Cezaevinde intihar eden Arpalı'nın ailesi konuştu: "Abim 4 aydır bekliyordu, adaletten ümidini kesince ilahi adalete sığındı"
Abone olAyaklarını uzatsa kurtulurdu. Ama bacaklarını karnına çekmiş Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, 4 ay önce "tıbbi malzeme alımı ihalesine fesat karıştırmak için çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak" iddiasıyla tutuklarak, Van M Tipi Cezaevine kondu. Bir ay önce de, Üniversite Rektörü Yücel Aşkın aynı iddiayla tutuklandı. Arpalı 4 aydır davanın açılmasını bekliyordu. Bu süre içinde de tutukluluğuna sürekli itiraz etti. Ama serbest kalması için verdiği dilekçelerin tamamı ret yanıtı aldı. Yaşadığı olaylar sonucu ümitsizliğe kapılan Arpalı, intiharı seçti. Önceki gün koğuşun banyosunda çamaşır ipiyle kendini asan Arpalı dün 40 yıldır yaşadığı Van'ın iskele Mahallesi'nde defnedildi, iskele Camii'nde ikindi namazını takiben kılınan cenaze namazından sonra iskele Mezarlığı'na defnedildi. Cenazede yoğun bir hüzün hakimdi ama en büyük acıyı yaşayanlar ailesi ve kardeşleriydi. Abisi Temel Arpalı Ankara'dan sabah uçağıyla gelmişti kardeşinin cenazesine. Ayakta zor duruyordu. İsyanı büyüktü: Kelepçeyle çıkamam "Benim kardeşim onuruyla yaşayan bir insandı. O kadar üstüne -geldiler ki sonunda psikolojisi bozuldu. Adaletten ümidini kesince ilahi adalete sığındı. Son görüşmemizde bana 'Devletime 40 yıl onurumla hizmet ettim. Ellerimde kelepçeyle ben buradan çıkamam. Ne yapacağımı bilmiyorum' demişti. Artık onun ölümüne sebep olanlar, ilahi adalet önünde hesap verecekler." Van'da yaşayan diğer abisi Dursun Arpalı ise, kardeşinin intiharıyla ilgili bilinmeyen nokları aydınlattı: "Koğuş arkadaşıyla intihardan sonra görüştüm. Kardeşimin intihar ettiği yerin yüksekliği 2 metre 10 santimmiş. İp mesafesiyle burada intihar etmesi zor. Kardeşim ayakları yere değebilecekken bacaklarını karnına çekerek mesafe sağlayıp, intihar etmiş. Ayaklarım uzatsa kurtulurmuş ama o ölümü tercih etmiş. En son 29 Ekim'de görüşmüştüm. Morali çok bozuktu. 'Siz madem beni mahkemeye çıkartmıyorsunuz, ben kendi idam fermanımı imzalıyorum' dedi!" İp yoksa battaniye var! Adalet Bakanı Çiçek, Enver Arpalı'nın cezaevindeki intiharına ilişkin 'bunalım geçirdiğine ilişkin bir bilgi, cezaevi müdürlüğüne veya infaz savcılığına bir müracaat yok' dedi. Arpalı'nın intiharında tutuklulara ip veren cezaevinin eleştirilmesine tepki gösteren Çiçek şunları söyledi: "Cezaevine ip nasıl neden girdi deniyor. Ne bizde, ne başka ülkelerde bu tip eşyaların bulundurulmasında herhangi bir mahzur yok. Tecrübelerden yola çıkarak söylüyorum, kişi intihar etmeye karar verdiyse, yatağın nevresiminden, battaniyenin kenar parçasından bu yola gidebilmektedir. Yani ipin orada bulunması cezaevinin kusurudur vesaire tarzında mesele çarpıtılıyor. Bu konuda hassasiyet gösterdik acaba yönetimden doğan bir kusur var mıdır, yok mudur diye. Arkadaşlarımız inceleme başlattı. Tutuklama süresi hukuka uygun '4 ay önce, bir daha bu dosya tutukluluk hali hiç gündeme gelmedi, mahkemeye çıkması uzaltıldı' diye bir yaklaşım, hukuk ve ceza muhakemeleri hukukunu hiç bilmemek anlamına gelir. Kamuoyunda 'Ülkede insanlar tutuklanıyor, dava açılıncaya kadar bir daha tutukluluğunun devam edip etmeyeceği gündeme gelmiyor' gibi bir düşünce hasıl oluyor. Bu doğru değil. Bazı soruşturmalar vardır ki 10-20 yıl sürüyor. Bayramda isveç'e gittim. Orada Olof Palme cinayetinin soruşturması devam ediyor." Sakinleştirici ilaç kullanmış! Adalet Bakanı Çiçek 'bunalımda olduğuna ilişkin bulgu yok' diyor ama Arpalı'nın cezaevi doktorundan sakinleştirici ilaç aldığı ortaya çıktı. Arpalı cezaevi doktorundan reçete dışı sakinleştirici ilaç istedi. Buna rağmen psikolojik durumu kontrol edilmedi, hatta daha sonra doktorla hiç görüşmedi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir cezaevi yetkilisi, Arpalı ile ilgili kayıtlar incelendiğinde sakinleştirici aldığını tespit ettiklerini söyledi. Arpalı'yla sık sık görüştüklerini belirten cezaevi yetkilisi, "Psikolojik destek istemedi. Bu yüzden doktor kontrolüne alınmadı. Böyle birşey yapacağı hiç aklımıza gelmedi" dedi. Doktor kontrolüne alınmalıydı Avukatı Hasan Akköprülü: Her hafta görüşüyorduk. Sürekli "Bunları nasıl kaldıracağım" diyordu. Davanın açılması delillerin toplanacağı gerekçesiyle çok uzadı. Ayrıca gizlilik kararı nedeniyle dosyayı bile inceleyemedik. Bunlar onun psikolojisini çok bozdu. Çok onurlu ve haysiyetli bir devlet memuruydu. Hakkındaki suçlamaları kabullenemiyordu bir türlü. Sakin olmasını, bu iddiaların hepsinin çürütüleceğini söylüyordum ama rahatlamıyordu. Cezaevi savcısı Rektör Aşkın ve müvekkilimle sık sık görüşüyordu. Psikolojisinin bozuk olduğunu farketmemesi mümkün değil. Doktor kontrolüne girmesini sağlayabilirlerdi. Kaynak:Vatan Haber: Öge Demirkan