BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,25
ALTIN 2.840,66
HABER /  GÜNCEL

Arınç'tan yargıya sert çıkış

Meclis Başkanı Bülent Arınç hükümete karşı bildiri yayınlayan kurumları eleştirdi. Arınç, "Meclis iradesine ipotek koyanlara karşı sessiz kalınamaz" dedi.

Abone ol

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Meclis'in, yasama iradesini kimseyle paylaşmasının ya da bu iradeye bir ipotek koymak isteyenlere sessiz kalmasının mümkün olmadığını'' söyledi. TBMM Başkanı Arınç, 22. Dönem 3 Yasama Yılını değerlendirmek üzere düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de bir çok kırmızı çizgiden bahsedildiğini, demokrasinin kırmızı çizgisinin de millet iradesi olduğunu ifade etti. ''Bu çizginin aşılmasına izin veremeyiz'' diyen Arınç, şöyle konuştu: ''Buna özgürlüğümüz ve geleceğimiz için izin vermemeliyiz. Burada,herkesin sağlıklı ve mantıklı düşünmesi gerekir. Meclis'in yasama iradesini kimseyle paylaşması ya da bu iradeye bir ipotek koymak isteyenlere sessiz kalması mümkün değildir. Buna her bireyin karşı çıkması gerekir. Zira her bireyin hakkı, bu çatı altında temsil ediliyor.'' -''MECLİS BAŞKANLIĞIMI DENETİME AÇMAK İSTİYORUM''- Meclis Başkanı olarak şu anda herhangi bir sorumluluğu olmadığını belirten Arınç, ''Siyasi sorumluluk, yaptıklarından dolayı halkın huzurunda hesap vermektir. Bu yüzden bu kavramı çok önemsiyorum. İcraatlarım, kararlarım ve Başkanlık uygulamalarım açısından bir denetime tabi değilim. Bunun yanlış olduğunu ve değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar önemli bir makamın denetimden ve sorumluluktan uzak olması, demokrasi ve halk iradesi açısından doğru değildir'' diye konuştu. ''Meclis Başkanlığımı denetime açmak istiyorum'' diyen Arınç, bu yönde bir çalışma başlattığını, yeni yasama yılında siyasi partilerin temsilcileriyle görüşerek, konuyu Meclis gündemine getirmeyi düşündüğünü söyledi. -''TARTIŞMANIN ANA MERKEZİ ÖZGÜRLÜKTÜR''- Yaşanan tartışmaların merkezinde başörtüsü, laiklik, YÖK, imam hatipler, Kuran kursları ve benzeri konuların olduğuna değinen Arınç, ''Ancak, tartışmanın ana merkezi bizce bu konular değildir. Tartışmanın ana merkezi özgürlüktür. Türkiye'nin sorunu özgürlüklerin sınırını kimin belirleyeceğidir'' dedi. Özgürlüğün sınırını belirlemek isteyenlerin, kendilerine bir bahane bularak bu isteklerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını ifade eden Arınç, özgürlüklerin sınırının Meclis'in belirlemesine bu nedenle karşı çıkıldığını bildirdi. Türkiye'de özgürlüklerin sınırının TBMM tarafından belirlenmesini savunduklarını dile getiren Arınç, ''Bunu demokrasinin bir gereği, geleceğimiz için savunuyoruz. Vazgeçmeye de asla niyetimiz yok'' dedi. -İLK KUTSAL MEKAN- TBMM Başkanı Arınç, halkın iradesinin, üstünlüğünün, egemenliğinin kayıtsız şartsız millette olduğunu, bir kez daha, ama gür bir sesle ifade ettiklerini söyledi. Meclis'in 85 yıldır her türlü baskı, darbe ve yönlendirmelere rağmen sadece halkın sesi olma ilkesini koruduğunu kaydeden Arınç, şöyle devam etti: ''Demokrasinin kesintiye uğratıldığı her dönemde, ilk hedef olan Meclisimiz, aynı zamanda, demokratik yaşamda halkın destek verdiği ilk kutsal mekan olmuştur. Yüceltilen