Asım'ın nesli ve diriliş sela'sının öyküsü!
15 Temmuz gecesi unutulur mu hiç?Asım'ın nesli tarih yazarken minarelerden Türkiye ye ışık gibi yayılan sela kimin önerisiydi..
“Âsım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş
gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale Savaşı sonrası yazmış
olduğu bu şiiri, birçoğumuz tarafından ezbere bilinir.
Şair yukarıda belirttiğim mısralarda bir nesilden bahseder.
Milli mücadeleyi kazanmamızı sağlayan o güzel hasletleri içinde barındıran bu nesle de “Asım'ın Nesli” adını vermiştir.
Tevfik Fikret'in Haluk isimli çocuğunda bütünleştirdiği nesil projesine bir nevi cevap olduğu da söylenir Asım.
Haluk batı eğitimi görmüş bir kişidir.
Yurt dışına gitmiş, dinini ve uyruğunu değiştirmiş ve bir daha
da ülkesine geri dönmemiştir.
Asım bir semboldür.
Müslüman Türk gençliğini temsil eder.
İnancı tamdır.
Ülkesini işgal etmek isteyenlere karşı aklıyla, gücüyle mücadele eder.
Kazanır…
Bunun en canlı örneği Çanakkale Savaşı'dır.
Çanakkale'de yedi düvele karşı mücadele vermiştir, yılmamıştır ve başarmıştır.
Âsım, bir bakıma Mehmet Âkif'in kendisidir.
Vefakârdır.
Sözüne sadıktır.
Batılılaşalım derken özünü kaybedenlere verilmiş bir yanıttır. Batı ancak ilim ve fende örnek alınmalıdır. Bunun dışında özümüzde var olan değerler bir bütün halinde muhafaza edilmelidir.
Dünyanın Türk milletine büyük millet, devletine ise büyük devlet demesinin özünde bu değerler saklıdır.
Yıllarca İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir millet, bu değerler sayesinde ayakta kalmış, asimile olmamıştır.
Bize düşen vazife milli ve manevi değerlerine bağlı Müslüman Türk milletini ve onun geleceği olan gençliğini korumaktır. Bu vazifenin başlıca hedefi de eğitim olmalıdır. Milli manevi değerlerini bilen ve bu değerlere sahip çıkan Mehmet Akif'in dile getirdiği o yüce 'Asım'ın Nesli'ni yetiştirebilmektir.
Konuyla ilgili uzun araştırmalar yapan Asım Yapıcı, Asım’ın neslini şu şekilde özetliyor: “Asım’ın nesli derken iman, irfan, fazilet ve bilgi ile donanmış; karakterli, ahlaklı, kişilikli; vatanına, milletine ve dinine sahip çıkan, dahası bunları yüceltmek için tüm imkanları seferber eden bir gençlikten bahsediliyor.”
ARILARIN KORUDUĞU ASIM…
Mehmet Akif’in “Safahat” kitabında, “Asım’ın nesli “ diye hayal ettiği neslin, sadece şiirinde geçen hayali bir kahraman olmadığı ve bir sahabe olan Asım İbni Sabit’ten (r. a) de bahsedilir.
“Arıların koruduğu sahabe” olarak ünlenmiş sahabenin hayat hikayesi çok manidardır.
Şöyle anlatılır:
Peygamberimiz (SAV) kabilelerine İslam’ı öğretmek üzere öğretmen talebinde bulunan kişilerle beraber, aralarında Asım bin Sabit’in de bulunduğu 10 kişilik bir eğitici heyet gönderir.
Ancak Reci denilen bir subaşında bu öğretmen sahabeler topluluğu Lihyanoğulları’nın saldırısına uğrarlar. Lihyanoğulları’nın amacı onları esir edip Kureyş’e satmaktır.
Bu nedenle onları sağ ele geçirmeye çalışıyorlardı.
Fakat Asım, teslim olmamaya kararlıdır.
O yiğitçe şöyle haykırıyordu:
“Ben müşriklerin himayesini ömrüm boyunca kabul etmemek üzere yeminliyim. Vallahi bu kâfirlere asla teslim olmam. Allah’ım Resulullah’ı durumumuzdan haberdar et.’’ Bir taraftan da ok fırlatıyordu.
“Ben ne diye çarpışmayayım. Gücüm kuvvetim yerinde, oklarım yanımda, yayımın kirişi kalın, enli temrünler sebebiyle kayıp gitmekte. Ölüm hak, dünya boş ve geçicidir. Takdir edilen elbette başa gelecektir. İnsanlar er geç Allah'a dönecektir.”
