Son bir yılda Latin Amerika'da kanser teşhisi konulan dördüncü lider olan Arjantin Cumhurbaşkanı Kirchner'in bugün yapılan ameliyatının başarılı geçtiği bildirildi.
Abone olTiroid kanseri teşhisi konulan Arjantin lideri Cristina Fernandez de Kirchner'in bugün Buenos Aires'te yapılan kanser ameliyatının başarılı geçtiği bildirildi.
Arjantin medyasına göre, doktorlar Kirchner'in kurtulma şansının yüksek olduğunu söylüyor.
Arjantin Cumhurbaşkanı'nın destekçileri, Kirchner'in tedavi gördüğü hastanenin dışında toplanarak ''geçmiş olsun'' dilekleri içeren pankartlar taşıdılar.
Kirchner'in ameliyatın ardından 24 Ocak'a kadar izinli olacağı, yerine de yardımcısı Amado Boudou'nun vekalet edeceği bildirildi.
Kirchner, Latin Amerika'da son bir yılda kanser teşhisi konulan dördüncü lider oldu.
Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez, Paraguay lideri Fernando Lugo ve eski Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva geçtiğimiz aylarda ameliyat geçirmişlerdi.
Sözcüsünün açıklamasına göre, tiroid bezlerindeki kanserin Kirchner'in vücudunun diğer kısımlarına sıçramadığı tespit edildi.
58 yaşındaki Kirchner kısa bir süre yapılan seçimlerden ezici zaferle çıkarak ikinci dönem cumhurbaşkanlığına seçilmişti.
Arjantin Cumhurbaşkanı'nın eşi Nestor Kirchner geçen yıl bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.
Arjantin lideri, ilk görev döneminde ülkesinin kaydettiği büyüme ve yoksullar için uyguladığı sosyal politikalarla halk arasında yaygın bir sempatiye sahip.
58 yaşındaki devlet başkanının sürdürdüğü siyasetin popülist unsurlarına dikkat çeken uzmanlar, özellikle ülkedeki üç milyon yoksul çocuğa sağlanan devlet desteği gibi uygulamaların Kirchner'e gösterilen desteği artırdığını söylüyorlar.
Kirchner'in arkasındaki halk desteği, 2007'de kazandığı başkanlık seçimler ardından ülkedeki çiftçiler ve medya gruplarıyla yaşadığı gerilimler sebebiyle yüzde yirmilere kadar gerilemişti.
Ancak 2007'den bu yana büyük ölçüde soya ihracatına dayanan ekonomik büyüme Kirchner'in saygınlığının artmasını sağladı.
Kirchner'e yöneltilen eleştirilerin başında liderliği döneminde uygulamaya konulan popülist politikaların sürdürülemez olduğu ve yüksek enflasyon oranlarıyla yeterince mücadele edilmemesi geliyor.