BIST 8.654
DOLAR 34,25
EURO 36,85
ALTIN 3.006,25
HABER /  GÜNCEL

'Aşırı enformasyon' çağındayız

Günler uzamıyor ama 24 saat içinde dolaşan bilgi miktarı katlanarak çoğalıyor. Böylece "aşırı enformasyon" oluşuyor.

Abone ol

E-posta okumaktan durum güncellemesine kadar, taşınabilir aygıtlarla haftanın yedi günü 24 saat boyunca 'yiyebildiğin kadar ye' tarzında veri alışverişi yaparak, daha önce hiç olmadığı kadar çok bilgi tüketiyoruz.

Baytları 'mega' veya 'giga' diye tarif etmeyi unutun; artık 'exa' ve 'zetta' devri.

2016'dan itibaren, şimdiye kadar yapılmış bütün sinema filmlerininkine eşit veri, üç dakikada bir internet üzerinde dolaşıyor olacak.

Bu bir insanın izleyebileceğinden çok fazla gözükmesine karşın, California Üniversitesi tarafından yapılan akademik bir araştırma, mevcut veri düzeylerinin, ABD'li bir vatandaşın her gün 12 saat içinde tükettiği miktarda veriye denk olduğunu öne sürüyor.

Araştırmada, ortalama bir ABD vatandaşının herhangi bir günde; e-posta, sosyal medya mesajı, internet sitesinde arama veya başka bir dijital yolla 100 bin 500 kelime tükettiği belirtiliyor.

Üniversitenin ifade ettiği gibi, günün yedi saati uyuyorsak bunun pratik anlamı, uyanık kaldığımız zamanın dörtte üçünü, çoğunluğu elektronik ortamda olmak üzere bilgi alarak geçiriyor olduğumuz.

Fakat "medya tüketimi" tanımı şüpheli ve istatistik biliminde bir şeyi görmekle onu aktif olarak okumak arasındaki farklı belirlemek zor.

Raporun yazarlarından Prof. Roger Bohn, "Eğer bilgisayar başındaysanız ve televizyon açıksa, TV ölçüm şirketi Nielsen bunu yine de 'televizyon izlemek' diye tanımlayabilir" diyor ve ekliyor: "Prensip olarak, bir günde 24 saatten fazla tüketimde bulunabilirsiniz."

'Gerçek' sohbetler bölünüyor

Yani, bir gün içinde hep 24 saat olmasına karşın, aynı süre içinde daha fazla bilgi dolaşıyor ve bu da, "aşırı enformasyon" denilen şeye yol açıyor.

Artık bu, farkına varılmaya başlanan bir sorun.

New York Times yazarı Nick Bilton'a göre, bunun büyük kısmı "kullanıcı arayüzü" sorunu: "Her şey ilginizi çekmek için tasarlanıyor. Mesaj aldığınızda, telefonunuz titreştiğinde veya çaldığında cevap vermelisiniz."

Bunun sonucu ise gerçek hayattaki sohbetlerin, dijital şeylerle bölünmesi oluyor.

Bilton şöyle diyor: "Sanki sizle sohbet etmek isteyince, bir şok tabancasıyla sizi nişanlayıp suratınıza bir 'dur' işareti doğrultmam gerekiyormuş gibi. Bu hiç de iyi bir muhabbet yolu değil."

Peki alınan bu bilginin içeriği ne?

Örneğin, Twitter üzerinde dakikada yaklaşık 100 bin tane dolaşan tweet'leri alalım. Harvard Business Review tarafından sipariş edilen araştırmaya göre, bir kullanıcının yaydığı tweet'lerin sadece yüzde 36'sı okumaya değer.

Genel olarak internet kullanımı ise her on kişiden birini etkileyebilen bağımlılıkla ilişkili.

Rapordaki bulguya göre, bu durumdakiler alkol, kokain veya esrara bağımlı olanlarla benzer etkiler hissediyor.

Bilgi toplumunun parçası olmak

Fakat internet, öbür bağımlılıklara göre, modern yaşam tarzı için daha tamamlayıcı bir şey olarak görülüyor.

Hatta o kadar ki, 'world wide web' yaratıcısı Tim Berners-Lee, web'e erişimin bir 'insan hakkı' olduğuna inanıyor.

"Web olmadan yaşamak imkansız" diyordu bir MIT sempozyumunda: "Susuz yaşamak imkansız. Ama suyunuz varsa, web'e bağlanabilen ve bilgi toplumunun bir parçası olan kişiyle bağlanamayan arasındaki fark büyüdükçe büyüyor."

İnternetin etkisi o kadar büyüdü ki bazı kişiler, "aşırılıktan" kaçmak için uç yollara başvuruyor.

Teknoloji gazetecisi Paul Miller bir yıldır interneti bıraktı.

Sebebini şöyle yazdı: "Her sohbet bir şekilde internetten bilgilerle yapılıyor veya internette noktalanacak gibi hissediliyor."

Eğer onun bu serüveni hakkında yorum yapmak isterseniz, ona Twitter üzerinden veya e-postayla değil, telefon ederek veya posta kutusuna mektup atarak ulaşabilirsiniz.

Pek çok kişiye bu, neredeyse nostaljik derecesinde eski moda gelecektir.

Oysa 'world wide web' henüz sadece 23 yaşında.