın psikolojilerini yaşadıkları durum çerçevesinde tutarlı buluyorum. Onları anlamamız gerekir.
''Kurallara niye uymadıklarını araştırıyoruz''
- Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan: ABD, Avrupa ve Rusya aşıya başladı. Aşı tek çözüm değil ama mücadeleyi en güçlü şekilde destekleyen bir araç. Tıpkı siz aşı olursanız ama komşunuz olmazsa salgının bitmeyeceğini biliyorsunuz. İşte Türkiye’nin de, komşuları da dahil, her ülkenin aşılama yapması gerekir. Toplum Bilimleri Kurulu aşı konusunda topluma doğru mesajları vermek için kuruldu. Bizler bu kurulda doktorlarımızın tepki gösterdiği kurallara uymayanların neden uymadığını irdeliyoruz. Toplumun sıkıntılarını, söylediklerini anlamak gerekiyor. Kurallara uymuyorlarsa neden uymadıklarına bakıp nedeni çözmemiz gerekiyor, halkla iyi iletişim kurmak en önemlisi. Şu günlerde aşıyı topluma en doğru şekilde nasıl anlatabiliriz bunu tartışıyoruz. Toplumda sevilen kişilerin aşı kampanyasını desteklemesi önemli.
''Aşırı bir çıkış olmuş''
- Uzman psikolog Dr. Nevin Dölek: “Vatan haini” diye konuşan doktor arkadaş belli ki biraz duygusallaşmış ve aşırı bir çıkış yapmış. Sağlık çalışanları büyük bir emek harcıyor, evlatlarından, ailelerinden ayrı kalıyor ve bu emeklerinin sonucunu görmek istiyorlar. Elbette belli dikkatsizlikler yüzünden pandemi bitmiyor, bu da sağlık çalışanlarında duygusal tepkilere yol açıyor. Ama elbette vatan hainliği ile bu mesele çok farklı konular. Bu aşırı tepki halkta aşıyla ilgili negatif bir algı yaratmaz. Halk da bunaldı ve bir an önce herkes sağlıklı bir şekilde bu dönemi atlatmak istiyor. Ben kimsenin güvenilir bir aşıya karşı tepkiyle yaklaşacağını düşünmüyorum. Ama insanlar beklemekten yana olabilirler, yan etkisi olabilir mi diye korku duygusu gelişebilir. Bu noktada otoritelerin aşıyla ilgili sürekli bilgilendirme yapmaya devam etmesi, şeffaf ve açık bir süreç yönetmesi çok önemli. Devlet ile toplumun sürekli iletişim halinde olması insanların aşı konusundaki kararlarını olumlu yönde etkileyecektir.