Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cumartesi günü İmralı'ya gidecek BDP heyetiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, BDP'li milletvekillerinin İmralı'ya gidecek olmasının sürecin devam ettiğini gösterdiğini belirterek, ''Biz sonucundan ümitliyiz, büyük bir cesaretle ve her türlü riski alarak terörün bitirilebileceği noktaya kadar bu çalışmamızı özgüvenle yürütüyoruz'' dedi.
Arınç, Anadolu Ajansı'nın Saraybosna'da bulunan Balkanlar Bölge Müdürlüğü'nde AA'nın yeni Haber Akış Sistemi'nin (HAS) açılışını yaparak, Editör Masası'nda editörlerin sorularını yanıtladı.
ÜMİTLİ OLMAK HAKKIMIZ
AK Parti hükümetinin büyük bir cesaretle ve dirayetle sürecin başlamasına ve devam etmesine imkan tanıdığını belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Üç milletvekilinin hafta sonu ziyarete gidecek olması ve görüşme yapıyor olması sürecin devam ettiğini gösteriyor. Biz sonucundan ümitliyiz, büyük bir cesaretle ve her türlü riski alarak terörün bitirilebileceği noktaya kadar bu çalışmamızı özgüvenle yürütüyoruz. Kim ne derse desin, yapıcı eleştirilerden istifade ederiz ama yıkıcı eleştirilere de kamuoyu gereken dersi verecektir. Bu süreç, Öcalan'ın kendine yakın olan gruplarla yapacakları konuşmalar, bizce de önemle takip edilecek. Sürecin devam etmesi, kamuoyunun desteği kadar siyasetçilerin de parlamentoda grubu bulunsun bulunmasın bütün siyasi parti gruplarının da sorumluluğudur. Bu arada kötü konuşmamalıyız, desteğe devam ettiğimizi açıklamalıyız, günlük politikalar içerisinde kırıcı, ikilik yaratacak davranışlara hiçbir zaman girmemeliyiz. Bugüne kadar çok spekülasyonlar yapıldı, 'gidilecek mi gidilmeyecek mi, kim gidecek'. Sonunda pek çok kimsenin tahmin etmediği bir üçlü ortaya çıktı. Bu üçlüyü BDP teklif etti, Adalet Bakanlığı da uygun gördü. Çünkü görüşme konusunda yetki Adalet Bakanlığı'ndadır. Süreç hukuk, yasalar ve mevzuatlar çerçevesinde yürüyor. Sabırla, sükunetle sürecin devam etmesini takip etmeliyiz. Zor bir işe girdiğimizin farkındayız ama sonucundan ümitli olmak bizim hakkımız.''
Arınç, BDP heyetinin Samsun ve Sinop ziyaretinde çıkan olayların hatırlatılması üzerine, Sinop'ta yaşanan olayların üzücü olduğunu ifade ederek, herkesin Türkiye'nin her yerinde fikirlerini açıklama hakları olduğunu söyledi.
Bu hakkın, yasaları çiğnememek şartıyla vazgeçilmez olduğuna işaret eden Arınç, şöyle konuştu:
''Burada BDP milletvekillerinin Karadeniz'in bazı illerine ziyaret yapmayı amaçladığını biliyoruz. Amaçları ne olursa olsun, kalplerini yarıp bakmak bizim hakkımız da değil, haddimiz de değil. Dolayısıyla sadece Karadeniz bölgesi değil Türkiye'nin neresini amaçlarsa amaçlasınlar her yerde toplantı yapmak, her yerde düşüncelerini açıklama hakları vardır. Buna hiç kimse ilişemez. Bunun önüne hiç kimse set çekemez, gösteri yapamaz veya bunu kısıtlayacak davranışlar içerisinde bulunamaz. Bu temel haktır.
Ben, BDP'nin milletvekillerinin ve yanlarındaki arkadaşlarının, bir öğretmenevine sığınmak zorunda kalmalarını veya birkaç saat süreyle bir tehlikeli ortamı izlemelerinin çok yanlış olduğunu, buna sebebiyet verenlerin yasalar karşısında sorumlu olduğunu düşünüyorum. Bir eleştirim de şu olabilir; bu illerin valileri, emniyet müdürleri güvenliği sağlamakla görevli olan insanlar umarım ki bir ihmalin içerisinde olmamıştır. Dolayısıyla çok daha güçlü tedbirler alınmalı ve bu hakları kısıtlamak isteyenlere hiçbir şekilde izin verilmemeli.''
TÜRKİYE'NİN TAMAMINA SÖYLEYECEK SÖZLERİNİZ OLMALI
Başbakan Yardımcısı Arınç, BDP'li siyasetçilere de uyarıları olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Gördünüz ki kötü bir olayla karşılaştınız. Bu olaydan dolayı da üzüldünüz, mağdur oldunuz. Bu şikayetlerinizi dile getiriyorsunuz. Buna hakkınız var ama bu olay size şunu göstermiş olmalı; bugüne kadar yaptığınız etnik kimliğe dayalı siyaset faydalı olmamıştır. Bugüne kadar yaptığınız sadece Türkiye'nin belli bir bölgesinde, bu bölgenin insanlarına yönelik siyasetiniz doğru olmamıştır. Bugüne kadar yaptığınız tahrik edici siyaset, çevrenizdeki insanları şiddete yönelten, silaha yönelten siyasetiniz doğru olmamıştır. İşte buna tepki olarak sadece Karadeniz bölgesinde değil başka yerlerde de aynı tepkiyi görebilirsiniz. Dolayısıyla bu yaşadığınız olaydan çıkaracağınız en büyük ders, bundan sonra etnik kimlik ekseninde siyaset olmamalı. Türkiye'nin bir partisi olarak Türkiye'nin tamamına söyleyecek sözleriniz olmalı. Bunu sadece Diyarbakır Şırnak, Hakkari ve Van'da değil batının en batısında, doğunun en doğusunda Akdeniz'in, Karadeniz'in en uç noktalarında rahatlıkla konuşabilecek düşüncenizi anlatabilecek ortamı meydana getirmelisiniz. Ben bu kötü olayların çok hayırlı bir işe de yol açabileceğini ümit ediyorum. En azından biz bu dersleri de çıkarabilirsek bundan sonraki çözüm sürecinde de sizin için bizim için çok faydalı olur.''