ve saygınlık kazandırılan bir Meclis, daha güçlü ve daha yerleşik bir demokrasiye ruh vermiştir. Çünkü Meclisimiz demokrasi ve özgürlük bedeninin ruhudur. Ruh olmadan beden yaşayamaz. Meclis olmadan demokrasi de özgülükler de yaşayamaz. Bu yüzden her ferdin kendilerini temsil eden Meclislerine sahip çıkması gerekir.'' Siyaset kurumunun saygınlığını, güvenilirliğini ve itibarını yeniden kazandığını belirten Arınç, yapılan anketlerde; Meclis'e, siyasetin organları olan hükümete, siyasi partiler ve milletvekillerine olan güvenin hızla arttığının belirlendiğini kaydetti. -''HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ''- Halen yeni bir Türkiye'nin varlığını kabul edemeyenlerin, siyasete, Meclis'e ve milletvekillerine haksızca eleştirilerini sürdürdüklerini ifade eden Arınç, ''Bardağın boş tarafını göstermek, yani olaylara karamsarca bakmak Türkiye'de bir gelenek haline gelmiştir'' dedi. TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinin maaşı, özlük hakları, lojmanları, harcamaları, tutumları, Meclis'in faaliyetlerinin her zaman bardağın boş tarafına bakarcasına bazı kesimler tarafından eleştirildiğini ifade etti. Arınç, ''Adaletsizce ve insafsızca bu kurumu ve bu kurumun mensuplarını eleştiriyorlar. Yapılan her şeyde bir açık arıyorlar. Bunu yaparken, öyle genellemelerde bulunuyorlar ki halkımız siyasetten ve Meclis'ten soğuyor. Oysa hepimiz aynı gemideyiz. Bu gemi, yani Meclisimiz, Türkiye'nin kendisidir. Bu gemi battığında hepimiz onunla beraber karanlık sulara gömülürüz. Tüm askeri darbelerde siyaset kurumu kötülenerek Meclisler kapatıldıysa, bunda bu kurumu yıpratanların büyük payları vardır'' diye konuştu. -''TÜRKİYE'NİN MORALE, DESTEĞE İHTİYACI VAR''- Bülent Arınç, bugün dünya siyasetinde aktif olan, kendini adeta yeniden keşfeden, gücünü gören, ayakları üzerinde yeniden yükselen bir Türkiye olduğunu belirterek, ''Bu gerçeği görmek hepimize gurur verecekken, bazılarını şaşırtıcı bir biçimde rahatsız ediyor. Rahatsız olanlar ise ne yazık ki başka ülkelerin değil, bu ülkenin insanı...'' dedi. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Tüm bu karamsar tablo çizenlere rağmen, her gittiğimiz yerde aydınlık bir gelecek müjdesi görüyoruz. Halkımız gelecekten umutludur.Halkımız Meclisi'ne, hükümetine, kendisini yönetenlere, koruyanlara güveniyor. Yarınlardan umutla bahsediyorlar. Bu umutlu tabloyu karartmaya, kötü göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Sorunlarımız, eksikliklerimiz, hatalarımız olabilir. Bunların varlığı geleceğimizden umutsuz olmamızı gerektirmiyor. Türkiye'nin, milletin ve devleti yönetenlerin, morale, desteğe ihtiyacı var. Herkes Türkiye için çalışıyor. O zaman herkes Meclisi'ne sahip çıkmalı. O zaman her bireyin, kendi evi gibi ülkeye ve Meclisi'ne güvenmesi, içinde bulunduğu gemiyi yüzdürmeye gayret göstermesi gerekir. Tıpkı 85 yıl önce olduğu gibi, Türkiye'yi kuranların yaptığı gibi, kenetlenme ve dayanışma içinde olmalıyız. Bu vesileyle ülkenin kurucu iradesi olan Meclisimizin ilk mensuplarını, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bugün hayata veda edenmilletvekillerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Onlar olmasaydı bugünlere gelemezdik.''