BIST 9.673
DOLAR 35,18
EURO 36,61
ALTIN 2.959,44
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Arınç'tan sendikalara 1 Mayıs cevabı!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 1 Mayıs'ta Taksim'de kitlesel kutlamalara kesinlikle izin vermeyeceklerini söyledi.

Abone ol
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Arınç, 1 Mayıs'ta Taksim'de kitlesel bir kutlamaya kesinlikle müsaade edilmeyeceğini söyledi. Sendikalardan yanıt ise gecikmedi. DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Remzi Çalışkan, hükümetin 1 Mayıs Komitesi'nin Taksim Meydanı'nda kutlama kararlılığını ve direncini kıramayacağını söyledi.
 
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bazı sendikaların 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak istemelerine ilişkin, "Sendikaları temsilen bir küçük topluluğun bir çelenk sunmak veya bir basit bildiriyi orada okumak gibi anlamlı bir jesti olabilirse sanıyorum valilik buna izin verebilecektir. Ama toplulukların, büyük kalabalıkların orada sabahtan akşama gösteri yapması şeklinde kesinlikle bir izin verilmeyecek ve ne olursa olsun emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir" dedi. Arınç şöyle konuştu:
 
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
 
Bunlar Bakanlar Kurulu gündemimizde yok. Sayın Mehmet Ali Şahin'in bugün sabah saatlerinde bir televizyon kanalındaki mülakatını ben de takip ettim. Şüphesiz soru soran kişi, Mehmet Ali Şahin beye soruyor. Partimizin Hukuk ve Siyasetle İlişkili Genel Başkan Yardımcısı olan önceki Meclis Başkanlarından değerli arkadaşımız da kendi özel düşüncelerini ifade ediyor. Bazı düşünceleri itibarıyla da benimle örtüştüğünü söylüyor. Şüphesiz bunu sormaya bile gerek yok. Konuşan Sayın Mehmet Ali Şahin'dir ve bunlar onun özel düşünceleridir. Eğer sorulması gereken bir konu varsa herhalde yine kendisine sormakta fayda olur. Sayın Cumhurbaşkanımızın Kütahya'yı ziyaretlerinde söz konusu ettiği cümleleri bana cumartesi günü Bursa'da bulunduğum bir sırada arkadaşlarımız sormuşlardı. Ben de geniş bir açıklama yapmıştım. O geniş açıklamamın da medyada yer aldığını gördüm. O sözlerime de ilave edecek bir husus yok.

YENİ SEÇİM SİSTEMİ

Daraltılmış bölge mi olmalı Türkiye gerçeklerine uygun, dar bölge sistemi mi olmalı. Çeşitli simülasyonlar üzerinde çalışılıyor ve bunun hem temsilde adalete hem de yönetimde istikrara yol açabilecek bir seçim sistemi, hangisi daha idealdir, hangisi daha gerçekçidir bunun çalışması yapılıyor. Şüphesiz bu çalışma bittiğinde Bakanlar Kurulumuza bir tasarı olarak bunu sunacaksak gelecektir. Teklif olarak gelecekse de Merkez Yürütme Kurulu'nda tartışılarak buna karar verilmesi ayrıca gerekebilir.
 
Çünkü Anayasamızın 67. maddesinin 2. fıkrası Türkiye'deki seçim sistemlerinin temsilde adalet ve yönetimde istikrara uygun olması bir, ikincisi de yapılacak seçimden en az bir yıl önce de kanunlaşması gerekiyor. Madem ki 2015 Temmuz ayında seçim yapılacaksa Türkiye'de bunun bir yıl öncesinden seçime yönelik bir değişikliğin yapılması mecburiyeti var. Bugün Nisan'ın 21'i ise önümüzde topu topu ancak yani yasalaşma sürecini dikkate alırsak 1 aylık bir zaman var. Bu çalışmalarımızın ne zaman bittiğini ve hangisi üzerinde karar kıldığımızı elbette sizlere açıklayacağız ama bugün o noktada değiliz.
     
