BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

Asala'dan Nobel'e İsveç

İsveç yetmişli yılların ortasından beri Türkiye aleyhine faaliyetlerin illegal karargahlarını barındırıyor,bu faaliyetleri yürüten yer altı örgütlerine derin devlet desteği veriyor.

Bu ülke uluslar arası gizli servis faaliyetlerinde ABD’nin en önemli merkezi istasyonlarından olmakla ünlüdür.Soğuk savaş sırasında Doğu Bloku’na karşı cephe üssü iken şimdi faaliyet alanı çokuluslu şirketler ve onların uzantısı olarak işgören derin kontra faaliyetlerinin plan ve lojistik merkezidir..

Bu kirli faaliyetlerin üzerinde kraliyet arması,devlet örtüsü marka olarak serilidir.

Şu sıralar bir linç kampanyasının hedefine oturtulan Sayın Banu Avar ,TRT 1 deki programında şu bilginin altını çizmişti.

Nobel ve benzeri uluslararası ödüller ABD eski başkanlarından Ronald Reagan'ın kurguladığı gizli bir planlamayla ve ’ABD'nin küresel kültür emperyalizmine hizmet’ amacıyla verilmekte, ödül alanlar bu amaçlarla kendi ülke ve bölgelerinde kullanılmaktadır. Bu ödüller etrafında yüksek miktarda paralar dönmektedir.”

Bu “güncel” teşhisten daha gerilere gidelim...

Örneğin şu ünlü ASALA çetesinin finans kaynağını ağırlıklı olarak sağlayan uyuşturucu bölümü merkez üssü de İsveç’e yerleşikti..Özetle bu çete ortadoğu örijinli tarlalardan Lübnan,Suriye,Güney Kıbrıs ,Marsilya hattından taşıdığı uyuşturucuların bir bölümünü Avrupa’ra pazarlar,bir bölümünü de İsveç’de ambarlayıp ABD’ye sevk ederdi.Bu faaliyet gizli servislerin bilgisi dahilindeydi.ASALA’nın mafya kolu Ayakkabıcılar Çetesi  olarak tanınırdı. Çetenin Vatikan’ın bankasında uyuşturucu paralarını  akladığı da biliniyor.Bu yüzden ASALA’nın Papa suikasti ile organik bağını gösteren ipuçları da mevcuttur.Dahası bu çete ,izlerini süren diplomatlarımızdan Gökberk Ergenekon’u da öldürmek istemiş,Ergenekon silahı ile kendini savunmuş,yaralanmış bir militanı da vurmuştu. 

İsveç’in hala Ermeni lobilerinin,PKK çetesinin ,Türk topraklarında Kürt devleti planları yapan gurupların barınakları olduğunu ve faaliyetlerini devlet korumasında sürdürdüklerini biliyoruz.Bu duruma ek olarak ,Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sundaki elli küsur belediyenin başındaki kimliklerle İsveç’in geliştirdiği “Kürdistan” temelli ilişkilerin de Ankara’nın görmezden gelmesi sonucu bir by pass temelinde sürdüğü de biliniyor.Örneğin İsveç,devlet hazinesinden ayırdığı fonla Kürtçe kitapçıklar basıyor,bu kitaplar söz konusu belediyeler tarafından  kentlerinin okullarındaki çocuklara dağıtılıyor.

Şu sıralar,Türkiye’deki malum lobiler İsveç’in “Türkiye yanlısı tutumundan” söz ediyorlar..Tabi bu durum aynı zamanda  bir iktidar politikası.Dışişleri de “Dostumuz İsveç” ten söz edip duruyor..İsveç’in Türkiye’nin AB’ye girmesi için çabalarından bahsediliyor..

Haberlerin altının iyi okunması halinde bile bu tespit Türkiye’yi AB yolunda ilerledikçe nelerin beklediğinin net biçimde göstergesidir...AB Türkiye’nin müzakerelerde ilerlemesi için önüne konan talepleri koşulsuz yerine getirmesini açık seçik söylüyor.Bu müzakerelerin ilk adımında Kıbnıs’ın terkini gördük,ardından ana parçadaki yoğun terkedişler bulunuyor..İşte bu yüzden İsveç de tıpkı ,Rum Patrikhanesi,PKK çetesi,Barzani uzantıları,tarikat tacirleri ve ötekiler gibi Türkiye’nin AB ‘ye teslimiyet yolundaki dostlarıdır.

Şimdi bu İsveç’in devşirmeleri,dahası AB işbirlikçileri TRT 1 deki programı için Sayın Banu Avar’ı hedef tantasına oturttular.

Sırf İsveç’i deşifre ettiği için..

Gelişmeleri Yazar Arslan Bulut çok iyi yorumlamış.. Diyor ki;

Adına ödül verilen Alfred Nobel bir silah sanayicisi, bir petrol devi! Alfred Nobel’in 20 ülkede 90 silah fabrikası vardı!

Nobel Vakfı’nın gelirlerinden bir kısmı, Amerika’nın dev silah şirketleri Lockheed Martin ve Honeywell İnt. adlı şirketlerin hisselerine yatırılıyor.

Bu ne demek? Amerika’nın Nobel Vakfı’na para aktarması demek. Çünkü bu şirketler yüksek kar payı dağıtıyor! ABD’nin  ‘Demokrasi projesi’ gereği uygulanan  ‘Uluslararası Yazı Programı?’  
Kendileri açıklıyor ‘Programa katılan yazarlar, Batılı bir anlayışla düşünce şekillendiriciler olarak vatanlarına geri dönerler!’

Artık karşılaştığımız her olayda Türkiye’nin nasıl silkelendiğini bu  hırpalamaya yardımcı olan içerideki kuşatmayı net olarak görebiliyoruz.