Bu kahraman sahabe birçok müşriki yere serdikten sonra, şehit olacağı esnada şu duayı yaptı: “Allah’ım senin dinini korumaya çalıştım. Sen de cesedimi müşriklerden koru.”
Müşrikler Hz. Asım’ın başını alıp Sülafa adındaki bir kadına satmak istiyorlardı.
Sülafa Asım’ın kafatası ile şarap içmeye yemin etmişti.
O gün orada mevcut bulunan on sahabeden yedisi şehit oldu, üçü esir edildi. Müşriklere Âsım bin Sâbit'in başını kesmek istediler. Fakat Allah-ü Teâlâ, Hz. Asım bin Sâbit'in duasını kabul buyurdu ve mübarek cesedine müşrikler el süremediler.
Allah-ü Teâlâ bir arı sürüsü gönderdi.
Bulut gibi Âsım bin Sâbit'in üzerinde durdular. Hiç bir müşrik yanına yaklaşamadı. “Bırakın akşam olunca arılar onun üzerinden dağılır, biz de başını alırız” dediler.
Akşam olunca Allah-ü Teâlâ hiç bulut yok iken bir yağmur gönderdi. Görülmemiş bir yağmur yağdı. Sel geldi ve Âsım bin Sâbit'in cesedini alıp götürdü. Cesedin nerede olduğu bilinemedi. Ne kadar aradılarsa da bulunamadı. Bunun için müşrikler Âsım bin Sâbit'in hiçbir yerini kesmeye muvaffak olamadılar. (1)
Bu olaydan sonra Âsım bin Sâbit, "Arıların koruduğu kimse" diye anılmaya başladı.
İşte Mehmet Akif’in hayal ettiği gençliğin temelinde, arıların koruduğu sahabe Asım bin Sabit olabilir mi?
İşte 15 Temmuz ruhu da burada yatar!..
Hainlerin gece millet uykuda iken 03.00’de yapmayı planladıkları darbe girişimini “duyuldu’ diyerek panik yapıp erkene almaları Allah’ın elinin "Asım’ın nesli" nin üzerinde olmasından başka ne olabilir diki!..
Tıpkı Arılar koruduğu Asım bin Sabit gibi…
Çünkü sabaha karşı yapılmış olsa sonuç devletimizin ve milletimizin aleyhine çok daha farklı olabilirdi...
Darbe girişimine karşı duruş gösteren, tankların önüne yatan, kurşunlara göğsünü geren, bombalara aldırmayan ,canlarını seve seve feda eden 15 Temmuz gecesinin gençliği Asım’ın neslinden başka hiç bir şey değildir...
Dünyada bu neslin eşi benzeri yoktur vesselam!..
DİRİLİŞ SELALARIN ÖYKÜSÜ…
15 Temmuz gecesi bir büyük tarihtir...
O geceye damga vuran Türkiye’ nin her bir köşesinde hiç durmaksızın okunurken milleti ayağa kaldıran başkent Ankara’da başlayan bütün Türkiye’yi saran "DİRİLİŞ SELASI" nın nasıl ortaya çıktığını bilir misiniz?
İşte o sela "Asım’ın nesli" nin unutulmaz eseriydi!..
Nasıl olmuştu…
Darbe girişimi başladığında AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yaylalı ve AK Parti Teşkilattan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Mümin Altunışık yakın arkadaşları ile birlikte arka arkaya araçlarla ’Ne yapacağız?’ diye sokağa iner…
“Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’ya gelebilir " diyerek Arabaları ile hava yolunun yolunu tutarlar..
Karşılarından darbecilerin tankları gelmektedir, Gözlerinin önünde öyle bir olaya şahit olurlar ki durumunun ne kadar ciddi olduğunu anlarlar. O Darbe girişimine tepki gösteren bir yiğit vatandaş yolda tankın önüne çıkarak ‘Geçemezsiniz’ diye durarak tepki gösterir..
Israrla çekilmez...
Çünkü Asım'ın nesli olmak böyle bir şeydi...
Bunun üzerine tankın kapağını açan bir hain bir anda silahını çeker..
Ve ateşler o yiğit vatandaşımız orada şehit düşerken gözler dolar, hüzün çöker ama tarihi direnişe giden yol başlar!..
Bu acı tablo karşısında arka arabada bulunan teşkilat başkanı Altunışık İl Başkanı Yamalı’yı arayarak ’Başkanım Müftüyü ara ezan okutsun. Milletin dirilişine vesile olur ‘ der...
Tarihi bir andır o an...
Bunun üzerine İl Başkanı Yamalı İl Müftüsünü arar.“Hocam minarelerden sürekli ezan okutun. Milleti harekete geçirelim..” der..