"TAKSİM'E İZİN VERİLMEYECEK"
 
Bir defa sendikalar Taksim'de, 1 Mayıs'ta toplantı veya gösteri yapmak istiyor sözü eksik. Mesela Türk-İş Kadıköy'de miting yapmayı kabul etti. Sadece DİSK ve ona bağlı sendikalar her yıl olduğu gibi belki bir toplantı ve gösteri yürüyüşünden daha fazla, bir tartışma ortamı çıksın, bir çatışma olsun ve Taksim geçmişte yaşanan olayları yine acı örnekleriyle hatırlatan bir gösteriye sahne olsun diye bir çabanın içerisinde. Bu konuda kanunlar geçerlidir. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, İstanbul Valiliği'nin aldığı kararlarda Taksim'in ayrılan bir alan olmadığı çok açıktır. Mitingler, gösteriler için hem Maltepe'de hem Yenikapı'da miting alanları tahsis edilmiştir ve bu sendikaya müracaatı da olmamasına rağmen sadece görüşmeler yaptıkları için sizin toplantı alanınız orasıdır, orada miting yapacaksanız hemen başvurunuzu yapın, mutlaka orada yapabilirsiniz' denilmiştir. Ama onlar tartışmayı sürdürmek, hatta şiddetlendirmek ve neye mal olursa olsun Taksim'de yapmak gibi bir ısrarın içindeler. Bir defa Taksim'de yayalaştırma projesi gerçekleştirilmiştir. Orası bir gösteri alanı değildir. Geçmişteki güvenlik sebepleriyle, vilayetimizin aldığı bir başka karar vardır. 

REKTÖRE DESTEK VERDİ, MİLLETVEKİLİNİ ELEŞTİRDİ
      
Şüphesiz bir ilk olması bakımından bir Sayın Rektörün de başını örterek göreve başlaması doğrusu beni şahsen çok sevindirdi. Kendisini çok takdir ettim. Neden? Çünkü her şeyin bir ilki vardır. O kendisi ifade ediyor ki bir eksikliğim vardı. Ben bunu bir manevi huzur elde edebilmek için böyle bir günü beklemiştim. Keşke bir başkası başlasaydı ben arkadan gelseydim ama bir ilk olmak da beni çok mutlu etti dedi. Bu bence takdir edilecek bir davranış.
      
Fakat maalesef bir milletvekili arkadaşımız, Diyarbakır Milletvekili Sayın İçten, bu baş örtmesinin hemen arkasından yıllar öncesine dayanan bazı yolsuzluk iddialarını yüksek sesle konuşmaya başladı. Bir defa şuna dikkat etmemiz lazım: Yolsuzluk kim tarafından ne zaman yapılırsa yapılsın büyük bir suçtur. Bunun üzerine mutlaka gidilmesi gerekir. Bunun için bir bayan rektörün başını örtmesini beklemek de doğru değil."
      
PARALELCİ SUÇLAMALARI

Dicle Üniversitesine kendi yandaşlarını doldurmasından bahsediyor. Bu da incelenmesi gereken bir konudur. Unutmayalım üniversitelerimizin pek çoğunda geçmişte bu toplulukla ilişki kurmuş, onların çalışmalarına katılmış, onların faaliyetlerini beğenmiş kadınlar erkekler olabilir. Bundan dolayı bir rektörü sadece bu açıdan suçlamak vicdani değildir. Önemli olan eğer böyle bir yakınlığı varsa rektörlük faaliyetleri içerisinde bu yandaşlığını nasıl götürmüştür? Kanunlara aykırı mı gelmiştir, hükümetimizi dize getirmek, Sayın Başbakanımızı itibarsızlaştırmak, birtakım dinleme faaliyetlerine katılmak, devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini yasaya aykırı olarak toplamış, düşünmüş, yaymış bir insan olarak elinizde bilgi var, delil var mı? Bunları konuşmamız gerekir. Yoksa dindar insanların bir kısmı belli bir zamanda yollarını toplulukla kesiştirmiş olabilir."