Başbakan Erdoğan’ın brüt 475 milyon liralık asgari ücret önerisinin hızlandırdığı ücret tartışması giderek hızlanıyor. Sendikacılar ile işverenler orta yol bulma gayret
Abone olBaşbakan Erdoğan’ın brüt 475 milyon liralık asgari ücret önerisinin hızlandırdığı ücret tartışması giderek hızlanıyor. Sendikacılar, kayıpların giderilmesi için 475 milyon lirada kararlı. İşveren ise bu ücrete soğuk bakıyor. İşveren temsilcileri SSK ve vergi primlerinin aşağı çekilmesi halinde ortak bir noktada buluşulabileceğini belirtiliyor. Türkiye'nin ekonomik şartlarının belli olduğunu söyleyen işverenler, asgari ücretin söylenen miktarda olması durumunda kayıt dışına yönelişin hızlanacağı iddiasında bulundular. TİSK Genel Sekreteri Bülent Piriler, asgari ücretin brüt 475 milyon lira olması halinde 575 milyon lira işverene maliyet getirdiğine dikkat çekerek müteşebbislerin böyle bir yükü kaldıramayacağını hatırlattı. Böyle bir yükün yaklaşık 10-16 katrilyonluk bir yük getireceğini söyleyen Piriler, bunun da kayıt dışına sistemi özendireceğini vurguladı Ancak Başbakan'ın bu talebi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı brüt 475 milyon önerisine sıcak bakmıyor. Murat Başesioğlu'nun SSK'nın muhtemel prim indiriminde gelir kaybı yaşayacağını söylediği kaydededildi. Aynı şekilde Maliye bürokratları da aynı şekilde indirime soğuk bakıyor. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin doğru olduğunu ve desteklediklerini belirterek, brüt 475 milyon liraya yükseltilecek bir asgari ücretin, bu ücretle çalışan işçilerin 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin kayıplarının karşılanabileceğini söyledi. Kılıç, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yıllardır insan onuruna yakışır bir ücretin belirlenmesi için mücadele ettiklerini, ancak bu mücadeleye karşın, komisyonun özellikle 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin DİE’nin rakamlarını dikkate almadan bir ücret saptadığını kaydetti. “NET 580 MİLYON LİRA OLMALI” DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, asgari ücretin gündemini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belirlediğini belirterek, Başbakanın gerek 3 Kasım seçimi öncesi, gerekse daha sonra asgari ücretin insan onuruna yakışır bir düzeye yakışır düzeye yükseltileceği konusunda topluma taahhüdü bulunduğunu söyledi. Asgari Ücret Tespit Komisyonun’da yer alan hükümet temsilcilerinin de işveren olduğunu ve bu nedenle bugüne kadar asgari ücretin hep işveren ağırlıklı belirlendiğini savunan Çelebi “Sayın Başbakan gerek seçim öncesi, gerek seçim sonrası bu konuda verdiği sözleri yerine getirmelidir. Sayın Başbakan işverenleri insafa davet ediyor, bize göre önce hükümet insafa gelmeli ve net asgari ücreti açlık sınırının düzeyi olan 580 milyon liraya yükseltmelidir” dedi. HAK-İŞ: İŞVEREN CİMRİ YAKLAŞMASIN Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu ise Başbakan Erdoğan’ın “Brüt Asgari Ücret 475 milyon lira olmalı” sözünü anlamlı bulduklarını ve desteklediklerini söyledi. Böyle bir artışın brüt ücrette yüzde 55, net ücrette ise yüzde 50 oranında bir artışa denk geleceğini vurgulayan Uslu, asgari ücret üzerindeki gelir vergisi ve SSK primlerinde belli oranda bir indirim yapılması halinde bu artışın daha da anlamlı hale geleceğini kaydetti. İşveren sendikalarının “Kaynak yok” itirazını anlamakta güçlük çektiğini belirten Uslu, “Sürekli devletten yeni avantajlar, yeni teşvikler, yeni muafiyetler isteyen işverenlerin asgari ücretin artışı söz konusu olduğunda bu kadar cimri olmalarını anlamsız ve haklı bulmuyorum. İşverenlerin bu yöndeki yakınmaları sosyal adalet ilkesi ve Türkiye gerçeği ile bağdaşmıyor”dedi. BAYDUR: RAKAM SÖYLEMEK UYGUN DEĞİL İşçi ve işveren sendikalarının görüşleri alınmadan bir rakam telaffuz etmenin doğru olmadığını vurgulayan Baydur, “Eğer Sayın Başbakan asgari ücretle çalışan işçinin eline çok para geçmesini istiyorsa, öncelikle 30 OECD ülkesinin üzerinde bulunan SSK primi ve gelir vergisi belli oranda ıslah edilmelidir. Sayın Başbakan öncelikli olarak bu konuda söz sahibi olan işçi ve işveren sendikalarını biraraya getirmelidir. Çünkü yasa böyle emrediyor” dedi.