Başkan Yamalı’nın isteği üzerine Müftü izin için Diyanet İşleri Başkanını arayarak talebi iletir. Diyanet İşleri Başkanı “ Ezan değil ama sela okutsak daha etkili olur. Türkiye’deki bütün müftülüklere talimat verelim her yerde sabaha kadar aralıksız okunsun” der...
Ve o geceye damgasını vuran milleti 'Allahu Ekber' diyerek sokağa döken "Diriliş selası" na böyle imza atılır...
Başkent Ankara dirilişinde merkezi olur...
Ankara’da minarelerden yükselen sela bir ışık gibi bütün Türkiye’ye yayılır.O unutulmaz milleti ayağa kaldıran selanın hikayesi işte budur.
İşte o gece Başkent'teki hainleri bertaraf eden büyük direnişe imza atan kahramanların başında AK Parti Ankara il teşkilatı ve Teşkilattan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Mümin Altunışık'ın geldiğini hatırlamak ve haklarını teslim etmek gerekir...
Altunışık talimatları ile partinin bütün teşkilatlarını o gece sokağa inen dağınık halk ile çok iyi organize olarak darbecilerin işgal etmeye, kuşatmaya, abluka altına almaya çalıştıkları bütün milli yerlerde karşılarına dikilirler..
Bir destan yazılır...
Darbecilerin Polatlı’dan füze rampalarını taşıyan araçları getirdiği haberi alınınca teşkilatlara talimat verilerek ’ Onları durdurtup lastiklerini patlatın’ denir...
Asım'ın nesli patlatır..
Füze rampaları Ankara merkeze giremediği gibi Asım'ın nesli füze rampalarına i el koyar...
Ankara il Emniyet Müdürlüğünden gelen ‘Abluka altındayız. Dışarı çıkamıyoruz’ sesleri üzerine Keçiören AK Parti İl Teşkilatı 3 bin kişi ile Emniyet'in önünde darbecilerin karşısına çıkar...
Altındağ Teşkilatı Genelkurmay’a yönlendirip darbecilerin direncinin karşısına çıkarır...
Kazan'daki teşkilat halkı ile bütünleşip tarih yazar...
Asım'ın nesli o gece elinde silah yok ama kalbinde vatan sevgisi ile eli silahlı,tanklı hainlerin karşısına aslanlar gibi dikilerek büyük bir kurtuluş savaşına imza atar...
Altunışık teşkilatlarının başında bir komutan gibi duruş gösterir...
Keza Özel Kuvvetlere, Türk Sat’ a çıkarma yaptılar..
Beline silahı takarak sokağa inen tek bakan olan Süleyman Soylu'nun TRT'yi işgalden kurtarma harekatında yanında oldular...
Külliye’ yi koruma altına aldırır..
Bir tarih yazıldı Ankara'da selalar altında..
"Asım'ın nesli" direnişe imzasını böyle attı..
O nedenle AK Parti Teşkilat Başkanı Mümin Altunışık abartısız Ankara’da o gecenin görünmeyen kahramanlarından biridir...
Asım'ın nesline layık olmak ise işte böyle bir duruştur...
Ders de verilir. İl Başkanı Yamalı, teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı Altunışık bir partinin Teşkilatları en kritik ve en zor dönemde nasıl organize edilir, nasıl harekete geçirilir noktasında 15 Temmuz gecesi Ankara’nın şanlı direnişinde tarih yazarlar..
O nedenle 15 Temmuza AK Parti Ankara teşkilatları 'ASIM'IN NESLİ BÖYLE OLUR' diyerek tarihten silinmeyecek şekilde adlarını yazdırmıştır..
Ankara'nın önderliğinde İstanbul ve bütün Türkiye’de 7’den 70’e yüreği vatan, millet, bayrak sevgisi ile dolu milyonlarda "Diriliş selaları" altında diye bütün dünyaya haykırdı o gece...
BİZ ASIM'IN NESLİYİZ..
Söylenecek söz bellidir..
Bir büyük kurtuluş tarihi yazılmıştır...
Selam olsun Allah için can veren yiğitlere…-
Selam olsun vatanı, milleti, bağımsızlığı için toprağa düşen şehitlere…
Selam olsun vatanı, milleti , bağımsızlığı için gazi olanlara…
Selam olsun o gecenin her biri kahraman olan Asım’ın nesline!..
Selam olsun "15 TEMMUZ ASIM'IN NESLİ" nin direniş zaferine...
Kyn(1)Mehmet Akif “Asım’ın Nesli’ derken kimi kastediyor/İsmail AYBEY